Gezegen B Yok: Biz değilsek kim? Şimdi değilse ne zaman?
Dergi Konuları

Gezegen B Yok: Biz değilsek kim? Şimdi değilse ne zaman?

Türkiye'nin en genç iklim aktivisti hepimize zor ama cevaplanması gereken sorular soruyor. Cevap ihtimallerinde harekete geçmeye çağırıyor.

Çook çook uzak olmayan zamanlarda, çook çook uzak olmayan gezegenlere ayak basacağız. 

 

Oralarda ne bulacağımızı bilmiyoruz. Ama iki seçenek var gibi:Ya yeni canlı türleri ile karşılaşacağız ya da başka gezegenler keşfetmek için yeni kaynaklar bulmanın yollarını arayacağız.

 

Sizce yeni canlı türleri ile karşılaşırsak, “Merhaba biz dostuz” diyebilecek miyiz?Bize güvenmelerini sağlayabilecek miyiz? Onları madenlerde kullanmayacağımıza, öldürmeyeceğimize, öldürdükten sonra yemeyeceğimize, yedikten sonra kalanları duvarlarımıza asmayacağımıza, canlı kalanları uzaylı bahçelerine koymayacağımıza inandırabilecek miyiz?


Biz insanlardan garanti isterlerse, “İsterseniz şunlara bakın” diyebileceğimiz ne güzellikler var elimizde? CV’mizi sorarlarsa nasıl bir şey hazırlayacağız? Mesela şöyle mi:

Dünya genelindeki deniz kuşlarının yüzde 90'ının midesinde bizim ürettiğimiz plastikler var.

Tatlı su canlılarının sayısı, bizim neden olduğumuz aşırı avlanma ve kirlilik yüzünden yüzde 76 oranında azaldı.

Son 40 yılda, memeliler, kuşlar, sürüngenler, amfibiler (hem karada, hem suda yaşayabilen, 'iki yaşamlılar') ve balıkların nüfusu yaklaşık yüzde 52 oranında düştü.

Gana'daki aslan nüfusu, son 40 yıl içinde yüzde 90 azaldı.

Nepal'de 100 yıl önce 100 bin kaplan varken, yaşam alanlarının zarar görmesi ve avlanma nedeniyle bugün bu sayı 3 bine düştü. 

‘Mozaik kuyruklu fare’ olarak anılan türü, iklim değişikliği nedeniyle, dünyanın herhangi bir yerinde yok olan ilk memeli olarak kayıtlara geçirdik.

1950'lerden bu yana tüm okyanus, deniz ve nehirlerde yaklaşık 6 milyar ton balığını ve diğer deniz canlılarını avladık.

Palm yağı üretimi için yağmur ormanlarını korkunç bir hızla yok ettik, orangutanların yaşam alanlarını mahvettik.

Kamboçya'nın simgelerinden biri kabul edilen Kamboçya aslanının neslini, aşırı avlanma nedeniyle tükettik.

Yemek için hapsettiğimiz tavukların nüfusunu, insan nüfusunun tam üç katı artırdık.

Bizim neden olduğumuz iklim krizi yüzünden çıkan yangınlarda her dakika, bir futbol sahası büyüklüğünde ormanlık alanı yok ediyoruz. Ormansızlaştırma yüzünden de her dakika 48 futbol sahası büyüklüğünde orman yok oluyor. 

 

“Kendi gezegenimizde bunları yaptık, ama sizin gezegeninize barış ve mutluluk getireceğiz uzaylı kardeş” dersek bize inanırlar mı?

 

Ya da gökyüzünden bir anda dünyaya inen uçan daireler içinden çıkan Gezegen B’liler bizlere kendi evlerinde böyle şeyler yaptıklarını söyleseler onlara güvenir miyiz?

 

Ben güvenmem, güvenmemeleri için de insanlara haber veririm. “Kendi evinde bu kadar acımasızca komşularını yok eden uzaylıların sözlerine güvenmeyin” derim.

 

Kendi odasını toplamayan ama dışarıda arkadaşlarına odalarını toplamalarını söyleyen biri ne kadar samimi olabilir ki?

 

Samimi olabilmemiz için içten, candan ve açık yüreklilikle davranan kişiler olmamız lazım. Yani gerçeği söyleyen kişiler olmamız gerekiyor.

 

Gerçek:

 

Dünyanın bize sunduğu bir yıllık doğal kaynakları tükettiğimiz güne ‘Küresel Limit Aşım Günü’ diyoruz.


Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) sitesinde şöyle deniyor:

 

“Kurduğumuz ekonomik ve toplumsal sistemler, doğanın sunduğu ekolojik kaynaklar tarafından destekleniyor. Sağlığımız, esenliğimiz, refahımız için gerekli temiz havayı, suyu, gıdayı, tıbbi ürünleri doğaya borçluyuz. Ekolojik kaynakları aşırı kullanarak limit aşımına yol açmanın sonucunda ormanlar yok oluyor, biyolojik çeşitlilik kayboluyor, balık stokları azalıyor, tatlı su kaynakları yitiriliyor, topraklarımız erozyona uğruyor, havamız kirleniyor. Atmosferde artan karbondioksitin tetiklediği iklim değişikliği, kuraklıklar, orman yangınları, aşırı yağışlar ve benzeri olaylarla kendini giderek daha belirgin bir şekilde hissettiriyor.”


Geçen sene Küresel Limit Aşım Günü, Türkiye için 27 Haziran, dünya geneli için ise 29 Temmuz olarak belirlenmişti.

Bu yıl ise koronavirüs salgını yüzünden alınan tedbirler nedeniyle Dünya Limit Aşım Günü’nün 22 Ağustos’a ertelendiği açıklandı. 

 

Bu tarihi aşınca, dünyanın yıl içinde yenileyebileceği kaynaklardan fazlasını tüketmeye başlayacağız.Yani bilimsel olarak dünya üzerindeki ekolojik kaynakları aşırı tüketerek sınırı aşmaya devam edeceğiz. 

 

İki seçeneğimiz var:

 

Birinci seçenek: Sonunu düşünmeden tüketmeye son vereceğiz. Dünyamızın sınırlarını bileceğiz. Oburluğu kesip, diğer türlere saygı duyacağız.

 

İkinci seçenek: Azalan kaynaklarımızın yerine yeni gezegenler arayacağız. Bunu yaparken daha çok kaynak harcayacağız. Çünkü uzaya gitmek de daha fazla kaynak harcamak demek. 

 

Çook çook uzak olmayan zamanlarda, çook çook uzak olmayan gezegenlerin birinde yeni canlılar ile karşılaşabiliriz. 

 

O zaman geldiğinde “Merhaba gezegen B’li biz dostuz” diyebilir miyiz? 

 

“Yaşadığımız gezegende kendimize ve komşumuz diğer canlı türlerine bile düşman gibi davrandık, kaynaklarımızı tükettik. Tükenen kaynaklar için büyük savaşlar yaptık, birbirimizi bile öldürdük. Ama sizin gezegeninizde bunu yapmayacağız bize güvenin” mi diyeceğiz?

 

Başka gezegenlere dost olduğumuz yalanı ile gideceğiz. Dünya üzerinde azalan kaynaklar için savaşırken, başka gezegenlerde savaşmadan kardeşçe geçinebilecek miyiz?

Birinci seçenekten başka çaremiz yok! Dünya ile uyumlu, oburluğun ve aç gözlülüğün olmadığı bir yaşama ihtiyacımız var. Diğer türlere saygılı, limitlerimizi aşarak yıkımlar yapmadığımız bir yaşam. 

 

Çünkü ‘şimdilik’ gezegenimizde tükettiğimiz yaşamın devamı için bir B planı yok. Bir gezegen B Yok!

 

‘B Gezegeni’ni bulsak bile, bu halde oraya gideceklerin içinde Atlas yok.

 

Bu yazı Yaz 2020 sayısında yayınlanmıştır. 

Atlas Sarrafoğlu'nun, bir başka yazısı İklim Krizinin Aşısı'nı buradan okuyabilirsiniz. 

 

İZLE
#Harekete Geç | GQ İklim Sayısı
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası