GmbH ile Sınırların Ötesinde
Dergi Konuları

GmbH ile Sınırların Ötesinde

Berlin’in meşhur bol elektrikli dans pistlerinden global moda sahnesine... Son zamanların ses getiren yaratıcı duo’su, Serhat Işık ve Benjamin Alexander Huseby ile GmbH’in çok kültürlü, bol müzikli ve sınır tanımayan tasarımlarına dair...

Fotoğraf: Hyungsik Kim

 

GmbH’in ilk koleksiyonlarını Paris’te sergilemelerinin üzerinden yalnızca dört sene geçti ama marka istikrarlı bir şekilde hayran kitle- sini büyütmeye devam ediyor. 2017’de prestijli LVMH ödülüne aday gösterilen Berlinli ikili, ilk günden beri içine doğdukları göçmen kültürünü anlatıyor ve kabullenilmiş cinsiyet bariyerlerini sorguluyor. 

Carl Rogers’ın ünlü sözü “en kişisel olanın en evrensel olduğunu” kanıtlarcasına, ana yurtlarından kıta Avrupa’sına taşıdıkları kırılgan aidiyetlikleri ve göçmen hikayeleri Paris’in prestijli moda sahnesinde büyük ses getiriyor. Sahici olan her yerde kabul görüyor. Markanın kurucuları Serhat Işık, Türk ve Almanya doğumlu, Benjamin Alexander Huseby ise Pakistan ve Norveç asıllı. Bu kalabalık ve çok kültürlü tasarım evliliğinin ilk olarak Berlin’in kulüp sahnelerinde yeşerdiğini de belirtmek gerek. Serhat ve Benjamin ile; “limited şirketi” anlamına gelen ve Alman kurumsallığıyla dalga geçen isimlerinden aktivizme, kulüp kültüründen David Attenborough hayranlıklarına ferah bir alanda sohbet ettik. 

BERLIN IN BERLIN 

Tanışma hikayelerini birçok yerde anlatmış olsalar da, Berlin’de ilk gençlikte geçirdiğim, “ufuk açan” o bir senenin tadı damağımda, ikiliye GmbH’in hikayesini soruyorum. Aslında biraz şehrin o ünlü enerjisinden bahsederler diye umut ediyorum. “Bizi bir araya getiren şey, Avrupa’da- ki göçmenler olarak benzerliklerimiz,deneyimlerimiz ve kulüp kültüründeki geçmişimizdi” diyor ve ekliyorlar; “Kulüpte tanışmamızın çoğu insan için bu kadar özel olması ilginç. Moda ve ‘kulüp kültürü’ aslında her zaman sıkı sıkıya bağlıdır. Andy Warhol’un, 70’lerde Stüdyo 54’te yarattığı yaratıcı sinerjiye baktığınızda da bunu görebilirsiniz. Bizim için de ‘kulüp’ aslında kültürün ve zeitgeist’ın bir parçası. Nasıl büyüdüğümüzle ve kendimizi güvenli hissettiğimiz alanda nasıl sosyalleştiğimizle ilgili...” 

Söz kulüplerin önündeki uzun kuyruklara ve aşılması imkansız gizemli kapısına gelince de Berlin’le ilgili özel olanın fotoğrafa izin verilmemesi olduğunu ve içeride ger- çek bir özgürlük deneyimleyebildiğinizi söylüyorlar. Yani, gerisini artık siz düşünün. 

Konumuza geri dönersek; GmbH, Berlin’le ilgili sevdiğimiz her şeyi temsil ediyor. Tezatlar, kozmopolit değerler, progresif gece hayatı, müzik, bazen neon ve fetiş ama her zaman fonksiyonel, yüksek terzilik içeren tasarımlar... Markanın iş birliği yaptığı, aynı zamanda yakın arkadaşları olan Güney Amerikalı sanatçı Donna Huanca’nın AnOther’a verdiği röportajda söylediği gibi; “GmbH ile gündüz androjen bir işçi tulumuyla başlayıp, gece vahşi bir clubber’a dönebiliyorsunuz.” Ve bu da oldukça Berlin’e dair... İkili, tasarımlarının bu çok yönlülüğünü topluluklarına bağlıyor. “Eklektik ve otantik bir kabile düşünün. Farklı geçmişlerden ve coğrafyalardan yaratıcı insanlar markanın DNA’sını şekillendiriyor.” 

Moda başkentlerinden görece uzak olmalarının işlerine nasıl yansıdığını merak ediyorum. Milano ve Paris’te yaşamak, ses getirebilmek için gerçekten şart mı? “Berlin bize büyük bir özgürlük veriyor. Burada işlerin nasıl yapılması gerektiğini dikte eden bir sistem yok. Bazen bu kuralsızlık zor olsa da, bize sağladığı yaratıcı alan için değer.” Her ne kadar yaşadıkları şehrin üretim süreçlerine katkısı muazzam olsa da hedefleri Berlinli bir marka olarak anılmanın çok ötesinde. İlk koleksiyonlarından beri Paris Moda Haftası resmi programının parçası olan GmbH, aynı zamanda Net-a-Porter, Ssense, Matches gibi süperstar online alışveriş sitelerinde boy gösteriyor ve kıtalararası “cool avcılarının” radarında. 

GmbH’İN GÖÇMEN KABİLESİ

Çok genç bir marka olmasına rağmen kendilerine ait bir tasarım dili ve istikrarlı bir GmbH karakteri yaratmayı başaran ikiliye, peşinde koştukları temel değerleri sorduğumdaysa, konu bütün röportaj boyunca andıkları “topluluklarına” geliyor. Onlar için en kıymetlisi; bu işe birlikte başladıkları insanlarla birlikte büyümek ve onların temsil ettiği kültürü ve hikayeleri aktarabilmek. Yıllar içinde birbirini bulan bu -kendi deyimleriyle- “brown community” genelde ikinci, üçüncü jenerasyon göçmenlerden oluşuyor. Göçmen geçmişlerinin ve hep andıkları bu “diaspora” kültürünün işlerine nasıl yansıdığını soruyorum. “Kullandığımız müzikten modellerimize, koleksiyon hikayelerimizden kıyafetlerdeki bitiriş detaylarına kadar her yerde kim olduğumuzu görebilirsiniz aslında. Oldukça organik bir süreç.” 

AKTİVİST MODA

GmbH, 2021 bahar koleksiyonları “Rituals of Resistance”ı basına sunarken, vicdani daralma yaratan bir soruyu havaya bırakıyor; “İnsanlar hayatları için mücadele ederken, moda gerçekten önemli mi?” Bu o kadar anlamlı ve içinden çıkamadığım bir soru ki... İkili, modanın iyileştirici gücüne inanıyor; “Moda kesinlikle güç veriyor; kimi zaman bir koruma kalkanı sağlıyor, farkındalık yaratıyor; ancak bundan daha fazlası da mümkün. Moda pekala politik olabilir. Seçimleriniz daha iyi bir dünyayı destekleyebilir. GmbH ile genel geçer güzellik algısını sorguluyoruz. Başladığımızda, etiketlenmeden radikal bir duruş sergileyebilen ve farklılıkları kucaklayan marka yoktu. Güney Asya ve Orta Doğulu modeller de pek tercih edilmiyordu.” 

 

Yazının tamamı ''Sınırların Ötesinde'' başlığıyla GQ Bahar 2021 Sayısında...

Yazı: Anıl Atalan

Fotoğraf: Hyungsik Kim

 

GQ BAHAR21 KAPINA GELSİN 
GQ Türkiye Bahar 2021
 

 

 

İZLE
Çağatay Ulusoy Kapakta #GQBahar21
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası