İki Kişilik Bir Garaj Hikayesi Fotoğraf: İsa Arslan
Dergi Konuları

İki Kişilik Bir Garaj Hikayesi

Can ve Mert’in çocukluktan gelen bir şeyleri kurcalama, bozma ve daha iyisine dönüştürme merakları, yıllar içinde Bunker adını verdikleri kişiye özel motosiklet tasarlayan profesyonel bir markaya dönüştü. Can ve Mert Uzer ile markalarının doğuşunu, kardeş olmanın iş dinamiklerine etkisini ve Türkiye’de motosiklet kültürünün geldiği noktayı konuştuk.

En basit veya karmaşık haliyle Bunker’da ne yapıyorsunuz?

Bunker'da aslında kendi maker dürtülerimizi tatmin ediyoruz en basit haliyle. Küçüklüğümüzden beri ikimizin de içinde kurcalamak, geliştirmek, mucitlik yapmak gibi eğilimler var. Bunlar şans eseri ikimizin de temelinin önemli bir parçası. Motosiklet modifikasyonu bu eğilimlerin hayat bulabildiği önemli bir zemin. Sadece motosiklet için geçerli değil aslında bu eğilim ve yaklaşım. Örneğin mobilya yapmak da olabilir. Ama tabii ki modifiye edilmiş bir motosiklet, günün sonunda üzerine binip gerçekten sürdüğünüz çok enteresan bir araca dönüşüyor; bu birçok açıdan bir şey yaratma dürtülerini uygulamak için çok enteresan ve tatmin edici bir alan. Biraz klişe olacak ama motosikletin mekanik at gibi, araba kullanmaktan çok farklı, spor yapmak gibi bir akışa girebildiğiniz bir tarafı da var.

Bunun haricinde müşteriler için sanırım şunu ifade ediyor; modern zamanda insanın kullandığı araçla ilişkisi, Amazon’dan yorumları okuyup satın almak kadar dar bir yere indirgendi. Bu kitlesel üretimin zıvanadan çıkmadığı zamanlarda kişiye özel yapılmış, tek yaklaşımdı. Ya da istediğiniz aracı veya kıyafeti kendiniz yapardınız. Bizce doğrusu bu ve günümüzde bu yaklaşımı yakalayabileceğiniz çok az alan var.

Bunker burada devreye giriyor sanırım. Kişiselleştirilmiş motosiklet müşterilerine kendi stil, sürüş ve fonksiyon ihtiyaçları dahilinde, motosiklet konu başlığı altında gerçekten onlara özel tasarlanmış bir çözüm ve deneyim sunuyoruz. Bunker adı altında, güncel motosikletler için kendi zevklerimize göre oluşturduğumuz motosiklet aksesuarlarını dünyanın dört bir yanına satıyoruz. Burayı bir motosiklet moda markası olarak düşünebilirsiniz.

İki Kişilik Bir Garaj Hikayesi

Can, sen görüntü yönetmenliği ve prodüksiyonla uğraşırken Mert sanat yönetmenliği yapıyordu. Profesyonel olarak farklı işlerle uğraşırken Bunker fikri nasıl ortaya çıktı?

Mert: Bunker öncesinde, üniversite yıllarımdan beri ajanslarda çalıştım. 28 yaşındayken sabahladığım gecelerden birinde 'Ne yapıyorum ben ya?' yardırgamaları dayanılmayacak bir hale geldi. O zamanlar Can, Manisa'dan trenle getirdiği bir 1969 model Triumph motoru, giriş katında beraber yaşadığımız öğrenci evimizin salonuna sokalı ve adam etmeye başlayalı bir yıl olmuştu. Zaten ikimiz de motosiklete takıntılıydık. Ben ajanstan ayrılırken kendime bir 80 BMW R65 aldım. Ama salon bize yetmemeye başladı haliyle. O sıralarda Can Supra, Krew gibi kaykay markalarını Türkiye'ye getiriyordu ve aynı mahallede ufak bir deposu vardı. Üzerinde çalıştığımız motosikletleri oraya taşıdık ve organik bir şekilde orası bir garaja dönüştü. İlk birkaç proje motorumuzu yaptık ve sattık. Ardından arkadaşlarımız da istemeye başladılar. Sırf eğlenmek için zararına yaptığımız birkaç arkadaş projesinin ardından 2009'da gerçek bir müşteriden ilk projemizi aldık. O işi de zararına yapmıştık ama o noktadan sonra işler sadece iyiye doğru gitti. Garajın oluşmasıyla beraber yaklaşık 6 sene kadar bir de Bandit Film adında bir prodüksiyon ajansımız vardı. Ve oradan kazandığımız parayı Garajı geliştirmek için kaynak olarak kullandık. Spor belgeselleri çekip tüm Türkiye'yi dolaştık. Aslında o da çok eğlenceliydi ama büyümüyordu. Sonunda o işten de kurtulduk.

İki Kişilik Bir Garaj Hikayesi

Birlikte tamamladığınız ilk büyük proje neydi?

Birlikte tamamladığımız ilk büyük motosiklet projesi 1980 model bir Honda CB 650 idi. Bu proje ilk defa uluslararası platformlarda bize bilinirlik kazandıran custom projesiydi. Bu noktadan sonra, o projeden çok daha ses getiren projelerimiz oldu. Müşteri projeleri haricinde Yamaha, Honda gibi markalarla işbirliği yaptık. Bize kişiye özel motosikletler yapmamız için geldiler, buna hala inanamıyoruz!

Birlikte çalışmak, birlikte geçirdiğiniz ‘iş dışı’ zamanları azalttı mı?

Evet maalesef. Her ne kadar işimiz standart işlere benzemese de ve çok severek yapsak da denklemin içinde para kazanmak olunca ortam gerginleşiyor. Yorucu olmaya başlıyor. Ama bu aralar hiç olmadığımız kadar iyiyiz. Önümüzdeki sonbahar birlikte Japonya'ya gideceğiz. Onun haricinde arkadaş ortamlarımız neredeyse aynı, partilere haşa ayrı gitmeyiz.

İşle ilgili yaşadığınız problemlerde birbirinize karşı toleransınız nasıl? Hâlâ, en başta hızla aşamadığınız tartışmalara, bile bile giriyor musunuz?

Girmez olur muyuz? Kardeşlik biraz kavga deme. Ya da öyle değil mi acaba? Evet tartışıyoruz tabii ki ama günün sonunda ikimiz de çözüm odaklıyız. Bu yüzden çözümleyemediğimiz sıkıntılar yaşamıyoruz.

İki Kişilik Bir Garaj Hikayesi

Dört sene önce konuştuğumuzda Türkiye’deki motor kültürü hakkında çok ümitli değildin (Can); geçen sürede değişen bir şeyler oldu mu? Yoksa ekonomi biraz daha iyiye gittiğinde mi konuşmak istersiniz?

Aslında ekonomi insanları daha da motosiklete yönlendiriyor. Keza şehir hayatında esnek olmak ve zamanı bükmek için, motosiklet biçilmiş kaftan. Ama toplum olarak alım gücümüz düşük. Bizi de düşündürüyor bu durum. Diğer taraftan biz bu markayı ilk kurduğumuzdan beri hedefimiz, yurtdışına satmaktı ve bu yolda epey iyi ilerledik. Kendi adımıza son derece umutluyum ama Türkiye için aynısını söylemekte zorlanıyorum.

Dünyadan veya Türkiye’den favori motosiklet rotalarınızı merak ediyorum.

Şu ana kadar sadece Yunanistan'da 3000 km'lik bir rota yaptık ve bu, hayatımızın tatiliydi. Yurtdışında Cote d'azur ya da Transfăgărășan yapmak isteriz. Türkiye’de çoğunlukla Güney Ege'ye gidiyoruz. Marmaris, Datça yolları otobandan gitmeyince çok güzel. Onun haricinde yıllardır gevelediğimiz ancak henüz yapmadığımız bir Karadeniz turu, bir de son noktası Göbeklitepe olan bir rotamız daha var ama bunlar ne zaman gerçekleşecek bilmiyoruz.

Gündeminizde olan en heyecan verici proje nedir?

Şu an birden fazla büyük projemiz var. Bunlardan biri güncel bir motosiklet olan BMW R nineT. Bu motosikletin üzerine çok heyecanlandığımız bir body kit üretiyoruz. Bunun haricinde Honda TR ile geçen sene yaptığımız gibi, bu sefer daha da büyük bir marka işbirliğimiz olacak.

Bunker dışında ayrı ayrı kişisel gündemlerinizde neler var?

Biraz delice mi bilemiyorum ama çok bir gündemimiz yok açıkçası. Yani geri kalan zamanımızda da zaten hayatın keyfini çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bu aralar bir de Can'ın fotoğraf çekme hobisi -iş olmaktan çıkınca- yeniden hayatımıza girdi.

İLGİLİ İÇERİKLER GQ Bahar 2025
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası