Rota Yeniden Oluşturuldu
Dergi Konuları

Rota Yeniden Oluşturuldu

Rutini kırmak, yaratıcı bir zihin için gerçekten ne anlama geliyor? Yaratıcı insanlar yoldan çıkarak mı ilerliyor, yoksa belirli ritüellere mi bağlı kalıyor?

Aplikasyonun bizim için oluşturduğu güzergahtan çıkıp bir farklı bir sokağa saptığımızda duyduğumuz uyarı: “Rota yeniden oluşturuldu”. “Bilinen, alışılmış, sıradan” anlamında kullandığımız ‘rutin’ kelimesinin ‘rota’ (güzergâh, yol) kökünden türediğini biliyor muydunuz? Dolayısıyla, bu yazıda sizi üzerine birlikte düşünmeye davet edeceğim, yaratıcılıkla ilişkisini tartışacağım ‘rutinden çıkmak’kavramı aslında “rotadan çıkmak, yoldan çıkmak” anlamına geliyor. 

Bir soru ile başlayalım isterseniz: Yaratıcı, mutlu, verimli insanlar rutini kırıp rotadan sürekli çıkanlar, yola rotayı yeniden ve yeniden oluşturarak devam edenler mi sizce?  Yoksa ritüellere, rutinlere sıkı sıkıya bağlı olanlar mı? Daily Rituals kitabının yazarı Mason Currey’a göre her ikisi de. Currey aralarında yazarların, felsefecilerin, mimarların, bestecilerin, mucitlerin olduğu 155 yaratıcı insanın günlük ritüellerini, pratiklerini, alışkanlıklarını incelemiş. Bazılarının ritüellerinin neredeyse takıntı düzeyinde olduğu fark etmiş önce. Nikola Tesla akşam yemeğine sofrada 18 kumaş peçete olmadan oturmaz, Schiller masasının çekmecesinde çürüyen elmaların kokusunu duymadan tek kelime yazamazmış. 

Erken uyanıp kahvaltıdan önce çalışmak ve öğlen uykusuna yatmak çoğunun günlük rutinlerinin arasındaymış. Margaret Mead her sabah 05.00’te uyanıp 1000 kelime yazmadan kahvaltıya oturmazmış. Victor Hugo, Beethoven, Mozart ve Balsac da aynı saatlerde uyanıp çalışmaya başlar, günlük üretimlerini tamamlayana kadar neredeyse aralıksız çalışırlarmış. “Siestasız olmaz” diyenlerin arasında Ingmar Bergmen, Albert Einstein, Thomas Mann, Toulouse-Lautrec de varmış. Joan Miró gündüz uykusunu 5 dakika ile sınırlamaya çalışırken geceleri deliksiz uyumakta zorlananlar için gündüz uykusu 4 saate kadar çıkıyormuş. 

Kadın yazarların, ressamların rutinlerinin arasında çocuklarla ilgilenmek, yemek, ev işleri de yer alırken, geçim sıkıntısı nedeniyle gündüz farklı işlerde çalışmak zorunda olanlar ağırlıklı olarak geceleri üretiyormuş.  

Hepsinin ortak rutini ise uzun yürüyüşlere çıkmakmış. Özellikle doğada yapılan yürüyüşleri haftalık hatta günlük rutinlerine dahil ediyorlarmış. Romalı şair Juvenal’ın “Mens sana in corpore sano sözü hepsinde yankı bulmuş sanki.  

Günümüzde rutinlerin sınırlayıcı olduğu ve bizi yaratıcılıktan uzaklaştırdığı mesajı bu kadar yaygınken, onlardan kurtulmamız gerektiği yönünde tavsiyeler verilirken en üretken, en yaratıcı zihinlerin günlerini doğaçlamaya neredeyse hiç alan tanımayacak şekilde planlamalarının nedeni neydi peki? Rutinler onlara zaman kazandırıyordu. Her sabah uyandıklarında “Bugün ne yapacağım?” diye düşünmelerine bile gerek yoktu. Kurdukları sistemin içinde çok verimli çalıştıklarını, ürettiklerini fark etmişlerdi. 

Mozart’ın bir gününe bakalım isterseniz:

  1. 06:00 – 08:00 Kahvaltı & diğer sabah ritüelleri
  2. 08:00 – 12:00 Beste çalışması
  3. 12:00 – 13:00 Öğle yemeği
  4. 13:00 – 16:00 Özel dersler
  5. 16:00 – 18:00 Beste çalışması
  6. 18:00 – 20:00 Yemek & sosyalleşme
  7. 20:00 – 22:00 Konser/Performans
  8. 22:00 – 24:00 Sosyalleşme
  9. 24:00 – 6:00 Uyku

Haftanın altı günü bu rutinin içinde kalarak başyapıtlar ortaya çıkaran, pazar günlerini ailesi ve arkadaşlarıyla sosyalleşerek geçiren ve hayatından son derece memnun olan Mozart’a “Rutinleri kır, özgürleş” dememiz çok anlamlı olmayabilir. Bir aydır aynı saatlerde piyanonun başında saatlerce oturduğu halde tek bir nota bile yazamadığını gözlemlersek “Blokajı açmak için mekan değiştirmeye, günlük rutinine yeni pratikler eklemeye, belki bazılarını da çıkarmaya ihtiyacın var sanki” diyebiliriz tabii.

Bu örnek bizim gibi, modern kentlerde, ağırlıklı olarak bilgisayar başında çalışan insanlar için ne anlama geliyor peki? Bizler rutini kıralım mı yoksa koruyalım mı? Günlük rutinlerimizi gözden geçirirken hangilerinin iyi olma halimizi, yaratıcılığımızı, motivasyonumuzu koruyabilmemiz için gerekli olduğunu düşünmek daha faydalı olabilir. Benim için bu rutin nerede olursam olayım, hava kaç derece olursa olsun ihmal etmemeye çalıştığım sabah koşuları. Belki sizin için öğlen uykusu, pazartesi akşamları dizi izlemek, çarşamba akşamları halı saha, pazar günleri aile kahvaltısı ya da her ayın ilk cuma akşamı lise arkadaşlarınızla gidilen meyhane…

Rutinlerimiz üzerine düşünürken bazılarının artık ihtiyaçlarımızı karşılayamadığını, onları dönüştürmenin, değiştirmenin zamanının geldiğini de fark edebiliriz. Onların yerine yeni rutinler koymanın yollarını arayabiliriz. Bize nefes aldırmayan rutinleri kırmak, bizi özgürleştiren rutinlere de sıkı sıkıya sarılmak gerekiyor sanki… Ne dersiniz?   

 

İZLE
7 Mehmet Gastronomi Serisi 2.Bölüm: Midyeli Erişte
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası