Yaşam Tarzı Değişiklikleri ile Genetiğinizi Yenebilir misiniz? Getty Images / Kolaj: Gabe Conte GQ US
Wellness

Yaşam Tarzı Değişiklikleri ile Genetiğinizi Yenebilir misiniz?

Yaşlanma konusunda iki uzmana göre, düşündüğümüzden daha fazla güce sahibiz.

Uzun ömürlülüğümüz söz konusu olduğunda, doğa ile yetiştirilme arasında asırlık bir soru var: Kaderimiz DNA'mız tarafından çizilen yolda mı ilerliyor? Yoksa günlük seçimlerimiz -ne yediğimiz, nasıl hareket ettiğimiz ve kimlerin bizi strese sokmasına izin verdiğimiz- daha önemli bir rol mü oynuyor? Giderek artan bir araştırma grubu, genetiğin bizi belirli hastalıklara yatkın hale getirebileceğini, ancak sağlıklı alışkanlıklar edinmenin bazı durumlarda riskleri azaltmaya yardımcı olabileceğini, hatta genlerimizin kendilerini ifade etme biçimini potansiyel olarak değiştirebileceğini öne sürüyor (uzun ömürlülük alanında epigenetik adı verilen ve giderek büyüyen bir çalışma alanı). 2016 yılında yapılan bir incelemeye göre, genetik faktörler tek yumurta ikizlerinin yaşam sürelerinde gözlemlenen farklılıklara yalnızca yüzde 20 ila 30 oranında katkıda bulunuyor. Geri kalanını yaşam tarzı ve çevre belirliyor.

Kişiselleştirilmiş sağlık planları oluşturmak için kan tahlili ve DNA analizinden yararlanan InsideTracker'ın baş bilim insanı Bartek Nogal, uzun ömür ve sağlık süresiyle ilgili özelliklerin çoğunun karmaşık olduğunu söylüyor. Ona göre, ne kadar uzun yaşayacağımız ve hayattayken ne kadar iyi yaşayacağımız tek bir gen tarafından belirlenmiyor; genellikle yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca farklı genetik varyasyon söz konusu. Yani bu o kadar basit değil: “Eğer X genine sahipseniz, Y hastalığına yakalanırsınız.” Beyin sağlığı konusundaki kapsamlı araştırmaları ve yayınlarıyla tanınan Hackensack Meridian Health'in psikiyatri bölüm başkanı Gary Small, ailede bir hastalık öyküsü olmasının genetiğin baskın çıkacağı anlamına gelmediğini söylüyor.

Bu konu, 2022 yılında Chris Hemsworth'un APOE4 geninin iki kopyası ile işaretlenen Alzheimer'a genetik yatkınlığını ortaya çıkarmasıyla dikkatleri üzerine çekti. Bu durum nüfusun yüzde iki ila üçünü etkilemekte ve Alzheimer riskini önemli ölçüde artırmakta. Bu açıklamanın ardından Hemsworth, Limitless dizisinde de ele alındığı gibi odağını sağlıklı yaşama kaydırdı. Araştırmalar diyet, egzersiz ve stres yönetiminin sağlığımızı etkileyebileceğini ve potansiyel olarak hastalık riskiyle ilişkili genlerin etkisini değiştirebileceğini göstermekte.

Dr. Small onlarca yıldır Alzheimer'ı araştırıyor ve 90'larda Alzheimer hastaları üzerinde çalışırken, aynı genetik yapıya sahip bir dizi tek yumurta ikiziyle karşılaştı. “Birinde Alzheimer vardı, diğerinde yoktu” diyor. “Hastalığa yakalanan ikizin yaşam tarzının -sigara, içki, sağlıksız beslenme ve uykusuzluk gibi- hastalığa yakalanmayan ikizden oldukça farklı olması oldukça dikkat çekiciydi.” UCLA'da yapılan daha yeni bir çalışmada, Dr. Small'un ekibi Alzheimer için büyük genetik risk taşıyan kişilerin beyin taramalarını gerçekleştirdi ve beyninde daha az Alzheimer olan kişilerin daha sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürdüklerini buldu; bu da çalışma tarafından daha düşük vücut kitle indeksi, daha yüksek oranda egzersiz ve Akdeniz diyetini takip etmek olarak tanımlandı.

Geleneksel sağlık hizmetlerinde çoğu zaman hastalıklar, kişi semptomları yaşamaya başlayana kadar fark edilmez. İyi haber şu ki InsideTracker gibi uygulamalar, uzun ömür klinikleri ve Kim Kardashian onaylı Prenuvo gibi tüm vücut taramaları sayesinde kişiselleştirilmiş sağlık bilgilerine her zamankinden daha fazla erişimimiz var. Önleyici testler, potansiyel rahatsızlıkları sorun haline gelmeden önce yakalayabilir. “Nerede olduğunuzu bilmek önemli,” diyor Nogal. “Bazı olumsuz sonuçlarınıza bakın ve bunları iyileştirme fırsatları olarak görün.” Ayrıca, yüksek kolesterol veya yüksek tansiyon gibi bir rahatsızlığınız varsa bu bilgi hayat kurtarıcı olabilir. Dr. Small, “Doğru ilacı almak yaşam beklentinizde büyük bir fark yaratacaktır” diyor.

Dr. Small, bu bilgilerin birçok kişi için güçlendirici olsa da, olumsuz etkileri de olabileceği konusunda uyarıyor. Aşırı bilgi yüklemesi, özellikle de test sonuçlarınızı yorumlayacak bir uzmanınız yoksa, endişeye neden olabilir. Önleyici bir sağlık veya DNA testi yaptırırsanız, bazı istenmeyen sonuçlara hazırlıklı olmanız gerekir. Dr. Small, “Testin mantıklı olup olmadığı konusunda doktorunuzla konuşun ve açıklamalarını dinleyin” önerisinde bulunuyor. Ardından, kendinize bu bilginin size fayda sağlayıp sağlamayacağını sorun. Tedavi sürecinizi değiştirecek ya da yaşam tarzınızı düzenleyecek misiniz? “Alışkanlıkları değiştirmek zordur” diyor. Dolayısıyla, yaşam tarzı müdahaleleri çok fazla disiplin gerektirir.

Genetik, nasıl yaşadığımız ve yaşayabileceğimiz kronik hastalıklar üzerinde inanılmaz derecede büyük bir rol oynar. Yine de Dr. Small, fiziksel egzersiz, zihinsel uyarım, stres yönetimi, uyku ve beslenmenin bu riskleri azaltmada rol oynayabileceğini söylüyor. Her iki uzman da sosyal ilişkilerin daha uzun ve sağlıklı bir yaşamı desteklemedeki öneminin altını çiziyor. Ancak eylemlerimizin oynadığı rolü tam olarak kabul etmezsek, genel sağlığımız ve uzun ömürlülüğümüz için faydalı olan davranışlarda bulunma olasılığımız azalır. Dolayısıyla, “genetiğinizi yenmek” için yapabileceğiniz en iyi şey, iyi alışkanlıklar edinmek ve bunlara her gün sadık kalmaktır - ve şüphe duyduğunuzda, uzmanlığıyla size rehberlik edebilecek bir doktorla konuşmak gerekir.

BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

İZLE
Murat Bür’le Wellness’a Giriş
İLGİLİ İÇERİKLER genetik wellness
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası