Tam 27 yıl önce, 1994 yazında altyapısından Parma’nın as kadrosuna yükseldi Buffon. Ayağı uğurlu gelmiş olacak ki bir sezon sonra Parma, o zamanki adıyla UEFA Kupası’nı kazanan ekip olmuştu. Buffon o yıl as kaleci değildi ama bu onun ilk büyük kupa deneyimiydi. Genç bir futbolcunun ufkunun açılması için yedek de olsa böyle büyük bir kupayı elde etmek çok önemli bir tecrübe kuşkusuz.
1999'da bu sefer as kadroda eldivenlerin sahibi olan Gianluigi Buffon, Lilian Thuram’lı, Fabio Cannavaro’lu, Baggio’lu, Juan Sebastian Veron’lu, Hernan Crespo’lu efsane kadrosuyla finalde Olympique de Marseille’ı 3 golle devirip tekrar UEFA Kupası Şampiyonu olmuştu. Bu final, Buffon’u Avrupa vitrinine taşıyan ilk dönüm noktasıydı.
Parma’yla başlayan kariyerin bir sonraki durağı, Buffon’un her adı geçtiğinde siyah-beyaz formayla hayal edilmesine sebep olan Juventus oldu. 2001 yılındaki transfer piyasasında 53 milyon gibi uçuk bir bedelle transfer olmuştu ve aradan geçen onca yıldan sonra Buffon’un Juventus’a kazandırdıkları 53 milyondan fazlasıydı.
Torino’ya ayak bastığı ilk sezonda ilk Serie A şampiyonluğuyla tanıştı. 24 yaşında UEFA Kupası şampiyonluğunun yanına eklediği Serie A şampiyonluğuyla o artık “elit kategoride” bir kaleciydi. O dönemdeki Juventus belki de Şampiyonlar Ligi’ni de kazanacaktı fakat 2004/05 sezonundaki şike skandalı, Torino’da fetret devrinin başlamasına sebep oldu. Juventus küme düşme ve puan cezasına çarptırılırken gemiyi terk etmeyenlerden biri de Buffon’du. Gittiği her yerde her ne olursa olsun sadakatiyle saygı gören bir kaleci olmayı başardı.
Genç yaşta Avrupa Şampiyonluğu ve Serie A şampiyonluğu gören usta eldiven artık Serie B forması giyiyordu. Bu bunalımdan çıkıp yeniden Serie A’nın zirvesine erişmek Juventus’un 6 yılını alacaktı ama iyi günde de kötü günde de kaleyi korumaktan hiç vazgeçmedi.
2006 yazına geldiğimizde İtalya’yla Dünya Kupası vitrininde boy gösteren Gianluigi Buffon, winner kimliğini yine konuşturarak takımını finale taşıyan isimlerdendi. Fransa-İtalya finalinde penaltılara uzayan maçta Dünya Kupası, hala akıllarda olan David Trezeguet’nin üst direğe nişanladığı penaltıyla İtalya’nın olmuştu. Buffon hanesine bir büyük kupa daha yazmıştı ve sıra çok istediği Şampiyonlar Ligi kupasındaydı.
Hikayenin devamını bilmeyenler için kötü haber: Buffon Şampiyonlar Ligi’ni hiç kazanamadı. 2015 ve 2017’de finale kalmayı başaran Juventus, Barcelona ve Real Madrid’e karşı bu iki finalde hiç varlık gösteremedi ve Torino’ya eli boş dönmüş oldu. Kimi zaman Buffon’un Şampiyonlar Ligi inadı, futbolu bırakmamak için bir bahane olarak görülse de o sahada kalmayı hala seviyor.
Arada bir kısa PSG kariyeri yaşayan Buffon’un (Hiç gitmemiş gibi sayabiliriz) 20 yıllık Juventus kariyeri geçtiğimiz günlerde resmi olarak sona erdi. An itibariyle 43 yaşında olan İtalyan futbol efsanesi, her şeyin başladığı yere, Parma’ya geri dönme kararı aldı. Parma’da as takımda futbol hayatına başladığı zaman doğan futbolcular şu an 27 yaşında ve Buffon’un eski takım arkadaşlarının futbolcu olan oğullarının formalarını biriktirdiğini, forma koleksiyonu yaptığını biliyoruz. Futbol kamuoyunun bir kısmı bu durumu çok da eğlenceli bulmuyor. Artık sonlanması gereken bir kariyer olduğunu düşünüyorlar ama Buffon’un bu yıl Serie B’ye düşen Parma’ya ödemesi gereken bir borcu, tamamlamak istediği bir hikayesi var.
Parma’yı Parma yapan futbolculardan biri olan Buffon, uzun soluklu bir serüvenin ardından takıma ne derecede katkı sağlayabilecek? Eski dinamizmine sahip olacak mı? Tahminde bulunmak için erken. İtalya futbolununun takipçileri bu yıl Serie B’yi de takip edecek gibi duruyor.
Geleceği Merak Edilen Fenomen: Sergio Ramos
