Hem kadınlarda hem erkeklerde sayısız seribaşı ismin yer almadığı bu sene heyecan beklentisi haliyle düşmüştü. Roland Garros yarı final yenilgisi sonrası açıklama yapan Nadal, Wimbledon ve olimpiyatlardan çekildiğini açıklamıştı. İsviçreli Stan Wawrinka, Avusturyalı raket Thiem ve kadınlar Grand Slam şampiyonu olan Simona Halep ile Naomi Osaka katılmayacağını açıklayanlar arasındaydı.
Hal böyleyken heyecanımıza eski iki dost yetişti desek yalan olmaz. Tam 4 yıl aradan sonra döndüğü Wimbledon’a sürpriz bir performans ile giriş yapan Andy Murray ve tabii ki çimin efsanesi Roger Federer seyircileri varlıklarıyla bile heyecanlandırmayı başardılar.
Sevindiren ve bir diğer güzel geri dönüş hikayesi de kanseri yendikten sonra veda turuna çıkan Carla Suarez Navarro’dan geldi. İlk turda yenilmesine rağmen seyircilerin ve tüm camianın alkışını toplayan Navarro, her ne yaşanırsa yaşansın pes etmemenin ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Bu sevindirici haberlerle beraber mutlu sona izin vermeyen bir maç ilk turda merkez kortta oynandı. Efsane Serena Williams sakatlanarak maçı bırakmak zorunda kaldı.
Turnuvanın ilk haftası sona erdiğinde erkeklerde mutlak favori konumuna geçen Djokovic ile kadınlarda favori olan Ash Barty bir nevi kura kolaylığıyla da olsa finale kadar rahat ilerledi. Ancak Barty’nin çok ciddi bir rakibi vardı. Yarı finale kadar set kaybetmeden gelen Pliskova, finale çok ciddi bir şekilde göz kırpıyordu. Çeyrek finallere geldiğimizde daha önce hiç alışık olmadığımız bir tablo ile karşı karşıyaydık. Erkeklerde, Djokovic ve Federer dışındaki oyuncuların üçünün Wimbledon’da (Khachanov, Shapovalov ve Berrettini) diğer üçünün ise ilk Grand Slam çeyrek finalleriydi (Fucsovics, Hurkacz ve Auger-Aliassime).
Kadınlarda, son 8’de yer alanların 6’sı ilk defa Wimbledon’da çeyrek final oynadılar ( Barty, Pliskova, Jabeur, Sabalenka, Tomljanovic ve Golubic) ve bu bir açık dönem rekoruydu. Erkekler ve kadınlar çeyrek final maçlarının en flaş olayı şüphesiz ki Hurkacz’ın Federer’i 3-0 gibi bir skorla yenmesiydi. Son seti 6-0 kazanan Hurkacz, Federer’e karşı bagelle set kazanan ilk isim oldu.
Son günlere yaklaşırken kadınlarda final maçı isimleri belli olmuştu. WTA(Kadın Tenisçiler Birliği) 1 numarası Ash Barty ile Karolina Pliskova’nın karşı karşıya geldiği bu finali, Avustralyalılar için 41 yıl sonra Wimbledon şampiyonluğu getiren Ash Barty 2-1’lik skorla kazandı.
Erkekler kanadında ise 1976 yılından sonra slam finaline çıkmayı başaran Matteo Berrettini ile ilk Grand Slam yarı finalini oynayan Shapovalov’u yenen Djokovic karşı karşıya geldi. Maça mutlak favori olarak çıkan ve 20.şampiyonluğunu kovalayan Djokovic, ilk seti vermesine rağmen maçı özellikle 3.setten sonra domine ederek kazandı.
Terminatör modunu açmış olan Djokovic, Avustralya Açık, Fransa Açık ve şimdi de Wimbledon’u kazandı. Geride bıraktığımız bu turnuvada yaşanılan ilklere bakacak olursak:
-Venus Williams kariyerinin 90. Grand Slam’ini oynadı ve bu bir açık dönem rekoru.
-Novak Djokovic tüm Grand Slam’lerde 75 ve üstü galibiyet alan ilk erkek tenisçi oldu.
-Ons Jabeur, 4.tura çıkarak bunu başaran ilk Arap kadın tenisçi oldu. Aynı zamanda Wimbledon’da çeyrek final gören ilk Tunus'lu raket oldu.
-Roger Federer, 1975 yılından beri 4.tura çıkan en yaşlı erkek tenisçi oldu.
-Daniil Medvedev 3.tur maçında 2-0 gerideyken maçı çevirerek kariyerinde ilk defa bunu başardı.
-Felix Aliassime kariyerinde ilk kez slam çeyrek finaline çıktı.
-Wimledon’da ilk defa çeyrek finalde 2 Kanadalı tenisçi yer aldı. (Shapovalov ve Felix Aliassime)
-Berrettini, Wimbledon’da final gören ilk İtalyan tenisçi oldu.
-Erkekler finali maçını Wimbledon tarihinde ilk kez bir kadın sandalye hakemi, Marija Cicak, yönetti.
Geride bıraktığımız bu 2 haftalık çim şöleninden sonra tüm tenis severlerin ve tenis camiasının aklında tek bir soru var. Acaba Djokovic Golden Slam (bir takvim yılı içerisinde ki tüm Grand Slam’leri kazanmak) yapabilecek mi? 20.Grand Slam’ini kazanıp Nadal ve Federer ile sayıları eşitleyen Djokovic hız kesecekmiş gibi durmuyor.