Ortega, Hagi, Alex, Sneijder, Drogba, Quaresma, Pepe… Yıldız isimlere pek de yabancı bir ligimizin olduğu söylenemez. Gerek oyun tarzı, gerek başarıları, gerek magazinsel boyutta yarattığı sansasyonlar, saymakla bitmeyecek medyatik bir kariyerin, Mesut Özil’in Süper Lig’de yaratacağı fark üzerine konuşalım derim.
2009 yılında ülkemizin spor gündemine hızlı giriş yapan bir isimdi Mesut Özil. Türkiye A Milli Takımı yerine Almanya Milli Takımını seçmesi gün içerisinde verilen tüm bültenlerde haber değeri taşıyordu. Oysa bu tercihi ne ilk yapan Mesut’tu, ne de son yapan olacaktı.
Fenerbahçeli olduğunu her zaman biliyorduk ama o kadar yüksekten uçuyordu ki, bir gün Türkiye’ye gelip, Fenerbahçe forması giyme ihtimaline yüksek olasılık verilmiyordu. Bu ihtimale “sıfır” çizgisindeydi demek yanlış olur. Almanya milli takımına sitemkar vedası sonrasında Mesut ile doğup büyüdüğü ülke olan Almanya arasında sert bir kopuş yaşanmıştı. Bu sürecin sonrasında her gelişme adım adım onu Türkiye’ye yaklaştırdı.
Sakatlık süreçleri ve Arsenal teknik direktörü Arteta ile yıldızının bir türlü barışmamasının ardından Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un rüyası gerçekleşti. Eğer normal günler yaşasaydık muhtemelen havaalanında yüzlerce meşale yanacaktı. Kadıköy yangın yerine dönecekti. Fakat öyle olmadı, olamadı. Sevinç gösterileri yerini sosyal medya kliklerine bıraktı. Eminim tüm futbolseverler meşaleli bir kutlamayı tercih ederdi. Yine de Mesut’un Twitter hesabından paylaştığı sarı lacivert kalpli tweetinin rekor bir retweet ve fav sayısına ulaştığını görmezden gelemeyiz.
Gelelim geçmişten şimdiye… Fenerbahçe 7 yıllık şampiyonluk hasreti çekiyor ve bu yakın tarihi bilenler için alışılmışın dışında bir durum. Hali hazırda, bu yıl 21 takımla oynanan ve şampiyonluk için kıyasıya bir yarışın hakim olduğu 2020/21 sezonu için Fenerbahçe oldukça iddialı bir konumda. Üstüne bir de Mesut Özil transferiyle rakiplerine sarı lacivert bir gözdağı veriyor. Şimdiden ilk 11’ler baştan yazılıp çiziliyor. Mesut’un yerleşeceği 10 numara mevkiinin sağı, solu, önü, arkası, devre arasında olmamıza rağmen Mesut’a göre şekilleniyor. Bu transferi 2013 kışında Galatasaray’ın yaptığı Wesley Sneijder transferine benzetmek hiç de yanlış olmaz.
Mesut’un verdiği pozlardan, yüz ifadesinden ve yaptığı paylaşımlardan anladığım kadarıyla daha önce hiç kavuşamadığı yuvasına dönmüş gibi bir hissiyata sahip. Bunun en önemli örneği de Real Madrid’in, Arsenal’in, Almanya Milli Takımının “10” numarası Mesut Özil’in, Fenerbahçe’de memleketi Zonguldak’ın plaka kodu olan “67” numaralı formayı giyecek olması. Yabancı yıldız transferlerinde ilk aylarda adaptasyon süreci yaşanıyor doğal olarak, fakat Mesut’un buna hiç ihtiyacı olacağını sanmam.
Gelecek hakkında konuşacak olursak, Fenerbahçe kadro olarak yıllardır yıkılıp yeniden yapılıyor. Son yıllarda dinamik bir kadroya sahip olmasına rağmen en büyük eksikliği olan “yıldız futbolcu”yu bu sefer tartışılmaz bir isimle tamamladı. Yapbozun eksik parçası kesinlikle Mesut Özil’di. Hem Mesut’un, hem de Fenerbahçe’nin yıllardır süregelen şampiyonluk özlemi her ne kadar taraftarsız da olsa dinmeyi dört gözle bekliyor. Galatasaray’da yirmi yıl önce Hagi’nin yaptığı etkiyi yapabilirse belki sadece Fenerbahçe şampiyonluğunu değil, bir “jenerasyon”u izleyebiliriz. Rahatlıkla ligi sırtlayabilecek kalitede, önümüzdeki yıllarda şampiyonluk tayininde etkili olabilecek bir yaşta. Süper Lig açısından bakarsak, marka değerini tüm dünyanın tanıdığı bu isimle şimdiden birkaç vites artırmış durumdayız. İşin bir de bu boyutu var. Öyle ki, Mesut’un Instagram hesabında, dört büyük takımın toplam takipçi sayısından daha fazla takipçi bulunuyor. IG yorumlarında İstanbul macerası için şans dileyenlere göz gezdirirseniz bu transferin nasıl bir etkileşim sirkülasyonu yarattığını daha iyi anlayabilirsiniz. Miralem Pjanic, Sergio Ramos, Karim Benzema ve daha niceleri... Şimdiden birçok markanın, gösterinin ve tanıtımın ekran yüzü olacağını öngörmek zor değil.
Endüstriyel futbolda sadece takımlar değil, futbolcular da bireysel olarak bir marka halinde pazarda yerlerini alıyor. Türkiye futbolunun yeni markası Mesut Özil’in hem sahaya hem de saha dışına yansımasını GQ Türkiye olarak yakından takip ediyor olacağız.