Tokyo Olimpiyatları’nda ülkemizi tam sekiz yüzücü temsil edecek. 1999 doğumlu Ümitcan Güreş de onlardan biri.
Ümitcan, yüzmeye yedi yaşındayken başlamış. Ailesi, onu spor olsun diye yüzmeye yazdırırken akıllarından oğullarının Olimpiyatlar’a katılacağı geçer miydi? Sanmayız. Ümitcan, zamanla yüzme hocasının gözüne giriyor. Takıma alınıyor. 4. sınıfa kadar İstanbul şampiyonu olacak kadar iddialı bir satranç oyuncusuyken 5. sınıfa geldiğinde, iki spor arasında seçim yapmak zorunda kalıyor ve yüzmeyi seçiyor. O günden bu yana hayatı haftada 9-10 antrenmanla geçiyor.
Satranç ise, uzun kamp dönemlerinde onun kurtarıcısı oluyor. Buralara gelmesinde nelerin etkili olduğunu soruyoruz. “Hırslı bir kişiliğim var. Sadece sporda değil. Kutu oyunu olsun ya da bir bilmece... Bir şey sorulduğu zaman hemen çözmek istiyorum. Hep daha iyisini hedefliyorum. Hiçbir zaman ‘Tamam, oldu, yetti’ demiyorum” cevabını veriyor.
Hayatının en mutlu anı, Avrupa Gençler Şampiyonu olduğu zaman.
Kariyerinde yükselişe geçtiği an yüzmeye daha da aşık olmuş. Harvard Üniversitesi’ne kabul edilmek ve orada yüzme takımına girmek en mutlu olduğu bir diğer an. Ümitcan’ı Harvard’da en çok etkileyen, yüzücülerin birbirine verdiği destek olmuş. Bir de Harvard’daki öğretim üyelerinden, sporcu oldukları için gördükleri değer...
Tokyo Olimpiyatları’na hazır olduğunu söyleyen genç yüzücü, hedeflerini net olarak belirlemiş: “Bu benim ilk Olimpiyat’ım. 100 metre kelebekte en azından yarı finali hedefliyorum. 2024 Olimpiyatları’nda ise hayalim final ve madalya...”