Gündelik hayatın telaşından ve yoğunluğundan boğulma noktasına geldiğimiz bir zaman, az bir eşya ile kaçamak yapabileceğimiz bir yerin hayalini hangimiz kurmuyoruz ki? Bu hayal bulutunuzu rüzgar alıp götürmeden içini dolduracağınız şahane bir ülkenin kapılarını sizin için araladık… Avrupa’nın karizmatik çocuğu Belçika! Uçak biletinizi bahar ayı veya sonbahar başına aldığınız takdirde, hiçbir rüzgar, hayal baloncuğunuzu uçuramayacaktır…
Belçika; okyanusal iklime sahip, yoğun nüfuslu, ulaşım konusunda rahatlığın ve hızın dünya markası, küçük bir Avrupa ülkesi. Şehrin birçok yerine bisikletiniz ile rahatça ulaşabilmeniz bir kenarda dursun, tren, otobüs, tramvay ve metro ağları ile size sadece haritanızı çantanızdan çıkarıp herhangi birini kullanmayı tercih etmeniz kalıyor.
Bizim tavsiyemiz, bisikletinizi alıp Belçika’nın kırsal bölgesi Ardennes’de sık ormanlar ve kumlu plajlar ile doğanın size sunacağı huzur şölenine birkaç saat kendinizi bırakmanız… Bisikletinizden ayrılma vakti çünkü ülkenin ve hatta Avrupa’nın başkenti kabul edilen Brüksel’e yola çıkıyoruz. Avrupa Birliği merkezlerine ev sahipliği yapan şehir, ülkenin en çok turist çeken yerlerinde ilk sırada yer alıyor. Özellikle Grand Place meydanı; Belçika çikolatası size eşlik ederken barok ve gotik mimarinin içinde alışveriş yapıp, gece-gündüz vakit geçirebileceğiniz şehrin en önemli ve hareketli meydanı.
Şehrin simgesi sayılan Manneken Pis heykeli de meydana çok yakın. Ardından Expo Dünya Fuarı için inşa edilen, demir kristalin 165 milyar kez büyütülmüş hali olan ve şehrin simgesi haline gelmiş Atomium da mutlaka listenizde olması gerekenlerden. Şunu söylemeliyiz ki, Fransa için şarap ne kadar önemliyse Belçika için de bira o kadar önem arz etmekte.
Dünyanın çoğu yerinde ulaşamayacağınız bira lezzetlerini denemeniz için en doğru yerde bulunduğunuzu unutmadan, Kuzey’in Venedik’i kabul edilen Brugge şehrine, biranızı yudumlayıp ardından sandalınızda kanal turu yaparken Orta Çağ mimarisini izlemek için sabırsızlandığınızı hissediyor gibiyiz! Müze ve ibadethaneleri ile ün salmış şehrin en gözde yerleri arasında da tarihi ana meydanı Grote Markt geliyor. Bahar aylarında uyanan doğanın içerisinde bisikletinizle yavaş yavaş şehri dolaşmak, binalara hayran kalmak ve mola verdiğinizde en kaliteli biralarla kanal manzarasının keyfini çıkarmak isterseniz daha iyi bir mekan bulmakta zorlanabilirsiniz..
Belçika’ya yaz aylarında gitme planı yaptıysanız, ülkenin ikinci büyük şehri Antwerp, tarihle iç içe olacağınız St. Paul Kilisesi, Plantin-Moretus Müzesi, Fotoğraf Müzesi gibi ünlü mekanları ile sizi kucaklayacak ardından dünya müziklerine yer veren Sfinks Mixed organizasyonu ile eğlence ve tarihi bir arada yaşamanıza olanak sağlayacak şehirler arasında. Her bütçeye uygun kalacak yer bulabileceğiniz türlü alternatifler ile de Belçika’da konaklama telaşından sizi kurtaracak bölgelerden. Antwerp'e adım atmışken atlamamanız gereken bir diğer lokasyon ise dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid'in elinden çıkan ve insanı ilk görüşte heyrete düşüren Port House.
O kadar gezdik, karnımız zil çalıyor ama nerede, ne yemeliyiz? düşüncesi seyahat planlarımız arasında bir türlü hesaba katamadıklarımızdan. Belçika mutfağı denildiğinde akla ilk gelenler; mayonez ve çeşitli soslar ile servis edilen patates kızartması. Ulusal yemek bazında da patates ve salata ile biftek ve patatesli midye sizi karşılıyor... Boulettes isimli yerel domates sosuyla servis edilen köfteler ve Stoofvlees olarak geçen patates kızartmasıyla hazırlanan biftek ülkenin birçok yerinde bulabileceğiniz seçeneklerden.
Tatlısız hiç olur mu? Belçika’nın uluslararası üne kavuşmuş çikolata ve waffle çeşitleri de güzel bir öğle yemeği sonrası yolculuğunuzun geri kalanı için enerji deponuz. Seyahat zamanınıza göre değerlendireceğiniz festivaller arasında; Uluslararası Anime Film Festivali, Brüksel Uluslararası Fantastik Film Festivali ve alternatif pop ve rock müziğin yer aldığı Castus Festivali enerjinizi atabileceğiniz ve ülkenin tadını doyasıya çıkaracağınız etkinliklerden sadece birkaçı.
Ama bu kadar alternatifin içerisinde bir tanesi var ki, yaz aylarında Belçika'nın kuzeyinde yer alan küçük bir kasabanın popülasyonunu neredeyse ikiye katlıyor! 2005 yılından beri düzenlenen ve Avrupa'nın en büyük müzik etkinliklerinden biri olarak kabul edilen elektronik müzik festivali Tomorrowland'den bahsediyoruz. Sadece sahneye çıkan dünyaca ünlü isimlerle değil, adeta bambaşka bir dünyanın kapılarını açan görsel şovları ve rengarenk festival alanıyla katılımcılarına hiç unutamayacakları bir deneyim vadediyor. Fotoğraflarını gördükten sonra meraklısının aklına düşecek bu festivalin bu yılki tarihleri ise 19-28 Temmuz...
Eğer haritanızı açtıysanız, rotanızı Brüksel’den çizmeye başlayabilirsiniz. İyi seyahatler...