Warner Bros | Everett Collection
Baz Luhrmann'ın Elvis'i geçtiğimiz Haziran ayında gösterime girdiğinden bu yana neredeyse sürekli bir entrika kaynağı: Presley'nin Priscilla Beaulieu ile olan ilişkisini es geçmesi, Butler'ın eski kız arkadaşı Vanessa Hudgens'ın kendisini rolün peşinden gitmeye teşvik ettiğini söylemesi ve Austin Butler'ın GQ'dan Gabriella Paiella'ya çekimlerin tamamlanmasından bir gün sonra apandisit belirtilerini taklit eden bir virüsle hastaneye kaldırıldığını, Presley'yi oynamanın fiziksel olarak ne kadar zor olduğunu anlatması gibi haberler okuduk. Ancak Elvis'in ödül sezonu maratonundaki en dikkat çeken konusu, Austin Butler'ın günlük hayatında hala Elvis Presley gibi konuşuyor olması.
Butler Aralık ayında Saturday Night Live'ı sunarken yaptığı monologda bu konuda şaka yaptı ve sonrasında da Elvis gibi konuşmaya devam etti. Ocak ayında gerçkleşen Altın Küre'de kırmızı halıdayken (Drama Filminde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı), artık ses dönüşümü hakkındaki yorumlarda yeni bir tur başlatmış oldu. Butler durumu davundu. Şan koçu Irene Bartlett de bunu savundu (aynı zamanda bundan sonra konuşmasının böyle kalabileceğini de itiraf etti). Butler, talk show sunucusu Graham Norton'a konuşma benzerliğinin geçmeye başladığını söyledi. Rol aldığı Dune 2'deki oyuncu arkadaşı Dave Bautista, Butler'ın sesinin Elvis gibi çıkmayacağına söz verdi. Bu hafta itibariyle hikaye, "[Presley'in] enerjisinden yararlanmanın" doğal olarak utangaç olan Butler'ın ödül sezonundaki stresini atlatmasına yardımcı olduğu yönündeydi - ki bu arada Butler'ın performansı şimdiye kadar birçok ödül kazandı. (12 Mart'ta kariyerine En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını ekleyip ekleyemeyeceğini öğreneceğiz).
Peki Butler'ın Elvis sesiyle ilgili sorunu nedir? GQ, Baz Luhrmann'ın ekibinde olmayan bir vokal koçuna sordu: Andrew M. Byrne, vokal pedagojisi alanında derecelere sahip, New York'ta profesyonel vokal koçu olarak 30 yıllık deneyim sahibi bir profesyonel.
Byrne öncelikle Broadway oyuncularıyla çalışıyor ve Butler gibi, sesleri ve tavırları seyirciler tarafından bilinen gerçek kişileri canlandıran danışlanları oluyor. "İşimin bir parçası [oyuncuyu] dinlemek ve izlemek, ardından o kişiye 'Bu senin için doğru yön gibi geliyor ve bu kişiyi onlara saygılı ama aynı zamanda kendi anatomini ve nereden geldiğini kabul eden bir şekilde nasıl somutlaştırabilirsin' gibi geri bildirimler vermek."
Elvis'i izleyen Byrne, Butler'ın ilk sahnesinden itibaren yaptığı işin teknik hassasiyetine dikkat çekti. Byrne: "Beni en çok etkileyen şey şarkıya kattığı farklı renklerdi. Açılıştaki 'Battle Hymn Of The Republic'i dinlerseniz, bu neredeyse bizim 'meşru' ses kalitesi dediğimiz, birinin şarkı söylerken operatik bir kaliteye sahip olması, yani Elvis'in yaptığı şeydir," diyor. "Bir başka örnek de 'It's Now Or Never' şarkısı. Orijinal kaydı dinlerseniz, Elvis'in şarkının sonunda söylediği notaların gerçekten de klasik bir ses kalitesine yaklaştığını görürsünüz. Elvis'in bu kadar kalıcı olmasının nedenlerinden biri, sadece tiz ve pes değil, rock ve blues'dan daha klasik, eğilimli tarza kadar söylediği renkler açısından da oldukça geniş bir yelpazeye sahip olması. Butler bu renkleri bulma ve dinamik hissettirme konusunda iyi bir iş çıkardı."
31 yaşındaki Butler, 42 yaşında vefat eden Presley'in 20 yaşından sonraki, sağlık durumunun kötü olduğu yılları canlandırıyor. Makyaj bu illüzyona yardımcı oluyor ama Butler'ın sesi de öyle. Byrne, "Karakter yaşlandıkça ses enerjisinde bir değişiklik oldu" diyor. "Bu biraz da konuştuğu ses tonuyla ilgili, ses tonu gittikçe alçalıyor ve sertleşiyor ki bu da muhtemelen Elvis'in gerçek hayatta yaşadıklarına oldukça uygun."
Butler çekimler bittikten yaklaşık iki yıl sonra neden hala bu şekilde konuşuyor olabilir? Byrne, insanların göz önünde oldukları süre boyunca konuşmalarının değişebileceğini belirtiyor: "Ben Madonna'nın memleketi olan Michigan banliyösündenim ve o artık böyle konuşmuyor." Ancak Butler'ın durumunda, bu karaktere kendini kaptırmış olmanın getirdiği ek bir katman var. Byrne, "[Bir filmde] böyle bir rolü üstlenmek çok yoğun bir süreç," diyor.
Byrne'ın verdiği eğitimde özel olarak odaklandığı konu bu olmasa da, Butler'ın yaşadıklarının bilişsel bir boyutu olduğunu söylüyor. Byrne, "Beyinde bir şeyin kilitlenmesini sağlayan şey, durumun yoğunluğu ve belirginliğidir, yani bunun sizin için ne kadar önemli olduğudur" diyor. "Uzun bir süre boyunca büyük bir odaklanma gerektiren bir işi yapan kişi ‘hayatta yapmak istediğim şey bu’ fikrini bensimseyebilir. Buna nöroplastisite denir. Dolayısıyla bu süreçten sonra çok otomatik veya bilinçaltı gibi hissedilen değişiklikler olabilir, çünkü bu kadar önemli bir durumda bu kadar yoğun bir şeye kilitlenmişsinizdir, devamında sesinizin doğası gibi şeyler gerçekten değişebilir. Sonuçta bunlar sadece kaslardır ve bu kasları başka bir şey yapmaları için yeniden eğitebilirsiniz."
Butler'ın kendisinin de belirttiği gibi, filmin çekimleri covid tecritleri de dahil olmak üzere birkaç yıl sürdü ve bu süre zarfında karakterini bozmak zorunda kalmamak için ailesini görmemeyi tercih etti. Byrne'e göre bu koşullar Butler'ın vücudunda ve beyninde önemli değişikliklere de yol açmış olabilir. "Evinizde oturuyorsanız başka ne yapacaksınız?" diyor Byrne. "Hayatınızda başka pek bir şey yoksa, bu durum süreci çok daha güçlü hale getirebilir ve değişikliklerin daha uzun ömürlü olmasını sağlayabilir."
Marc Maron'un WTF adlı podcast'inde Butler, 40 tekrar süren bir şarkı söyleme sahnesini anımsatarak bunun ses tellerine kalıcı hasar vermiş olabileceğini öne sürdü. The Singing Athlete adlı bir eğitim programı yürüten Byrne, bir sanatçının vücudunu bu tür bir istismara maruz bırakmasını tavsiye etmiyor. "Film setleri son derece uzun vakitler ister. İnsanlar seslerinde sorun yaşamaya başladıklarında bu genellikle vücut ve beyinle de ilgilidir, sadece sesle değil. Enerjiniz tükendiğinde ve 40. tekrarda olduğunuzda, ortaya çıkan hataları düzeltmek zor olacaktır. Geçici ya da kalıcı hasar yaratabilir, özellikle de bir insan olarak sizin alışık olmadığınız bir ses kalitesini kullanıyorsanız ve bunu tekrar tekrar yapmak zorunda kalıyorsanız."
Bu da bizi Paiella'nın Butler'ın yorgunluk nedeniyle hastaneye kaldırılmasıyla ilgili haberine geri getiriyor. Byrne, "İlginç olduğunu düşündüğüm şey, bunun bir apandisit iltihabı olmasıydı," diyor. "Vagus siniri gırtlağınızı, ses tellerinizi ve apandisitinizi kontrol eder... Bunlar aynı sistemin parçasıdır.”
Byrne, "Vagus siniri beyninize tüm organlarınız hakkında bilgi verir" diye açıklıyor. "Dolayısıyla ses problemlerinin çok duygusal ve çok geniş kapsamlı olabilmesinin nedeni, bunun kalbiniz, akciğerleriniz, sindirim sisteminiz de dahil olmak üzere sisteminizdeki birçok şey üzerinde etkili olmasıdır. Yani vagus sinirinin başka bir bölümünde bu travma vardı ve sonra ses [buna] yanıt vermiş ve bu başka yere kilitlenmiş olabilir. Bu, aralarında bir ilişki olduğuna dair potansiyel bir teori."
Butler için iyi haber, sesindeki değişiklikleri geri almak için bir süreç olması. Byrne, bir karakterden kurtulmak için kendisine gelen öğrencilerle çalışmış. "Vokal koçluğunun büyük bir kısmı alışkanlıkları ayarlamak olabilir" diyor. "Bu, aslında konuşma sesleriyle ilgili anatomiyi, dilden çeneye, yumuşak damağa ve gırtlağın kendisine kadar her şeyi nasıl hareket ettirdiklerini de içeriyor. Bunların hepsi, kişi için istenen etkiyi yaratmak adına vokal koçları olarak uğraştığımız şeylerdir - özellikle de bir şeyin değişmesi gerektiğini söyleyen bir tür geri bildirim alıyorlarsa."