Siz de gündelik hayatınızda daima tehdit altında hissediyor musunuz? Kariyer yolculuğumuz, ilişkilerimiz veya dünyanın güncel durumu stres seviyemizi etkilerken; düşüncelerimiz içinde kaybolmak hayatla bağ kurmamızı güçleştiriyor olabilir. Yoğun stres altındayken kontrolümüzü kaybetmiş gibi hissetmek oldukça normal fakat her an olası bir tehlike altındaymış gibi hissediyorsak bilmeliyiz ki, sempatik sinir sistemimiz devrede. Belki daha önce duyup geçtiğiniz vagus siniri bu konuda tahmininizden daha büyük bir rol oynuyor.
Sempatik sinir sistemi bizi harekete geçmeye iter. Eğer üzerimize doğru son hızla gelen bir araba, aniden çıkan bir yangın veya bizi ve çevremizdekileri tehlike altına sokacak bir durum varsa sinir sistemimiz “kaç/savaş” ya da “don” şeklinde tepki verecektir. Tehlike altındayken kontrol dışı olarak hareket ettiğimiz bu anlarda; beynimiz yüksek stres sinyalleri gönderir ve kendimizi korumaya alırız. Evrimsel olarak türümüzün devamlılığını sağlamış olan bu tepki, 21. yüzyıl insanının karşılaştığı gündelik problemlerde bile ciddi stres seviyeleri tecrübe etmesine neden olabiliyor. Bu anlarda kendimizi yatıştırmak zorlaşırken; Vagus sinirimizi aktive etmek sakin doğamıza dönmemize izin veriyor.
Peki tam olarak nedir bu Vagus? Vücudumuzda bulunan en uzun sinir olan Vagus beyinden göğüs kafesine ve karın bölgesine uzanıyor. Beyinden iç organlara uzanan bu sinir, parasempatik sinir sistemimizin esas parçasını oluşturarak bedenimizin dinlenme ve rahatlama moduna geçmesini sağlıyor. Reset düğmesi olarak da adlandırabileceğimiz Vagus, sağlıklı çalışmadığında beynimizin yalnızca korku ile tepki veren kısmından işleyebiliyoruz. Korku ve stres kaynaklı bir yerden hareket ettiğimizde de yaratıcılık, kavrama ve karar alma gibi yetilerimizi etkin kullanamıyoruz. Stres, kaygı bozukluları, sigara, alkol kullanımı, yoğun çalışma temposu, yetersiz egzersiz ve uyku Vagus sinirimizin düzgün çalışmasını engelleyebilirken; aktif çalışan bir Vagus sevgi, empati, aidiyet, içgörü hallerini hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getirmemizi sağlıyor. Vagus siniri uyarıldığında sakin, şefkatli ve açık hissedebiliyoruz. Güvende ve bulunduğumuz yerde huzurlu hissettiğimizde kendimizle ve çevremizle bağlantıda olmak kolaylaşıyor. Duygusal direncimiz arttığında ise zorlu ve stresli durumlardan çıkabilme yetimiz gelişiyor. Mental sağlığımız için gerekli olan bu hal; fiziksel sağlığımızı da olumlu etkilemenin yanı sıra dünya ile farkındalık içerisinde bir ilişki kurabilmemize yardımcı oluyor. Peki parasempatik sinir sistemimizi harekete geçirmek ve Vagus sinirini uyarmak için neler yapabiliriz?
Tehdit altında hissettiğimiz anlarda bir elimizi karnımıza diğer elimizi kalbimize yerleştirerek üç veya beş dakika boyunca diyafram nefesi almak kalp ritmimizi ve kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur. Bedenimizi sakinleştirmeye ve güvende olduğumuz sinyallerini vücudumuza göndermeye yardımcı olan bu pratiği gün içerisinde birkaç kere tekrarlamak parasempatik sinir sistemini uyarmaya yardımcı olur.
Şarkı söylemenin ya da mırıldanmanın rahatlatıcı bir etkisi olduğu gerçek! Peki bu rahatlama hissinin aslında aktive olan Vagus siniri ile alakalı olduğunu biliyor muydunuz? Boğaz bölgesindeki kaslarımızı çalıştırarak Vagus sinirine etki edebiliyoruz. Basitçe gargara yapmak bile boğazın arkasındaki kasları aktive edebilir; gerçi şarkı söyleyerek rahatlama fikri kulağa oldukça cazip geliyor!
Mindfulness yani bilinçli farkındalık pratiği, içerisinde bulunduğumuz anda mevcut kalabilmeyi gerektiriyor. Meditasyon yaparak gün içerisinde bilinçli olarak mevcut kalabilme yetimizi geliştirirken; kendimize ve çevremize karşı açıklığı ve şefkati deneyimliyoruz. Farkındalık ile kalabildiğimiz anlarda sinir sistemimizi sağlıklı bir Vagal tonda tutabiliyoruz, deneyimlediğimiz bu kısa anlar ise zamanla “normalimiz” haline geliyor.
Doğada ve şehir hayatının stres tetikleyicilerinden uzakta olmak, merkezimize dönmemizi kolaylaştırıyor. Doğada topraklanmanın ve beş duyu organınızı kullanarak dünyamız ile uyumlanmanın içinizde yarattığı güven ve aidiyet hissine kulak verin. Doğada mevcut hissetmek parasempatik sinir sistemini tetikleyeceği gibi içimizdeki dinginlik ve rahatlığa daha fazla alan açacaktır.
Yakınlık kurmak, güvende ve sağlam hissetmemize yardımcı olur. Sevdiklerimizle bağlantıda olmak, kendimizle de bağlantıda olmayı gerektirir. Bu nedenle stresli veya tehdit altında hissettiğimiz anlarda sevdiklerimize sarılmak, kahkaha atmak veya içten bir sohbet etmek, bulunduğumuz noktada anlaşılmış ve güvende hissetmemize yardımcı olur.
Stres bağımlısı olabilir misiniz? Belki de çoğu kişi tarafından benimsenen Nefes Çalışması'na bir şans vermelisiniz.
Bu içerik GQMOTY2022 sayısında yayınlanmıştır.