Mesleğinizi seviyorsunuz ama her gün gitmek zorunda olduğunuz ofiste yaşadığınız o küçük ve önemsiz gibi görünen problemler dağ gibi büyüyerek katlanılamaz bir durum artık. Maaşınızı yeterli bulmuyorsunuz, birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınız da ofisinize dalıp sizi saatlerce bir önceki gecenin dedikodularıyla meşgul etmekten ve her konuyu bilen tavırlarıyla ahkam kesmekten başka bir şey yapmıyorlar. Yaşadığınız günlük stres yetmezmiş gibi bir de durmadan ültimatom veren patronunuzla uğraşıyorsunuz. Uzun süredir ayrılacağınız gün patronun masasına koymayı planladığınız o istifa mektubunu çekmecenizin en derin noktasına kaldırın. İlk önce problemi anlamalısınız.
Kendinizi tüketmekten vazgeçin: İş hayatında her gün karşı karşıya geldiğiniz problemleri belki engelleyemezsiniz ama onların motivasyonunuzu bozmasına engel olabilirsiniz.
Sigara ya da kahve molalarında etraftakilerle dedikodu yapmaktan vazgeçin. Ofiste kimin maaşı daha fazla, kim terfi edecek sizin probleminiz değil. Kendinize odaklanın.
Etrafınızda sürekli şikayet ederek dolaşan insanlar sizin de psikolojinizi etkiler. Herşeye negatif bakmaktan vazgeçin. Olayları olduğu gibi görmeye, anlamaya ve çözümlemeye çalışın. Esnek çalışma saatleri, rahat bir iş çevresi gibi işinizin size sunduğu avantajları aklınızda listeleyin ve bunlarla mutlu olmaya çalışın.
Stressiz bir iş hayatı bugün kolay kolay bulabileceğiniz bir çalışma şekli değil. O zaman stresle başa çıkmayı öğrenin. Şirkete yeni gelen ve adaptasyon zorluğu çeken birine yardımcı olmak, şirketin teşvik ettiği bir aktivitede yer almak gibi sizi gün içerisinde pozitif kalmaya teşvik edecek uğraşlar edinin.
Perspektifinizi değiştirin: Her işin içinde size göre olmadığını ya da o iş için fazla iyi olduğunuzu düşündüğünüz görevler olacak, bunlardan kaçamazsınız. O halde onları bir an önce ve en iyi şekilde yapıp bitirin. Böylece sürekli kafanızda sizi meşgul eden bir düşünce olmaktan çıkar.
İşiniz için değil, kendiniz için yaşayın: İzniniz el verdiği sürece kısa tatillere çıkın. Kendinize zaman ayırmak stresle başa çıkmanın en iyi yolu. Hasta olduğunuz zaman ısrarla işe gitmekten vazgeçin. İlk sorumluluğunuz iyileşmek.
Yaptığınız işi en iyi şekilde yaptığınızdan emin olun. Size bir görev verildiğinde ve bitirdiğinizde mutlaka kontrol edin, sağlamasını yapın.
Fazla mesai sizi tüketir ve strese sürükler. Kısa aralar vererek biraz kafa dağıtın; bir fincan kahve sizin bu konuda en iyi yardımcınız olabilir.
Ofisinizde masanızın üstü bir evrak ve öte beri yığını haline gelmemeli. Masanızı daima temiz tutun. Hatta mümkünse ufak değişiklikler yapın. Mesela fazla yer kaplamayan bir bitki, sizi gülümsetecek bir iki fotoğraf veya yeni bir bilgisayar içinde olduğunuz ruh halini hemen değiştirir.
Her gün belli bir saatte (bu kesinlikle geç bir saat olmamalı) ofisten ayrılın ve işinizi orada bırakın. Saat gece dokuza kadar çalışarak belli bir işi yetiştirebilirsiniz ama farkında olmadan kendinizi inanılmaz bir stresin altına sokuyorsunuz. İşi evinize götürmeyin. Haftanın beş günü aynı saatte işe gelmeyi ve aynı saatte işten ayrılmayı bir alışkanlık haline getirin.
Eğer bütün bunları yerine getirdiğiniz halde işinizden halen mutsuzsanız o zaman alternatiflere bakmaya başlayabilirsiniz. Burada önemli olan problemin kaynağını tespit etmek. Günlük iş stresi gibi görünen bir problem aslında içinde olduğunuz genel psikoloji ile ilgili olabilir. Kendinize iyi bakmak sizin bir numaralı göreviniz. Eğer ofiste bulunmadığınız saatlerde de kendinizi sürekli mutsuz, endişeli ve isteksiz hissediyorsanız, o zaman bir profesyonelle konuşmak da fayda olabilir.