Muhtemelen fark etmişsinizdir; eğitim, zeka, kapasite ve yetenek konusunda sizden çok daha geride olduğunu düşündüğünüz insanlar, iş dünyasında bir adım önünüze geçebiliyor. Nedeni basit: Çünkü bu adamlar ofis politikasını kusursuz yönetiyor. Daha açık konuşalım; mesela patronunuz, gün içinde imza attığınız işlerin ne kadarını fark ediyor? Asıl önemli olan, şirkete gerçekten iş anlamında ne kadar katkıda bulunduğunuz değil, patronunuzun bu katkının ne kadarını fark ettiğidir. İşte sizden bir adım önde olanlar, bu ayrımın son derece farkında. Tüm bunlara ek olarak, aşağıdaki özelliklere de sahipler.
Bizden söylemesi; ofis ortamının gerektirdiği yeteneklere sahip olmadan “iş dünyası” denen vahşi ormanda hayatta kalamazsınız. Ortalıkta kurnaz çok, bu güçsüz görünümünüzden derhal kurtulun ve bir an önce işe koyulun.
İstediğiniz zamma ulaşmak ya da terfi almak için çok çalışmaktansa patronunuzla iyi geçinmenin bir yolunu bulun. Performans hiçbir şeydir, ilişkiler her şey!
*** En etkili yol, patronunuz hakkında dizdiğiniz övgüleri ona yetiştirecek, ağzı pek sıkı olmayan bir iş arkadaşı bulmak ve onunla konuşmak, konuşmak, konuşmak...
*** Kurnazlığı öğrenin ve patronunuzun gözünde daha etkili bir adam olabilmek için bu özelliği kullanın. Bu yetenek, size doğru yerde doğru cümleler kurmayı öğretecek.
*** Patronunuz sizi herhangi bir organizasyona gönderdiğinde işinizi tamamlayıp ofise dönmek yerine, orada önemli bağlantılar kurmaya çalışın. Döndüğünüzde bu bağlantılardan ve şirketinize sağlayacağı faydalardan bahsedin.
*** İzin verin, patronunuz fikirlerinizin aslında kendine ait olduğunu hissetsin. Bu çok ince bir çizgi. Bazen yöneticiler yaratıcı adamlara değil de yalnızca kendisinin düşündüğünü uygulayan insanlara prim verir.
Elbette performansınızı adilane değerlendiren patronlar da vardır. Ancak iş dünyasında bunların izine ne yazık ki pek sık rastlanmaz. İşte karşılaşabileceğiniz üç farklı patron karakteri. Ve merak etmeyin, her biriyle nasıl başa çıkacağınızdan da bahsedeceğiz.
Böylesine ağır bir ithamla yargıladığımız bu patron türü kaba ve patlamaya hazır bir bomba gibidir. Tek “iyi” yanı, tarafsız olmasıdır. Yani huysuzluğu herkesedir, ayrım yapmaz. Yine de bu tür, iş dünyasında hayli etkilidir çünkü neye mal olursa olsun, istediği sonucu elde eder. Eğer kendisinin ve şirketinin bir çıkarı varsa çalışanlarını kurban etmekten de çekinmez.
Öne çıkan diğer özellikler
Kalpsizdir. Çalışanlarının duygusal ihtiyaçlarını umursamaz. Bir yakınınızı kaybedip de cenaze için izin istemeye gittiğinizde alacağınız muhtemel yanıt sıradan bir “tamam”dır. Acınızı paylaşmaz. Ayrıca bir anı, bir anını tutmaz. Bu kadar değişken birine de kendinizi sevdirmeniz zordur.
Nasıl başa çıkılır?
Hesap kitap yapmadan yaşar ve hayatı bir oyun olarak görürler. Çalışanlarını da piyon olarak kullanmaktan çekinmezler. Onlar için kendi çıkarları, her şey demektir. Makyavelist patronlar, eğer ilgi alanınız kendi çıkarına uyuyorsa size çok iyi davranır.
Öne çıkan diğer özellikler
Akıl oyunları oynamaya bayılırlar. Ayrıca çalışanlarının duygularıyla da oynamayı severler. Mesela bir buluşmanız olduğunu bildikleri halde, sırf nasıl tepki vereceğinizi görmek için, sizi o akşam mesaiye bırakırlar.
Nasıl başa çıkılır?
Kibirli, yetki verme konusunda güçlü hislere sahip patronlardır. Yine de sıkı bir işbirliği ve pozitif bir çalışma ortamı yaratma konusunda uzmandırlar. Havalı kişilikleri sayesinde edindikleri sayısız bağlantı, onlara başarı yolunu açar.
Öne çıkan diğer özellikler
Patronunuzun narsisist olduğunu anlamanız çok kolay. İlginin merkezinde olmamaya asla katlanamazlar. Sizi bazen çok sever, bazense sizden fazlasıyla nefret ederler.
Nasıl başa çıkılır?
EN SIK YAPILAN ÜÇ HATA
Aşağıdaki üç hatanın üstesinden geldiğiniz takdirde ekibinizi etkili şekilde yönetebilir, aptalca durumlara düşmekten kurtulabilirsiniz.
Güçlü erkekler, başkalarına iş verme konusunda zorluk çekerler. Çünkü onlar, her şeyi yalnızca kendilerinin en iyi şekilde yapabildiğini düşünür. Bu doğru olsa bile tehlikeli bir rota. Üstelik size pahalıya mal olabilir. Eğer takımınıza sorumluluk vermezseniz, yapacağınız en ufak hatada, yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle çöküşünüzü izleyeceklerdir.
Çözüm: Küçük işlerle başlayın. Farklı insanlara, onların yetenek ve güçlerini kullanabilecekleri projeler verin ve böylece neler yapabildiklerini görme fırsatı yakalayın. Yalnız verdiğiniz işlerin ölçülebilir olmasına ve teslim tarihi için bir zaman belirlemeye dikkat edin. Bu işin sonunda, takımınızdaki bireylerin çok daha istekli çalıştıklarını göreceksiniz.
Pek çok başarılı insan hatasını kabul etmekte zorlanır ve teslim bayrağı çekmenin zayıflık olduğunu düşünür. Oysa iş dünyasında en kötü kararlar, birilerinin hatasını kabul edip farklı bir yol denemek yerine kendi yanlışlıklarını örtbas etmeye çalışması sonucu alınır.
Çözüm: Düşünün: Güçlerini bilen fakat aynı zamanda geliştirmek istediği yönlerinin de farkında olan birini mi işe alırdınız? Yoksa her konuda iyi olduğunu savunan ve en son ne zaman hata yaptığını size söyleyemeyen birini mi?
Özel ilişkilerini iş hayatına karıştıran şirket liderleri eninde sonunda çöküşe mahkumdur. Hoşlandığınız insanlarla çalışmak harika bir duygu olabilir ama unutmayın, bir gün onları kovmanız gerekebilir. Sir Alex Ferguson’ın da dediği gibi; oyuncuları nasıl yönetmeniz gerektiğini öğrenmeli, onların güvenini ve saygısını kazanmalısınız. Fakat onlarla asla arkadaş olmamalısınız.
Çözüm: Eğer tüm arkadaş çevreniz çalışanlarınızdan oluşuyorsa yenilerini edinme vakti gelmiş demektir. Bir spor salonuna yazılmaya, yeni birkaç etkinlik grubuna üye olmaya ne dersiniz? Ne yaparsanız yapın, kendinize ofis duvarlarınızın dışında başka bir hayat ve güzel kadınlar olduğunu hatırlatın.