Kimsin Sen?
Dergi Konuları

Kimsin Sen?

“Dünya sana kim olduğunu soracak ve bilmiyorsan senin yerine cevap verecek.” – Carl Gustav Jung

Delphi, Orta Yunanistan bölgesinde, Parnassus Dağı’nın eteklerinde bulunan bir antik kutsal şehir ve bir arkeolojik sit alanıdır. Delphi, Antik Yunanlılar tarafından dünyanın merkezi olarak kabul ediliyordu. Bizde Çorum’a denk düşüyor yani. Antik efsaneye göre Zeus, biri doğudan, diğeri batıdan olmak üzere iki kartalı serbest bıraktı ve onları merkeze doğru uçurdu. Gelecekte Delphi’nin olacağı yerde buluştular. Buraya gelen insanlar gelecekten haber alırlar; kendi kaderleri için kehanetlerin tanrısı, Olimpos’un kahini Apollon’a adak adarlardı. Bu tapınağın girişindeyse “gnothi seauton” yani “kendini bil” yazardı. Daha sonra bu söz, Thales’in, Sokrates’in öğretilerinde, Pisagor’un okulunda, hatta Matrix filminde Neo ve Kahin’in buluşmasında, kapının üstünde bile yer aldı.

“Temet nosce!” Çok basit iki kelimeden oluşur. Sade bir emir içerir. “Kendini bil.” Bu kadar basitliğin içerisinde hayatın en zor önermesidir. İnsan kimdir? Kendin nedir? Sen biliyor musun? Gel seninle 12 basamaklı güzel bir yolculuğa çıkalım.

1- Özünü bil

İnsan bir özle doğar. Buna tasavvufta “safi Allah”, yani Allah’ın saf olanı denir. Tüm bebekler böyledir. İnsan büyüdükçe başına bir şeyler gelir. Sorumluluklar yüklenir. Yaralanır, berelenir. Hayatta kalabilmek için üzerine kıyafetler giyer. Bunlar insanın imajıdır. Tutumlarıdır. Davranışlarıdır. İşte bu kabukları soyduğunda içinden çıkan şey “sen”dir. Kendindir. Oraya bakabilirsen senden içerideki seni görebilirsin. Hayatın, öğrenmenin, ilmin ve yaşanmışlıkların asıl amacı budur. Bu yüzden başlangıç noktası da son nokta da kendini bilmektir.
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.”
– Yunus Emre

2- Kendinle yalnız kal

İnsan binlerce yıldır toplu halde daha kolay hayatta kalabildiğini keşfettiği için beyni de buna göre evrilmiştir. Bizler yalnız kaldığımızda beynimizde yer alan bazı bölgelerde beta hareketleri başlatır. Bu da bizi rahatsız eder, adrenalin salgılatır. Bu beynimizin bize, “Güvende değilsin. Bir gruba dahil olmalısın” deme biçimidir. Bu yüzden yalnız olmak bizi korkutur. Bazılarımızı az, bazılarımızı da çok. Bu korku bizim bazen kendimizi feda edip, yalnızlığımızı gidermek uğruna yanlış kararlar almamıza neden olur. Halbuki ‘yalnız’, ‘yalın-us’tan gelir. Çıplak akıl demektir. İngilizce’de de ‘alone’, ‘all-one’ kökünden gelir ve ‘hepsinin içinde olan tek’ anlamını taşır. Kendiyle yalnız kalamayan, yalnızlığıyla ve karanlığıyla barışamayan insan, ne özünü bulabilir ne de özünü seven birini...

3- Başkalarını feda edebilmelisin

Ünlü düşünür Şeyma Subaşı’nın dediği gibi, “Herkesi mutlu edemezsin çünkü pizza değilsin.” Bazen kendin olabilmek için başkalarının sevgisinden feragat edebilmelisin. Yaptığın şeyi başkalarının gözünde sevilebilir olmak adına mı yoksa kendi namına mı yapıyorsun? Herkesi memnun etmeye çalışırsan seni gerçekten memnun eden şeyin ne olduğunu keşfetmekten uzaklaşırsın.

4- Çıplak kal

Başkasına yaptığın her eleştiri biraz kendinedir. En büyük eleştiriyi kendine yapabilmelisin. Çuvaldızı, roketi hepsini kendine atabilmelisin. İnsanın ruhu kendine dikenlidir ama sen o kaktüse sarılabilmelisin. Kendini çok akıllı ve kusursuz zannedersen biri gelip sana “kral çıplak” der. Sen çıplak olduğunu bil ve onunla barış. O zaman başkalarının çıplaklıklarını gizlemek için giydikleri komik kıyafetleri de göreceksin.

5- Hatalara izin ver

Hata yapmak bir lüks değil bir ihtiyaçtır. Kendini dövmeyi bırak. Her şeyi bilemezsin, her şeyde iyi olamazsın. Hayatı boyunca hiç hata yapmamış biri aslında hiç yaşamamıştır. İnsanın üzerindeki, “kendini bil” yazan o mabed, hata tuğlalarının üst üste konmasıyla inşa edilmiştir.

6- Güçlü yönlerini keşfet

Sadece zayıf taraflarına değil, güçlü taraflarına da odaklan. Yetenekler ve yeteneksizlikler mükemmel bir denge ve ahenk içindedirler. Bir şeylere yeteneğin yoksa mutlaka başka bir şeylere yeteneğin vardır. Eğer bulamadıysan, belki de negatiflere odaklanmaktan, henüz farkına varamamışsındır.

7- Hislerine sahip çık

Hislerinin sebebi başkaları değil. Kimse sana bir şey hissettirmiyor. Bunları sen hissediyorsun. Bir silah patladığı için tetiği suçlayamayız. Biri ne kadar tetiğe basarsa bassın, eğer silahta mermi, barut yoksa; boş ve emniyetteyse patlamaz. Verdiğin tepkiler, korkuların, öfkelerin, sevinçlerin ve hüzünlerin içeriden dışarıya doğru çıkar. Eğer tersini düşünüyorsan hayatı yaşamıyorsun, yaşatılıyorsundur.

8- Duygularına izin ver

Her öfke kavgaya, her üzüntü umutsuzluğa, her mutluluk kahkahaya dönüşmek zorunda değil. Sadece uçlara geldiğinde yaşadığını hissetmek ya da yaşamayı ertelemek bizi kendimizden uzaklaştırır. Moderniteyle birlikte standart olanlara alerji geliştirdik. Bize hep eşsiz olduğumuzun reklamı yapıldı. Hepimiz özümüzde biriciğiz ama sandığımız kadar da özel değiliz. Eğer bir şeye öfkeleneceksen bugüne kadar bize sistemin pazarladığı “farklı olma, uçlarda yaşama” ürününe öfkelen. Hayat bir su gibi akar. Bazen durgun, bazen dalgalı. Kendine sürekli fırtına ararsan denizin tadını çıkaramazsın.

9- Geçmişte ve gelecekte yaşamayı bırak

Geçmiş ders almak, gelecek hayal kurmak için. Yaşadığın yer burası. İnsanın en güzel hediyesi ve bazısına göre en büyük laneti geçmişi görüp değiştirememesi, geleceği göremeyip değiştirebilmesidir. Kendi kehanetini gerçekleştirebilmek için yaşayabileceğin tek yer, şu andır. Olduğun ânı bilmek, kendini bilmektir.

10- Sesini çıkar

Kendinden bahset. Hem kendini tanımanı kolaylaştırır hem de başkalarının seni tanımasını sağlar. Sessizce keşfedilmeyi beklemek tevazu değil, küflenmiş bir narsizmden ibarettir. Kendini bilen insan kendini anlatabilendir. Hâlâ kendinle ilgili anlatacak bir şeylerin yoksa, pusulanı kendi kuzeyine çevir.

11- Sınırlarını belirle

Yeterince iyi olmanın sınırı nedir? Bunu kim belirler? Bence yeterince iyi olmanın herhangi bir sınırı yoktur, sonsuza kadar gidebilir. Sınırı insan kendisi belirlemedikçe, hep başkalarının gözünde kendini yetersiz görecektir. Seçimlerini özgürce yapamıyorsan yapma. İnsanların senden beklentilerini sürekli karşılamak, onlara ruhunu teslim etmek olacaktır. Sadece kendini kendisi için yeterli ve yeterince iyi görenler sınırlarını çizip kendileri olabilirler. Davranışların başkalarına tepkilerden ibaret olmasın. Kendi motivasyonunla harekete geçmelisin.

12- Seni olduğu gibi kabul edenleri bul

Sen imajların, başarıların, başarısızlıkların, yapabildiklerin, yapamadıkların değilsin. Kıyafetin, yüzün, gözün, sahip oldukların değilsin. Sen sensin. Seçimlerinden ibaretsin. Doğru ya da yanlış değilsin. Sen, sensin. Olduğun gibisin. Kendin gibileri bul.

Psikolog Dr. Timothy Leary’nin çok sevdiğim bir paragrafıyla yolculuğumuzu tamamlayalım:
Kabul et. Sen onlar gibi değilsin. Onlara yakın bile değilsin. Bazen onlardan biri gibi giyinip, onlar gibi aynı anlamsız televizyon programlarını izleyip, hatta bazen aynı fast food’u yiyebilirsin. Ama ne kadar uyum sağlamaya çalışırsan, kendini o kadar yabancı hissedersin, “normal insanları” otomatik varoluşlarını yaşarken izlersin. “İyi günler” ve “Bugün hava berbat, ha?” gibi kulüp şifrelerini her söylediğinde, “Seni ağlatan bir şey söyle” veya “Sence deja vu ne işe yarıyor?” gibi yasaklı şeyler söylemeyi özlersin. Kabul et, asansördeki o kızla bile konuşmak istiyorsun. Peki ya asansördeki o kız ve işyerindeki bölmenin önünden geçen kel adam aynı şeyi düşünüyorsa? Bir yabancıyla sohbet etme şansını değerlendirerek ne öğrenebileceğini kim bilebilir? Herkes bulmacanın bir parçasını taşır. Hiç kimse hayatına tesadüfen girmez. İçgüdülerine güven. Beklenmeyeni yap. Diğerlerini bul...

İZLE
7 Mehmet Gastronomi Serisi 5.Bölüm: Meyveli Kuru Cacık
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası