Parfümü kalıcı olması için nasıl uyugulamalı British GQ
Bakım

Parfümünüzün Kalıcılığının Tüm Gün Sürmesi İçin Nasıl Sıkmalısınız?

Parfümünüz iş günü daha yarılanmadan uçup gidiyor mu? GQ, bu soruna çözüm bulmak için üç uzman “burun” ile görüştü.

Parfüm sürmenin incelikli ve ciddi bir iş olduğunu söylemek abartı olmaz. Otobüste yanına oturduğunuz kişinin etrafında Looney Tunes çizgi filmlerindeki gibi bir parfüm bulutuyla dolaştığına denk geldiyseniz, ne demek istediğimizi anlarsınız. Öte yandan, parfümü sıkar sıkmaz etkisinin yok olması da en az onun kadar can sıkıcı ve hayal kırıklığı yaratıcı.

Yani: hassas ve ciddi bir denge meselesi. İdeal bir parfüm uygulaması kalıcı olmalı ama bunaltıcı olmamalı. Zor bir denge, ama imkansız değil. Sabah sıkıp akşama kadar güzel kokmak isteyenler için GQ, parfüm dünyasının uzmanlarıyla konuştu.

Her şeyden önce: Parfümümü nasıl seçeceğim?

Parfümünüz teninize uygun değilse, gün boyu süren kokuyu elde etmek zordur. Kokunun bu kadar kısa sürede kaybolması sizi hayal kırıklığına uğrattıysa, yapılacak en iyi şey doğru özelliklere sahip bir koku aramaktır. Yani...

Parfum, eau de cologne ve eau de toilette arasındaki fark sandığınızdan daha büyük

Tüm kokular aynı değildir. Hayattaki diğer güzel şeyler gibi , parfümde de ne kadar “güçlü” olacağını belirleyen bazı farklar var.

Güney Kore merkezli BornToStandOut markasının kurucusu ve kreatif direktörü Jun Lim bu farkı şöyle anlatıyor: “Parfüm türlerini sabah kahveniz gibi düşünün. Eau de cologne, hızlıca hazırladığınız hafif bir kahve gibi (yaklaşık yüzde 2 ila 5 oranında parfüm yağı içeriyor), eau de toilette orta kavrulmuş kahve (yüzde 5 ila 15 arası), eau de parfum ise güçlü bir double espresso shot gibi (yüzde 15 ila 20).”

Ayrıca “eau de fraiche” adı verilen ve genellikle yüzde bir ila üç oranında parfüm yağı içeren başka bir seviye daha bulunuyor (ve bu en hafifi). 

“Ama unutmayın,” diyor Lim. “Bu terimler kural değildir. Bir markanın 'eau de toilette'i bazen diğerinin 'parfum'ünden daha güçlü olabilir.”

Biraz da “Notalardan” Bahsedelim

Parfüm yağının yüzdesinden ayrı olarak, nota türleri (yani kokunun nereden geldiği) kokunun ne kadar süreceğini ve ne kadar uygulamanız gerektiğini değiştirebilir.

Güçlü tarafta şunlar var: Lim, “Doğal odunlar, miskler ve reçineler” diyor ve bunları “gitmeyen parti misafirlerine” benzetiyor; çünkü saatlerce kalıyorlar…

Odun dendiğinde ise akla sedir ağacı, sandal ağacı, vetiver, paçuli (aslında bir ağaç odunu yerine bir çalı - ama semantik!) ve selvi gibi şeyler geliyor. Bu arada reçineler, kokulara baharatlı profil veren mür, buhur ve labdanum gibi şeyleri içeriyor. Miskler günümüzde genellikle sentetik bir nota olarak biliniyor (doğal kaynak geyiklerin içinden geliyor), ancak hafif şehvetli, metalik bir tını veriyor. (“Ayrıca,” diyor Lim miskler için, “sentetik moleküller genellikle ciltte uzun süre kalır, bu nedenle sabah sıktıysanız gece yarısı hala kokusunu alırsınız.”)

Son olarak: “Parlak turunçgiller ve narin çiçeksi kokular çabuk kaybolma eğilimindedir.” Yani kalıcılık arıyorsanız, limon, misket limonu, bergamot ve greyfurt gibi üst notaların yanı sıra leylak, çay gülü, sığla ve müge gibi zarif çiçeklerden uzak durmanızda fayda var.

D.S. & Durga’nın kurucusu ve parfümör David Seth Moltz ise üst notalara fazla takılmamak gerektiğini söylüyor: “Bir parfümün üst notalarının sonsuza kadar kalmasını beklemek hatadır. Zaten doğası gereği uçucudur, kaybolur,” diyor. Esas mesele, parfümün geri kalanıyla da barışık olmaktır: “Kalp (orta) ve dip notalar da en az üst notalar kadar harika olabilir.”

Sıra geldi uygulamaya

Notaları ve parfüm yağı oranını belirlediniz, kokunuzu da seçtiniz. Sıradaki adım ise, doğru şekilde uygulamak.

Peki, parfüm nereye sıkılır?

Parfüm kullanımı oldukça kişisel bir şeydir; nereye sıkacağınız tamamen sizin tercihinize bağlı. Kimileri diz arkası, ayak bileğinin iç kısmı ya da bel çukuruna parfüm sıkmayı tercih ediyor. Ama biz daha sade kullanıcılar için en ideal bölgeler: boğazın alt kısmı, bilekler ve kulak arkası.

Bazı insanlar parfümü doğrudan cilde değil, kıyafetlerine sıkmayı tercih ediyor — ki bazı durumlarda bu yöntem daha kalıcı olabiliyor.

“Bu konuda herkese uyan tek bir doğru yok,” diyor Lim. “Kıyafetler kokuyu daha uzun süre tutar ama kokunun karakterini biraz değiştirebilir ve bazı kumaşlarda leke yapabilir. Cilde uygulandığında ise kişisel kimyanız devreye girer; bu yüzden koku genelde daha yumuşak olur ve gün içinde gelişir. Çoğu kişi her iki yöntemi de kullanıyor. Belki gömleğe bir iki fıs, boyna da bir iki fıs.”

Nabız noktalarına (yani yine boyun ve bileklere) gelince, bu tercihin kalp atışıyla ilgisi olduğunu söylüyor Ruth Mastenbroek Fragrances parfümörü ve direktörü Nic Mastenbroek: “Parfümün nabız noktalarına sıkılması gerektiği sıkça söylenir çünkü kalbinizin ritmik atışı, kokunun yayılmasına yardımcı olur. Bunun belli bir doğruluk payı var, dolayısıyla başlamak için iyi bir nokta.”

Bilekleri birbirine sürtmeme uyarısına ne demeli? Hani bazı parfüm tutkunlarının bunu görünce sinirden size tekme atabileceği uyarısı? Eh, bu uyarıda biraz doğruluk payı var. Kesinlikle tavsiye edilmiyor ama dünyanın sonu da değil. “Bu, bir makaronu ezmeye benziyor,” diyor Lim. “Sürtünme, üst notaları ısıtır ve onların daha hızlı buharlaşmasına neden olur. Mutlaka dokunmanız gerekiyorsa hafifçe bastırın ya da tampon yapın, ama en iyisi kendi haline kurumasına izin vermek.”

Kaç fıs parfüm sıkmalı?

Haydi detaylara inelim. Parfümünüzü tam olarak kaç kez sıkmalısınız? Cevabı tahmin ediyorsunuz: “Bu konuda kesin ve net bir kural yok,” diyor Mastenbroek. “Ama ne kadar çok sıkarsanız, kokunun ilk patlaması o kadar güçlü olur. Hafif bir etki için üç fıs idealdir, yoğun bir doz için ise sekiz-on fısa kadar çıkabilirsiniz!”

Tabii, kokunun yoğun olmasından hoşlanıyorsanız, kendinizi tutmak zorunda değilsiniz. Lim’in yaptığı gibi: “Güzel bir günde 15-20 fıs sıktığım bilinir, çünkü parfüm bulutunun içinde yaşamayı seviyorum.”

Peki, parfümü kuru cilde mi, nemliyken mi sıkmalıyım?

Duştan çıkar çıkmaz, cilt hala nemliyken parfüm sıkmayı savunan bazı yenilikçi parfüm meraklıları var. Öte yandan, kuru cilt savunucuları da az değil. Gerçek ideal nokta ise ikisinin ortasında.

“Cildiniz nemliyse, su buharlaştığında parfüm de onunla birlikte uçar,” diyor Mastenbroek. “Ama cildiniz çok kuru olursa da bu kez kokuyu emebilir. En ideali, cildin iyi nemlendirilmiş olmasıdır (yani nemlendiriciyle desteklenmiş bir cilt).”

“Parfümü nemlendirici üzerine uygulama önerisinin doğru olmasının sebebi de bu,” diye ekliyor. “Çünkü böylece parfüm molekülleri kuru cilt tarafından emilmez.”

Eğer parfümü nemlendiricinin üzerine uygulama fikrini denemek istiyorsanız, kokusuz bir nemlendirici tercih edin. Aksi takdirde, içindeki kokular parfümünüzün notalarıyla karışıp onları bozabilir. Hatta D.S. & Durga tam da bu amaçla bir ürün geliştirmiş, diyor Moltz. “Bizim I Don’t Know What adlı koku güçlendiricimiz ya da onun losyon versiyonu, uçucu notaları tutmak için güzel bir zemin oluşturuyor. Şiddetle tavsiye ederim.”

Bilmeniz gereken başka püf noktaları var mı?

Parfümünüzü banyoda saklamayın

Bazen parfümle yaşadığınız sorun, onu daha sıkmadan önce başlıyor olabilir.

“Parfümü banyoda saklamayı bırakın,” diyor Lim. “Sıcaklık ve nem, parfümün ömrünü kısaltır. Serin ve karanlık bir yerde tutun.” Yatak odaları, antreler ya da koridorlar parfüm şişelerini saklamak için ideal alanlardır.

Ara sıra kokunuzu değiştirmek işe yarar

Kendinize ait imza bir kokuya sahip olmanızda hiçbir sorun yok. Ama arada bir parfümünüzü değiştirmeniz tazelik hissini korumanıza yardımcı olur, diyor Moltz.

“Başkasının bir kokuyu ne kadar yoğun algıladığını anlamanın bir yolu yok,” diyor. “Parfüme boğulmuş bir büyükanneyi düşünün, çoğu zaman ‘Hiç kokmuyor ki’ der. Beyin, güçlü ve tekrarlayan kokuları bir süre sonra algılamamaya başlar. İşte bu yüzden bir parfüm gardırobuna sahip olmak en iyisidir. Kokuyu değiştirirseniz beyniniz onu bastırmaz. Hem zaten parfüm bir albüm gibidir — aynı albümü her gün dinlemek ister misiniz?”

Ama günün sonunda, parfüm dediğiniz şey zamanla uçar (bu yüzden tekrar sıkabilirsiniz)

“Harika bir kokunun ne kadar kalıcı olduğuna bu kadar takılmayı bırakın,” diyor Moltz. “En sevdiğiniz yemek de, en sevdiğiniz şarkı da bir noktada biter. Hayat böyle!”

BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

İZLE
7 Mehmet Gastronomi Serisi 3.Bölüm: Sezen Pilavı
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası