Alıştığımız gerçekliğin alt üst olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ancak aynı anda benzer fiziksel sınırlandırmalar altında olmamıza rağmen iletişime dair becerilerimiz ve olanaklarımız sevindirici bir şekilde gelişiyor. Bunun en heyecan verici örneğini 89 yaşındaki Fransız yönetmen Jean-Luc Godard’ın geçtiğimiz hafta 90 dakika süren Instagram canlı yayınında deneyimledik. İsviçre’deki evinden canlı yayın yapan yönetmen, Lozan Sanat ve Tasarım Üniversitesi’nden (ECAL) Lionel Baier’le beraber hafıza, edebiyat ve sinema üzerine akılda kalıcı bir sohbet gerçekleştirdi.
Fransız yeni dalga akımının en belirgin temsilcisi olan Godard, belki de sinema tarihinin en tartışmalı yönetmenlerinden biri. Özellikle ilk dönemi olarak adlandırabileceğimiz 1968’e kadar olan filmleri, sinemanın stüdyodan çıkıp sokaklara inmesine ve kendine içerik olarak yeni bir alan yaratmasına yardımcı oldu. Godard’ın sinematik dili sadece estetik açıdan cezbedici değildi, aynı zamanda seyirci için entelektüel ve felsefi bir kapı da aralıyordu. Dönemin varoluşsal kaygılarını sinemanın o dönemki kurallarının dışına çıkarak yansıtmaya çalışan Fransız yönetmen, modernizm ve kapitalizm eleştirilerini yaparken Parisienne dokunuşlardan da vazgeçmiyordu. Günümüzde modernizm yerini postmodern kaygılara bıraktı fakat varoluşsal krizlerimiz özünde pek de değişmedi. Bunu daha iyi anlamanıza yardımcı olacak Jean Luc Godard imzalı 4 filmi sizin için derledik.