Geçtiğimiz Milano Tasarım Haftası'nın en popüler ve en yeni markalarından biriydi TRIBUTE. Birkaç aylık bir marka olmasına rağmen, başarılı iç mimar Giulio Brambilla ve ortağı Andrey Shvidkiy'nin yaratıcı vizyonuyla büyük ses getirmeyi başardı. Uzun yıllar İtalya'daki çeşitli otellere, mekanlara ve restoranlara danışmanlık hizmeti veren, iç mimar olarak birçok projeye imzasını atan Brambilla şimdi kendi markasıyla karşımızda. TRIBUTE'ün nostaljik objeleri ve neredeyse zamanda bir yolculuk sunması bu kadar çok beğenilmesi ve popüler olmasındaki en büyük etkenlerden. 50'lerin ruhunu yansıtan sandalyelerden 70'lerin özgün ve renkli kimiğini taşıyan koltuklara, TRIBUTE özel ve otantik objeler arayanların en cool adresi.
İç mimar olmaya nasıl karar verdin?
Profesyonel kariyerimde çocukluğumda lego oynamış olmanın etkisi çok büyük. Tasarım dünyasını böyle keşfettim, fakat ne olmam gerektiğiyle alakalı kararsız bir öğrenciydim. Uzun bir süre moda ve tasarım ve mimarlık arasında gidip geldim. Yakın çevremin önerisiyle mimarlık okumaya karar verdim. Bu kararla birlikte, söz konusu kariyer ise kimseyi dinlememem gerektiği büyük bir ders oldu bana. Yaratıcı ve üretim açısından özgür bir bölümün hayalini kurarken, fazlasıyla teknik ve (mimar arkadaşlarımız kızmasın) sıkıcı bir eğitimin içerisinde buldum kendimi. Çok geçmeden gerçek yeteneğimin peşine düştüm ve yüksek lisansımı iç mimarlık alanında tamamladım.
TRIBUTE neyi simgeliyor ve senin için ne ifade ediyor?
TRIBUTE ilhamını 50'lerden alan bir marka. Tasarımın lüks kabul edildiği bir dönemden. Sanattan referans alan, zaman zaman geçmişe taşıyan ve her daim klasikle yeniyi harmanlayan. TRIBUTE için otellerin Soho'su, arabaların Bentley'si, modanın Tom Ford'u ve içkilerin de Campari'si diyebilirim.
Sence iyi bir iç mimar nasıl olmalı?
Yaratıcılık, özgünlük ve tanınırlık! Bu üç nitelik bir iç mimarın başarı ölçeği sayılabilir. Tasarladığınız eşyaların kullanışlı olması da önemli bir kriter tabii.
Evine aldığın en son obje nedir?
70'lerden kalma bir vintage sandalye. Vintage parçalara karşı müthiş bir zaafım var. Farklı objeler buldukça koelksiyonuma ekliyorum.
Moda, sanat ve iç mimari... Günümüzde tüm bu kreatif dallar birbirleriyle hiç olmadığı kadar bağlantılı. Nasıl giyindiğimizle evimizin dekorasyonu arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyor musun?
Bizler kadar evlerimiz de giydirilebilir! Özellikle sosyal medyanın gücüyle insanlar giydikleriyle olduğu kadar evlerine 'giydirdikleriyle' de görünmek istiyorlar. Görünmekten ziyade stillerini yansıtmak diyelim. Bu bağlamda gardırobumuzla evimizin arasında pek bir fark yok.
Koleksiyonundaki en favori objen hangisi?
Bukle kumaştan tasarladığım yumurta görünümlü büyük, beyaz koltuk. Benim için ikonik bir Louboutin ayakkabası gibi.
Stil sahibi bir evin tarifini verir misin?
Kişisel olarak modern evleri çok seviyorum. Büyük ve uzun camlı, İtalyan mermeri gibi doğal materyallerin kullanıldığı evler... Tekdüzelikten asla hoşlanmıyorum. Bu yüzden beklenmedik, sürpriz etkisi yüksek olan objeler kullanmayı tercih ediyorum. Bu 50'lerden kalma bir koltuk, bir sanat eseri veya bir tablo olabilir. Stil sahibi bir ev şaşırtmalı. Kullanılan renkler, kumaşlar ve materyaller aracılığıyla çoklu bir hikaye anlatmalı.
Bir centilmenin evinde mutlaka olması gereken obje ne?
Kesinlikle mum. Kokulu mum. Bir evin kokusu kişinin imza parfümü gibidir. Olmazsa olmaz!
Son olarak iç mimarlık okuyan öğrencilere ve bu mesleğe adım atmak üzere olan genç iç mimarlara neler söylemek istersin?
Elinizden geldiğince seyahat edin. İlk kez gittiğiniz bir şehrin otellerine, restoranlarına mutlaka uğrayın. Tasarım fuarlarını asla es geçmeyin ve 3D grafik derslerinizi sakın ekmeyin!