Aslında pek çoğumuz için pazartesiyi bu kadar korkutucu kılan, sadece hafta sonunun hemen ertesinde gelmesi değil; bu talihsiz günle özdeşleştirdiklerimiz: gazabından korktuğumuz sinir bozucu bir patron, iş yerinde yaşanan sorunlar, stres, bıkkınlık ve daha neler neler...
Herkesin pazartesiyle başa çıkmak için kendine has bir yöntemi olsa da bazı acil durumlarda 'özel' müdahale gerekiyor. İşte biz de onun için buradayız.
- "Seni hiç sevmiyorum patron."
Birlikte çalıştığınız insanları sevmemek ve hatta onlardan bizzat nefret etmek herhalde iş yerinde başa gelecek en illet durumlardan biri. Düşünsenize, gün içinde ailenizden ve dostlarınızdan daha çok onları görmek zorundasınız ve hiçbirinden haz etmiyorsunuz. Hele ki patronunuz da 'sevimsiz' bir insansa durum iyice fena demektir. Saygı duymadığınız bir adamdan emir almak, onun dediklerini yapmak zorunda kalmak...
Daha cuma akşamından pazartesi günü işe gidip patronunuzla karşılaşacağınız o anı düşünüp midenize kramp girmesine engel olamıyorsanız bir an durup düşünmekte fayda var. Bu tür durumlarda 'empati' kurmaya çalışmakta fayda var. (Dikkat ederseniz, empati kurun demiyoruz, empati kurmaya çalışın.) Nedir patronunuzu böyle davranmaya zorlayan? Belki o da üstlerinden ya da iş yaptığı diğer ortaklardan baskı görüyordur? Sonuçta piyasanın hali belli. Belki de hep sorunlu bir hayatı olmuştur da tüm bu olumsuz davranışlarının arkasında geçmiş travmalarından birer iz vardır.
Nasıl, düşünceleriniz biraz daha hafifledi, değil mi?
Her halükarda gelip geçici bir sıkıntıdan bahsediyoruz. Sadece patronunuza olan hislerinize odaklanıp iş yerindeki verimliliğinizi düşürmeyin. Tabloya daha geniş açıdan bakın.
- "Şey... Ne oldu bizim şu terfi?"
O hiç gerçekleşmeyen terfi, bir türlü yapılmayan zam... "Neden bu kadar uğraşıyorum ki o zaman" diye düşündüren olumsuzluklar silsilesi. Ama hemen pes etmeyin. Yöneticinizle konuşmayı deneyin. Belki de sizin farkında olmadığınız bir durum söz konusudur. Ayrıca tüm bu gecikmelerin sebebi sizle alakalı da olabilir. Yöneticinizden alacağınız 'geri bildirim' sayesinde kendinizi geliştirebilir, yaptığınız bir hatayı düzeltebilirsiniz.
Yani hatayı başkalarında aramayın. Bu noktada "Acaba eksik olan ne" diye düşünerek ilerlemekte fayda var. Reddedilmek her daim acı olsa da hiçbir sebepsiz değildir. Sebebini bulun.
Hem 'daha iyi' olmak için çalışmaktan daha motive edici ne olabilir ki?
- "Bana her daim pazartesi..."
Sürekli bıkkınlık içerisindeyseniz, durum 'sıradan bir pazartesi' sendromundan öte demektir. Tabii, ileri bir depresyon halinden bahsetmiyoruz. Öyle bir noktada işin uzmanıyla görüşmek daha yararlı olur. Ama mevzu soğuyan havalar, size bir türlü pas vermeyen o hoşlandığınız kişi, sıkıcı rutininiz gibi görece daha basit mevzularsa iyi bir dosta ihtiyacınız var demektir. Biz erkekler kadınlara göre 'dertleşme' konusunda daha çekimseriz. Zayıf yönlerimizin fark edilmesini istemediğimiz için herhalde, gün içinde içimizi sıkan konuları etrafımızdakilere anlatmaktan kaçınıyoruz. Oysa etrafınızdaki kadınlara bakın, siz onları dedikodu yapıyor zannetseniz de aslında aile içinde, iş yerinde ya da kendi içlerinde yaşadıkları sıkıntılardan bahsediyorlar, konuştukça rahatlıyorlar.
Sevdiğiniz bir dostunuzu arayın, öğle arası bir kahve içmek için buluşun. Konunun kendisinden bahsetmek için cesareti ilk andan toparlayamasanız da sevdiğiniz bir insanla bir araya gelmek bile neşenizi yükseltecektir.
Haydi, dökün içinizi!
- "Parmağımı kıpırdatacak halim yok."
Tüm hafta sonunu spor yaparak mı geçirdiniz? Ya da çoluk çocuk, eş dost derken oturacak bir anınız bile olmadı. Belki de yorgunluğunuz öyle iki gün dinlenerek geçmeyecek boyuttadır. Bu noktada dışarıdan biraz enerji toplamak gerekir. "Dışarıdan" derken, yiyecek-içeceklerden bahsediyoruz. Evet, pazartesi sabahtan enerji içeceklerine yüklenmek iyi bir fikir olmayabilir ama sıkı bir kahvaltıya ne dersiniz? Kallavi bir kahvaltı, üstüne güzel de bir kahve... Düşüncesi bile enerji pompalıyor.
Aynı şekilde gün içinde de öğün atlamamaya çalışın ve sağlıklı atıştırmalıklarla enerji depolamaya devam edin.
Bir de sevdiğiniz müzikleri dinleyin. Siz fark etmeseniz de enerjiniz yükselecek.
- "Pazarın ertesi, ne kadar iyi olabilir ki!"
Artık şu zavallı pazartesiyi suçlamaktan vazgeçin. Onun hiçbir suçu yok. Her şeyden önce bu güne dair kafanızda olumsuz fikirler oluşturmaktan vazgeçin. Her şeyi toz pembe görün demeye çalışmıyoruz ama kendi kendinize engeller koymaya da bir son verin. Haftaya olumsuzlukla başlamak, ilerleyen günlerde işlerinizin nasıl gideceğini de etkiler.
Kendi kendinize küçük formüller üreterek motivasyon kırıcı tüm sebepleri de etrafınızdan yok edebilirsiniz.
Mesela kendinize güzel bir kıyafet alın, pazartesi onu nasıl giyeceğinizi düşünün.
Güzel bir albüm indirin, yolda giderken onu dinleyerek haftaya hazırlanın.
Hafta içi sevdiklerinizle bir yemek organize edin, haftaya renk katın.
Bir düşünün, eminiz siz daha iyi bir fikir bulursunuz.