Paul Newman/Cool Hand Luke - 1967
Diyetlerle ilgili kurallar zaman zaman kafa karıştırıcı olabilir. Yağ iyi mi kötü mü? Karbonhidrat yemeli miyiz? Sadece gıda intoleransınız olup olmadığını keşfetmeniz için diyet yapmanızı isteyen insanlar var. Başka insanlar, daha zinde olmak adına veya iş gününü tamamlamak için daha fazla enerjiye erişmenin bir yolu olarak diyet yaptığını söylüyor. Kimileri de, diyetlerin genellikle geçici çözümler olduğuna dikkat çekerek, diyetten tamamen kaçınmayı öneriyor. Diyetisyen Wesley McWhorter'ın bize söylediği gibi, "Bir şeyleri kestiğiniz için sonuç alıyorsunuz. Diyetler ikiye ayrılır: Kısa vadede kilo veririz ve uzun vadede kilo alırız.”
Diyet yapmalı mıyız yapmamalı mıyız soru işaretleri bir yana insanlar belirli rejimler uygulamaya devam ediyor. Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi'nden alınan verilere göre, ABD'deki tüm yetişkinlerin yaklaşık yarısı her yıl kilo vermeye çalışıyor.
Ancak, daha sağlıklı olmak ve hissetmek için bir yol daha var: Sürekli yediğiniz lokmaları saymadığınız, aldığınız proteini miktarını ölçmediğiniz, sürekli kendinizi kontrol etmeyi gerektirmeyen bir yol. Buna sezgisel beslenme deniyor.
Acıkmak normal.
Sezgisel beslenme terimi, 1995 yılında diyetisyen Evelyn Tribole ve Elyse Resch tarafından yayınlanan bir kitabın başlığından geliyor. Kitabın en temel ilkesi ise şu: Acıktığınızda yiyin ve doyduğunuzda durun. Diyet yapmak bazen insanların vücutlarının doğal ipuçlarına güvenmeyi bırakmasına neden olabiliyor. Sezgisel beslenme, bu duyguya karşı bir denge olarak tasarlanmış.
Bon Appetit editörü Ali Francis bu yılın başlarında bir yazısında; “Amaç, kronik olarak aşırı yeme ve yoksunluk döngülerinden ve bu davranışların duygusal sonuçlarından kurtulmak; kısacası yemekle ilişkinizi iyileştirmek” diyor.
Sıkı bir diyete aşırı sıkı bir şekilde bağlı kalmaya odaklanmak yerine vücudunuzun biyolojik sezgisini takip etmeye dayanan sezgisel yaklaşım, nihai hedefi kilo vermek olan bir rejim yerine, nasıl ve neden yediğiniz konusunda uzun vadeli bir çözüm anlamına geliyor. Üstelik gençler arasında şu an oldukça popüler. Uluslararası Gıda Bilgi Konseyi (IFIC) tarafından 2019'da yayınlanan bir anket, 18-34 yaş aralığındaki kişilerin %49'unun sezgisel beslenmeyi zaten bildiğini gösteriyor.
Kuralları unutun.
Sezgisel beslenme, “Diyet Zihniyetini Reddet” mottosuyla yola çıkan 10 prensipten oluşuyor. İlk bakışta bu prensipler, herhangi bir diyetten beklenebilecek tipik kurallar gibi görünüyor ancak Tribole ve Resch bu ilkelerin daha çok genel kurallar olarak algılanması gerektiğini savunuyor. Önemli olan, insanların bunları okuması ve onlara en çok yardımcı olabilecek birkaç ilkeyi aralarından seçmesi.
İlk kuralın size diyet kültürünü reddetmenizi tavsiye etmesi şaşırtıcı değil. Şüphesiz sizin için iyi veya kötü olarak etiketlenen yiyecekleri daha önce gördünüz ve duydunuz. (Elbette, sezgisel beslenen hiç kimse, alışveriş sepetinizi işlenmiş gıdalarla doldurun demiyor.) Ancak sezgisel beslenme senaryoyu biraz tersine çeviriyor. Bildiğimiz diyet kültürü bir dilim pizzayı yalnızca hile günlerinde yemenize izin veriyor; sezgisel olarak yemek yemek ise bir dilim pizzanın hile veya başarısızlık olmadığı anlamına geliyor. Francis'in bahsettiği 2015 tarihli bir makale de dahil olmak üzere, diyet yapmak yerine sezgisel beslenmeyi deneyen insanlar arasında bu beslenme türünün “daha az psikolojik sıkıntıya” yol açtığını gösteren bazı araştırmalar var.
Denemeli misiniz?
Araştırma verileri sezgisel beslenmenin daha düşük vücut kitle indeksine, kiloyu korumaya, BMI dışındaki fiziksel sağlık göstergelerinde iyileşmeye yardımcı olacağını, ayrıca daha iyi kan basıncı ve yeme davranışları edinmenize katkı sağlayacağını gösteriyor. Yine de, çeşitli diyetlere kıyasla sezgisel beslenmenin genel faydaları üzerine araştırmalar hala devam ediyor.
Tabii ki sağlığınız sebebiyle daha sık yemek yemeniz gerekiyor olabilir. Örneğin şeker hastaları için gıdaları glisemik indekse göre kontrol etmek kan şekerinizi kontrol altında tutmanıza yardımcı olabilir.
Ancak genel olarak sezgisel beslenme öğünlerinize yaklaşım biçimi için güzel bir yol. İkinci kural size “açlığınızı şereflendirmenizi” söylüyor: Acıktığınızda yiyin ve doyana kadar yiyin; bunu yaparak çok daha bilinçli yemek yiyeceksiniz ve aşırı yeme ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Tribole ve Resch’in altını çizerek söylediği gibi: "Önemli olan zaman içinde tutarlı bir şekilde ne yediğiniz.”
GQ US
!! Bu içerik bilgildendirici amaçla hazırlanıp yayınlanmıştır, tıbbi bir tavsiye olarak algılanmamalıdır. !!