Bitcoin Madenleri Buzulları Eritir mi?
Argüman

Bitcoin Madenleri Buzulları Eritir mi?

Biz bilgisayar kullanıyorduk, kömür madenlerinden biz sorumlu değiliz diye düşünüyorsanız bir kez daha düşünün.

Ozon tabakasındaki deliği kapamak için yakın gelecekte gökyüzünün kırmızı bir bariyerle kaplandığı “The Highlander 2” filmini 2000’li kuşak büyük bir ihtimalle hatırlamaz. Eriyen buzullar yüzünden deniz seviyesinin metrelerce yükseldiği ve Kevin Costner’ın yük gemilerinde korsancılık oynadığı “Waterworld” filmini de... “Mad Max”in kurak distopyasından, “Blade Runner 2049”un tozlu neon şehirlerine, dünyanın sonunu getirecek iklim kıyametleri Hollywood tarafından hep çok büyük ölçekte, dolayısıyla da biraz fantastik hayal edildi.

Daha ufak ölçekte ve çok daha gerçekçi iklim kıyametleriyse bu yaz Türkiye’den Kaliforniya’ya herkesin gündemine oturan orman yangınlarıydı. Gezegenimizin giderek ısındığını inkar edenlerdenseniz bu makale ilginizi çekmeyebilir.

Birkaç yıldır daha sert yaşadığımız ve bu sene ülkemizde ciddi kayıplara neden olan bu öncü iklim kıyametlerinin en büyük sebebinin atmosfere saldığımız karbon miktarı olduğunu yıllardır biliyoruz. Peki Dünya endüstriyel devrimden beri tükettiğimiz fosil yakıtlarla ısınıyorken, üstüne üstlük pandemi sebebiyle 2020’de küresel ölçekte daha az seyahat yapılmış yani daha az mazot vb yakıt tüketilmişken, 2021 yazı neden bu kadar ağır geçti?

Türkiye’nin yıllık 250 bin Gigawatt civarında olan elektrik tüketimi için, yenilenebilir kaynakların (güneş enerjisi, hidroelektrik vb.) yanı sıra ne yazık ki yılda yaklaşık 116 milyon ton kömür ve sosyal bilgiler dersinden hatırlayacağınız Linyit yakılıyor. Fakat bizimki gibi orta ölçekli ülkeler tek başlarına dünyanın sonunu getirecek kadar kömürü pat diye tüketemeyeceğinden, esas risk Amerika, Rusya, Çin gibi dünya devlerinin enerji tüketiminden doğuyor.

Elektrik faturalarında dünya lideri, 2020’de 7,500,000 Giga-watt elektrik tüketmiş olan Çin. Herhangi bir voltaj miktarını çıplak gözle göremediğimiz için bu rakam çok soyut kalabilir. Bir ampulün bir yıllık harcadığı ortalama elektrik 0.000871 Gigawatt. Çin’de yılda kaç ampullük elektrik tüketiliyor, matematiğini size bırakıyorum. 

Bu elektrik tüketiminin gezegene etkisiyse, Çin’in yılda bu enerjiyi üretebilmek için yaktığı 4 milyar ton kömürden kaynaklanıyor. Rystad Enerji adlı firmanın araştırmalarına göre, bu 4 milyarın ton kömürün 57 milyonu, yani yaklaşık %20’si, Bitcoin için tüketiliyor. Yani yarım Türkiyelik kömür, kripto için yakılıyor. Peki hepimiz yıllardır bilgisayar kullanırken, Bitcoin neden böyle bir elektrik tüketimine sebep oldu?

Dünyayı özellikle pandemiden beri kasıp kavuran ve en az bir arkadaşınızı bir gecede zengin etmiş Blockchain teknolojisi, birbirlerine bağlı binlerce hatta yüzbinlerce bilgisayarın karmaşık bir sürü matematiksel problemi çözmelerine dayanıyor. Proof of Work adı verilen bu sağlama mekanizması, insanların tek başlarına oturup çözebileceği problemlerden değil, dudak uçuklatacak cinsten matematiksel denklemlerden meydana geliyor. Enflasyon ve devalüasyonu engellemek için bu denklemlerin zorluk derecesi zaman zaman değişiyor, böylece ortaya çıkan yeni Bitcoin miktarı hep istikrarlı gidiyor. İhtiyaç olan bilgisayar gücü nedeniyle de kimse girip sistemi hackleyemiyor veya Bitcoin çalamıyor. Bu denklemlerin nispeten hızlı ve etkin bir şekilde çözülmesi için sizin dizüstünüze değil, yüzlerce, belki binlerce bilgisayarın beyin gücüne ihtiyaç var. Bilgisayarların beyin gücünü Blockchain’e adamaya da Bitcoin madenciliği deniyor. Eğer elinizde madenciliğe uygun bir sürü bilgisayar varsa, siz de kendi teçhizatınızı bu işlemlerin yapılması için kullanabiliyorsunuz, sistem de denklemler çözüldüğü zaman bağışladığınız bu beyin gücüne karşılık size ufak bir miktar Bitcoin veriyor. Ne (traji)komiktir ki kömür de bu dijital madencilik yüzünden yakılıyor.

Sonuçta bu sürece ne kadar çok bilgisayar adarsanız, o kadar Bitcoin kazanabiliyorsunuz. Çin boş durur mu? Ülkenin dört bir yanında açılan ve tamamen Bitcoin’e adalı sunucu çiftlikleri (server farms) sayesinde 2020’de ortaya çıkarılan her üç Bitcoin’den ikisinin madencisi Çin. Pandemide uçaklar ve arabalar eskisi kadar yakıt tüketmemiş olsa bile, bir yılda milyonlarca bilgisayar bol mesai yaptı, bunu yaparken de deliler gibi elektrik harcandı ve ağırlıklı olarak kömür yakıldı.

Küresel ısınma açısından düşününce, şöyle bir benzetme de yapılabilir: Sigara içen insanlarla dolu bir toplantı odası hayal edin. Birkaç kişi odadaki duman miktarını azaltmak için sigarayı bırakıyor veya azaltıyor, çoğunluk fosur fosur içmeye devam ediyor, patronların hepsinin ağzında puro var, neredeyse herkes öksürüyor ve 2020 yılında odaya hiç hesapta olmayan bir stajyer girip elektronik sigarasını yakıyor.

Geçtiğimiz Haziran ayında Çin ülkedeki Bitcoin madencilik merkezlerinin çoğunu kapattırdı. Sebep? Kripto furyasından faydalanmak isteyen ve enerji talebini fırsat bilen izinsiz kömür madenleri. Bir başka sebebi de Çin’in kömür tüketimi yüzünden iklim değişikliği savaşında baş kötü adama dönüşmek üzere olduğunun farkında olması. Nisan ayında Xinjiang’da bir kömür madenini su bastı ve küresel Bitcoin madenciliği %30 yavaşladı. Tek bir kömür madeninin böyle bir etki yaratması hem kömürün hem de Çin’in, teorik olarak her türlü devlet politikasından bağımsız olduğu savunulan kripto piyasaları üzerindeki gücünün endişe verici bir kanıtı. Amerika’daysa özel şirketler, kapanmış kömür madencilik merkezlerini devralıp sunucu çiftliklerini doğrudan elektrik üretilen mekanların içine yerleştirerek Çin’le rekabet arayışında.  Amerikan petrol sondajlarının zaman zaman bulduğu, yer altına sıkışmış ve nakliye etmeye değmeyen ancak atmosfere salınmasının zararlı olduğu metan gazı baloncukları ise, sondaj merkezlerinin yanına kurulan ve metan gazıyla elektrik üreten kripto çiftlikleri sayesinde bir ek gelir kaynağına dönüştü. Bu açıdan bakınca neredeyse Amerikan petrokimya sanayii Bitcoin sayesinde çevreci oldu (!) denebilir. Binlerce bilgisayarı prize takmak nerede daha ucuza gelecekse, bilin ki orası olası bir kripto sunucu çiftliği.

Bu enerji tüketiminin çevreye zararlarının bilincinde olan bir grup, 2030 yılına kadar kripto madenciliği karbonsuz hale getirmek için Paris İklim Anlaşması’ndan yola çıkarak Kripto İklim Anlaşması diye bir önerge hazırlamış. Bu anlaşma çerçevesinde, madencilik için kullanılan elektriği çevre dostu yöntemlerle üretmek hepimizin ortak görevi ve amacı olmalı. Anlaşma yaptırıma değil, bu bilince ve gezegene sahip çıkmaya dayalı ve katılımcı tüm şirketlerin uyguladıkları çevreci metodları birbirleriyle paylaşmalarını teşvik ediyor.

Bitcoin madenciliğinin elektrik tüketimini düşürecek en basit mekanizma, dünyayı kasıp kavuran NFT’lerin alınıp satıldığı kripto para birimi olan Ethereum’un baz alacağı Proof of Stake metodu. Bitcoin nasıl matematik işlemli Proof of Work metoduna dayalıysa, Ethereum, özellikle çevre bilincinden mi yoksa elektrik faturalarından mı bilinmez, çok daha az bilgisayar gücüne ihtiyaç duyan alternatif bir doğrulama mekanizması olan Proof of Stake’e bu Aralık ayında geçecek. Proof of Stake mekanizmasının güvenlik prensibi daha basit: Hesabınızdaki kripto para birimlerinden bir miktara sistem, kimi bankaların kredi çekerken yaptıkları gibi el koyuyor. Bu sayede Blockchain’indeki işlemlerin doğruluğu ve dolayısıyla kripto sisteminin güvenilirliği, sizin de cebinizdeki Ethereum’un değerini doğrudan etkiliyor. Algoritmadan ziyade insan doğasına dayanan bu sistem uzun vadede sürdürebilir mi, tartışılır. Cebinde sistemin bloke edebileceği bir miktar Ethereum olmayan ve yine de bu madenciliğe girişmek isteyenlerse, elektrik harcayan Bitcoin ve türevi alternatifleri tercih edebilir.

Aralık ayında çevreci bir dönüşüme girecek olmasına rağmen, NFT teknolojisinin şimdilik Bitcoin kadar çevreye zararlı bir elektrik tüketimine sebep olduğunu unutmamakta fayda var.  İşin ilginç tarafı, tedarik zinciri ve aidiyet konusunda şeffaflık sağladığı için NFT teknolojisinin sanat ve moda dünyasında sürdürülebilirlik üzerinden prim yapmış olması. Ayakkabınızı bir çocuğun köle gibi çalıştırılarak üretip üretmediğini öğrenebilmek kıymetli, hatta insan hakları açısından paha biçilemez. Fakat pamuk tarımının, tekstil üretiminin ve satışının ahlaki sağlamasının bedeli kömür yakmaksa, blockchain teknolojisi henüz her derde deva olmayabilir.

 

NFT SANAT BALONU SÖNDÜ MÜ? METAVERSE'DEN ARSA MI ALMALI? 

nft balonu söndü mü

İZLE
#Harekete Geç | GQ İklim Sayısı
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası