Yaprakları Dökme Vakti
Argüman

Yaprakları Dökme Vakti

Her mevsimin bir felsefesi var. Ne kadar şanslıyız ki bizde dördü birden yaşanıyor. Fakat baharın her toplumda ayrı bir önemi vardır. Hazırsanız geçmişten bugüne biraz seyahat edelim. Biraz da kendi içimizde gezinelim. Kurumuş yapraklarımızı dökelim.

Dört Mevsim

Tabii ki her mevsim güzel. Kış deyince insanın aklına battaniye altında izlenen filmler, ateş başında sohbetler geliyor. Hatta biraz şanslıysak balkondan baktığımızda sokağı kaplayan beyaz bir örtü, sessizleşen sokaklarda yere düşen kar tanelerinin sesleri, buharlanan camlar, demlenen çaylar, elini tutacak bir sevgili... Dur tamam betimlemeyi burada kestim. Olan var olmayan var. Geride bıraktığımız yazın da bambaşka bir tadı var. Evet, biraz sıcak biraz kurak ama güneşin parlak ışıkları, incecik kıyafetler, deniz, kum ve güneş, hafif yanık kokusu...

Harekete geçen duygular, yaz aşkları, MFÖ’nün dediği gibi biraz duygu bütün isteğim buydu. Biraz deniz biraz uyku... Bu da tamam. İlkbahar zaten “Geldi bahar ayları, gevşedi gönlümün yayları” mevsimi. Kış geride kalmış. Çiçekler açmış. Her yer rengarenk. Güzel kokular, sokağa çıkmaya başlayan insanlar...

Açık hava ve bolca kahkaha. Bir de Eylül var. Üstüne psikolojik roman bile yazılmış olan ay. Sonbahar... Benim en sevdiğim mevsimdir. Havası ne sıcaktan bunaltır, ne soğuktan üşütür. Ayrıca doğum günümdür :) Artık sıcaktan bunalmış insanlar, akşamları üstüne bir şeyler almaya başlar. Kurumuş, dallarında yük olmaya başlamış yapraklar dökülür. Yazın miskinliği geride kalır. Dinlenmiş olan doğa artık çalışmaya başlar. İnsanlar da öyle... Özetle her mevsim bir öncekinden dolayı vardır ve bir sonrakine hazırlıktır. Biri olmadan diğerinin anlamı yoktur. Bu yüzden mitolojide Horae isimli dört peri tarafından tasvir edilir ve bu periler her resimde bir arada, büyük bir uyum içinde dans ederler. Aynı mevsimler gibi.

Her Şey Geçicidir

Mevsimlerin hikayesi bu coğrafyada yer alan her mitolojide benzer şekillerde tasvir edilir. Amaç, her dönemin, her güzelliğin geçici olduğunu anlatmaktır. Adonis, Aphrodite ve Persephone ile aşk yaşamış olağanüstü yakışıklı bir gençtir. Öldükten sonra yeniden doğar.

Bugün karın bölgesini Dövüş Kulübü’ndeki Brad Pitt gibi gösteren ve ortaya çıkarması en zor olan yan karın kaslarının adı da Adonis kasıdır. Erkeksi güzelliğin vücut bulmuş hali olan Adonis’e Doğu Akdeniz bölgesinde tahıl tanrısı olarak da tapınılmıştır. Adonis, Yunan mitolojisine Fenike’den, bitkilerin filizlenmesi, mevsim ve hayat- ölüm döngülerinden sorumlu bereket tanrısından girmiştir. Sami dillerindeki Adonai, “efendi, tanrı” kökünden gelir. Adonis’in Sümer mitolojisindeki karşılığı Dumuzi veya sonraki adıyla Tammuz’dur. Temmuz ayına adını vermiştir. Sıcak yaz aylarında Tammuz’un öldüğüne, baharda gelen serinlikle birlikte de doğduğuna inanılır.

Özetle her mitolojik anlatım, güzelliği ve mevsim geçişlerini vurgulamak için Adonis benzeri bir ölüp dirilen tanrı tasviri kullanır. Sadece en popüleri Adonis’tir. Gelelim Ado’nun hikayesine. Aşk tanrıçası Aphrodite’i görür görmez aşık olur. Çocuğu yetiştirmesi için yeraltının kraliçesi, Hades’in eşi Persephone’a verir. Ado büyüdükçe serpilir. Sırma gibi saçları, dilim dilim baklavaları iyice iştah açmaya başlar. İki tanrıça arasında delikanlı kimde kalacak diye kavga çıkar. Olay büyümeden kavgayı bitirmek isteyen Zeus sorunu çözmek için aracılık ederek Adonis’in yılın dört ayını Aphrodite, dört ayını Persephone, kalan dört ayı ise istediği yerde geçirmesine karar verir. Böylece Adonis her yeryüzüne çıktığında bahar gelir.

Ölüler diyarına gidince kış gelir. Yaz aylarında da Çeşme’de filan takılıyordur herhalde orasını bilmiyoruz. Bahar döneminin Hıristiyanların Hz. İsa’nın öldükten sonra dirilişini kutladığı Paskalya ile aynı tarihlere denk gelmesi, Mısır’da Isis ve Osiris’in de benzer bir hikayesinin olması, her inanışın bir şekilde bahar aylarını tasvir ettiğini açıkça gösteriyor. Adonis’in bu hikayesi mevsimlerin mutlaka değişeceğini, güzelliğin de gelip geçici olduğunu aynı hikayede anlatır.

Kıssadan Hisse

Hazların hepsi gelip geçici. Eğer hazzın peşinde koşuyorsan yakaladığında o mutluluk geçecek. Çünkü biteceğini bilince her şey güzel. Bak hedonizmin kurucusu Aristippos ne diyor; “Zevke esir olan değil, hakim olan mesuttur.” Bugün sana satılan tüm zevkler geçecek, sen tadını çıkarmayı bilirsen yerine tatmin gelecek...

Soğuk olmadan sıcağı, yaz olmadan kışı nasıl anlatırdık?

Hayatında yaşadığın en ateşli zamanlar bir gün soğuyacak, en zorlu soğuklar da bir gün geride kalacak. Bugün dökülen yaprakların yerine yenileri çıkacak. Önemli olan kurumuş yaprakları inatla üstünde tutmaya çalışmamak. Her şeyin, yeni bir başlangıca yer açmak için bittiğini kabul edebilirsek geriye her mevsimin tadını çıkarmak kalır. Tek bir mevsimde, tek bir duyguda inat etmek, Don Kişot gibi değirmenlerle savaşmak demek.

Bak ne güzel demiş Ömer Hayyam;

Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!

Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!

İZLE
7 Mehmet Gastronomi Serisi 1.Bölüm
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası