Davulcular geliyor… Kongalarıyla, bongolarıyla…
Gövdelerine kutsal semboller kazınmış, dört elementin simgesi deniz kabuklarıyla, kille, çiçeklerle ve ateşle süslenmiş el davullarıyla... Tokmakları ve marakaslarıyla sanki gürleyen ve tıslayan, ayaklarının altındaki közden çatırdayan kıvılcımlar gibi çıngıraklarıyla, maharetli elleriyle gizli ruhları dile getiren, insanın içini dışarı çıkaran davulcular. Ve hikayemiz onların ritimleriyle başlıyor...
Evren Zihindedir
Yedi kıtadan, yedi bilgelikten gelen davulcuların ritimleri, titreşimleri yerle gök arasında yankılanıyordu. Ve kadın toprağa dokundu, onu doğuruyormuşçasına avuçladı kumları. Ayak tabanlarına değen taneciklerden bulutlara uzandı, nefes aldı, hayal kurdu. Suyun rüzgarla çırpınışına gözü çarptı. Dengi, birliği zihnindeydi...
Evren Karşılıklılıktır
“Yukarıdaki aşağıdaki gibidir, aşağıdaki yukarıdaki gibidir.”
Kadın, topraktan suya yalvardı. Bilinmeyenini, dengini, birliğini, aşkını çağırdı. Uçsuz bucaksız ufuk çizgisiyle paralel bir sağa bir sola yol aldı. Ve kadın suya dokundu, okşuyormuşçasına kucağına aldı dalgaları. Soğuk çırpınışları ısıtmak için yuvasına, toprağa ateşini yakmak üzere geri döndü...
Evren Titreşimdir
“Hiçbir şey durmaz, her şey hareket eder, her şey titreşir.” Karanlıklarda asırlardır üzerine titrenen, aşkın saf hizmetkarlarınca beslenen alevi döne döne bir kıvılcım hortumu gibi büyüttü. Suya okunanların sonsuza kadar evrende saklı kaldığını bildiğinden ateşin sudaki şavkına fısıldadı. İzin vermedi sönmesine alevin!
İstekleri karşılık buldu ve nefesleri tutuldu. Çağıranın elleri, çağrılanın elleriyle birleşti pırıl pırıl parıldayan denizin üstünde.
Epizot II Çok Yakında yeni bir kahramanla GQ Türkiye Yaz 2023 sayısıyla raflarda...