O Tepenin Ardında Ne Var?
Bugün varoluşa ışık tutan tüm bilgiler meraklı bir insanın ürünüdür. Coğrafi keşifler, bilimsel çalışmalar, teknoloji, kitaplar, kaynaklar hepsinin arkasında merakına yenik düşmüş insanlar var. İnsanın kendi vücudunu merak etmesi, karşısındakinin düşüncelerini merak etmesi, kediyi, köpeği, havayı, suyu merak etmesi aslında sadece basit bir dürtü değil, genetik olarak da haritamıza kadar işlemiş bir konu. Merak bilinen en temel dürtümüz. Bunun beynimizde bir yansıması da var. Bilmediğimiz bir konuyu öğrendiğimizde beynimiz bir ödül hormonu olan dopamin salgılamaya başlıyor. Yani yaptığımız her keşifte kafamız güzel oluyor. Özetle, merak etmek bizim için yemek gibi, su gibi bir ihtiyaç.
Meyveyi Isırma!
En eski mitolojik hikayeler bile aslında insanın merakına nasıl yenik düştüğünü anlatır. Cennetteki ağaçta bir meyve sallanmaktadır. Hz. Adem’in sonsuza kadar yaşadığı, ırmaklarından ballar akan cennette tek yapması gereken şey meyveyi ısırmamaktır. Düşünsene. Mümkün mü böyle bir şey? Hayır ayrıca madem bu ısırılmayacak, neden dalında sallanıyor. Kesin ağacı bitsin. Ama yok. İlle karşımızda duracak. Tadı nasıl? Sulu mu? Tatlı mı? Ekşi mi? Yersem ne olur? Neler geçiyordur aklından. Hepimizde olduğu gibi. Oraya ne kadar insan koyarsan koy bir an gelir ve o elmayı ısırır. Bana yılan, Havva filan bahane üretmeyin. İnsan olmanın özü o ısırıktır işte.
Kutuyu Açma!
Benzer bir hikaye Yunan mitolojisinde de vardır. Zeus insanlara öfkelenir ve Hephaistos’a çamurdan, ilk kadın olan Pandora’yı yaptırır. Pandora “tüm hediyeler” demektir. Tanrılar ona cilve, işve, kemerler, takılar ne hediye bulurlarsa takarlar. “Evet efendim, Afrodit’ten geline bir adet cilve! Alkışlıyoruz.” Zeus da güzelim kızçeyi Prometheus’un kardeşi Epimetheus’la evlendirip yanına bir çömlek verip dünyaya gönderir. O çömlek, 16. yüzyılda kutuya dönüşür. Biz öyle biliyoruz diye kutu demeye devam edeyim. Zeus der ki, “Pandora’cım bu kutuyu sakın açma.” İçine de tüm kötülükleri, hastalıkları doldurur. Kendisi salmıyor onca kötülüğü de kızı aracı yapıyor bir de. Azmettirici resmen. Neyse Pandora bir gün tabii ki dayanamaz ve kutuyu açar. Tüm kötülük dışarı çıkar. Bir anda yaptığını fark edip kapatsa da içeride sadece umut kalır. Yani bir umuttur yaşamak Pandora’cım boşver sen üzülme. Kim olsa aynısını yapardı.
Bugün Merak Düşmanımız Mı?
Eskiden erişimi çok zor olan bilgi, bugün internette peynir ekmek gibi dağıtılıyor. Bugünün sorunu bilgiye erişim değil. Doğru bilgiye erişim... Dolayısıyla, merak ve her öğrenmenin bize sağladığı o dopaminli kafa biraz da düşmanımız haline geliyor. Araştırmalar, dünyanın giderek daha çok kutuplaştığını, dezenformasyonun çağımızın en büyük problemi olduğunu söylüyor. Yahu adamlar “like” butonu koydular belki dünya güzel bir yer olur diye, ortaya beğeni almak için sürekli kendimizi, yaptıklarımızı, özel hayatımızı paylaştığımız bir organizma çıktı. Beğeni alamadığı için depresyona girenler, filtrelerden dolayı gerçek kendini beğenmeyenler, bir yerdeyken başka bir yerde kaçırdıklarını düşünüp hiçbir yerde eğlenemeyenler... Bakalım merak bizi daha nerelere götürecek. Neyse, biz insanlığı meyvesiyle, kutusuyla, filtresiyle baş başa bırakalım da biraz da insanın ilk merak ettiği, “Ben nasıl buradayım”konusunun temeli olan cinselliğe odaklanalım.
Cinsel Yönden Meraklı Olduğunun 10 Göstergesi
Cinsellik ve vücudumuz, çocuk yaşlardan itibaren merakla keşfetmeye çalıştığımız bir konu. Nasıl ki, bazıarımızın libidosu diğerine göre daha yüksek, cinsel merak da aynı şekilde çocuklarda ve büyüklerde farklı seviyelerde olabiliyor. Bakalım sen kaçta kaç yapacaksın?
Nasıl dünyaya geldiğini ve cinsel organlarını üç yaşından önce sordun
Çocuklar özellikle 0-2 yaş arasında cinsel organlarını keşfetmeye başlar. Bu yaş itibariyle çocukları doğru yetiştirmek çok önemlidir. Dr. Laura Berman, Çocuklarınıza Seksten Bahsetmek isimli kitabında, “Çocuklara cinsel organlardan bahsetmeye iki yaş civarında başlayabilirsiniz” diyor. Organ isimleri yeterli. Penis, vulva, vajina, meme gibi... Bunlara garip isimler takmak, utanılacak şeyler gibi anlatmak, şakalar yapmak ya da bu merakı ayıplamak cinsel gelişimde sıkıntılara yol açabilir. Çok fazla detaya inmeye de gerek yok çünkü bu yaşlarda anlamlandıramıyoruz.
Çocukken sık sık “doktorculuk” oynuyordun
Özellikle dört yaş ve üzeri çocuklarda cinsel organlar artık iyice keşfedilmiştir. Başkalarının cinsel organlarını da keşfetme merakı bu yaşlarda başladığından “evcilik, doktorculuk” tarzı partnerli oyunlar bu yaşlarda çok sık görülür. Böyle durumlarda, mahremiyet konusunu öğretmek ve önce kendi vücuduna, sonra da başkalarının vücuduna saygı gösterilmesi gerektiğinin farkındalığını anlatmak en sağlıklı yaklaşımdır. İzin verilmedikçe kimsenin vücuduna dokunamayacağını anlatmak buradaki en önemli husus.
Yedi yaşından önce dişi ve erkek ayrımına tamamen hakimdin
Altı, yedi yaş arasındaki çocuklar artık cinsel kimlik konusunda parçaları iyice birleştirmeye başlarlar. Kadın ve erkekte nasıl uzuv farklılıkları olduğunu bilir ve bebeklerin tam olarak nasıl yapıldığını idrak etmeye başlarlar. Bu yaşlarda çocukların vücut bütünlüğüne saygı göstermek, onu isteği dışında giydirmemek, gıdıklamamak, öpmemek önemli. Bir de tabii bu yaşlar artık aşk ve cinselliğin nasıl iç içe geçtiğinin de anlatılması gereken yaşlar. Özellikle sorulduğunda, “Aşk, çok özel ve güçlü bir duygudur. Aşık oluruz, çünkü nihayetinde tek bir kişiyle ömrümüzü geçirmek ve onunla bebek yapmak, bizimki gibi bir aile kurmak isteriz, tıpkı babanla/annenle benim yaptığım gibi. Aşk, sağlıklı bir birlikteliğin de temelinde yatar’’ gibi bilgilendirmeler faydalı olacaktır.
12 yaşından önce cinsellik hakkında her soruyu soruyordun
8-12 yaş aralığı ergenliktir. Hepimizin başına gelen en “roller coaster” hissi veren serüven. Hala girip de çıkamayanlar tanıyorum. Zorlu bir dönem. Özellikle utangaçlığın başladığı ve dolayısıyla fırtına öncesi sessizlik dediğimiz cinselliğin keşfinden hemen önceki cinselliğe olan yoğun ilgi dönemi. Bu yaşlarda çocuğunuza seks ile ilgili konuşmak isteyip istemediğini açıkça sorabilirsiniz. Bir sorusuna yanıt verdiğinizde, “Soruna tam olarak cevap verebildim mi?” diye sormayı unutmayın. Soru işaretlerinin kalması, o işaretlerin başkaları tarafından giderilmesi anlamına gelecektir. Bunu istemezsiniz.
14 yaşından önce mastürbasyon yaptın
İstatistikler 16 yaşına geldiğinde insanların yüzde 80’lik kısmının bir şekilde mastürbasyonla tanıştıklarını gösteriyor. 14 yaşında tanışanların oranı yüzde 60’larda... Yani 14 yaşındakilerin yarısından fazlası en az bir kere mastürbasyon yaptığını söylüyor. Burası kritik bir bölge. Aslında mastürbasyon insanın kendi bedenini ve hazlarını keşfetmeye başlamasının ilk adımı ancak tarih boyunca bu konuda pek çok korkutma ve cezalar uygulanmış. Çocuğu, “mastürbasyon kör yapar, spermin biter, pipin ya da kukun düşer” gibi korkutmalarla engellemeye çalışmak gelişimsel sıkıntılara yol açar. Özellikle gizli gizli, hızla yapılan mastürbasyonların ileriki yaşlarda boşalma problemlerine, “kötü bir şey yapıyorum” diyerek psikolojik sorunlara yol açtığı da biliniyor. Burada da mastürbasyonun normal olduğunu ancak buna bağımlılığın getireceği psikolojik yüklerin olduğunu anlatmak, ayıplamadan konuşabilmek en sağlıklı iletişim.
16 yaşından önce pornoyla tanışmıştın
Eskiden dergiler, DVD’ler, gece 12 sonrası yayınlanan kırmızı noktalı programlarla sınırlıyken internetin gelişimiyle birlikte erotik içeriklere erişimin yaşı giderek küçülüyor. Tamam ebeveyn kontrolü var ama her savunmanın mutlaka bazı açıkları var ve bunu içerik üretenler çok iyi biliyor. Merakın önünde hiçbir şey duramaz. Önemli olan bunların ayıp şeyler olmadığını ama fazlasının, bağımlılığın sağlığa zararlı olduğunu, gerçek hayatın pornoyla alakasının olmadığını anlatmak. Sonra öğrendiklerini unutup baştan öğrenmeleri gerekiyor. Biliyorum da konuşuyorum.
İlk cinsel birlikteliğini 18 yaşından önce yaşadın
Bu konuda çok fazla tartışma mevcut. Yasal düzenlemeler var ama muğlak. Cinsel birliktelikten kastımız nedir? Mesela oral seks bir cinsel birliktelik aslında ama sayılıyor mu? Birbirinin cinsel organına dokunmak, birbirini cinsel birleşme olmadan tatmin etmek yine bir çeşit cinsel birliktelik. Yani bir toplumun cinsellik olarak gördükleri var; bir de gerçekte olan cinsellik kavramı var. Cinsellik bir suç değil. Öyle olsa hepimizin anası babası hapiste olurdu sonuçta. Burada önemli olan bireyin cinselliği kendisi istediğinde ve kendisini rahat hissettiğinde yaşaması gerektiğini bilmesi. Başkası istedi diye ya da baskıyla kurulan cinsel birliktelikler psikolojik kaynaklı cinsel sağlık problemlerine neden olabiliyor.
Yatakta yeni şeyler deniyorsun
Tek tip pozisyonda, belirli bir saatte, sanki bir görev gibi sevişmek yerine yeni fanteziler, yatakta kötü konuşmalar, farklı mekanlarda birlikte olmak özellikle uzun süren ilişkilerde sağlıklı bir cinsel yaşamın devam edebilmesi için faydalı araçlar. İlle de böyle olmalı demiyorum ama uzmanlar “sex positive” olmanın, yani yatakta yeniliklere açık olmanın pek çok faydasından bahsediyor. Tabii yine burada en önemli olan şey karşılıklı olarak bunun isteniyor olması. Rıza yoksa, keyif de yok.
En az bir tane yatak oyuncağın var
Hiç satın almamış ama bir şekilde internete girip araştırmış olanları da buraya dahil edebilirim. Önemli olan binlerce yıldır kullanılan bu yatak oyuncaklarına normal bir gözle bakıp merak ediyor olmak. Eğer bir adet göz bandı, nalburdan bir ip bile alıp denediysen o da kabulüm. Hatta daha da abartıyorum, jartiyer tarzı bir seksi iç çamaşırı bile kullandıysan o da olur. Sonuçta ille de aklınıza kocaman oyuncaklar, kelepçeler, kırbaçlar gelmesin... Herkesin keyif aldığı şeyler başka.
Partnerinle seks hakkında konuşuyorsun
İşte bunu en sona koydum çünkü aslında diğerlerinin hepsini bir kenara bırakalım, bu madde varsa o ilişkide tatmin ve heyecan vardır. En yakınındaki kişiye nelerden keyif aldığını ve hatta nelerden keyif almadığını söyleyebilmek bir çiftin kendisine yapabileceği en önemli iyilik. Sessiz bir şekilde keşfedilmesini beklemek sadece süreci uzatır ya da konudan uzaklaştırır. “Bir gün şu şekilde sevişmek istiyorum. Burama dokunmak hoşuma gidiyor. Bugün ne güzel bir şey yaptın harikaydı” gibi çok basit cümleler sihirli etkiler yaratır. Merak ancak keşifle giderilir. Bol sohbetler...