Dergi Konuları

Merih Demiral: Korkusuz, Mücadeleci, İnatçı

22 yaşında, bir savunmacının olabileceği en zor ligde, olabileceği en zorlu takımlardan birinde. Merih Demiral, hikâyesiyle ilham veriyor, başarılarıyla gururlandırıyor gelecekte ne olacağına dair ipuçlarıyla da meraklandırıyor.

21-01/11/mavixmd_fw20_010_1194_000-1610386711.jpg

 

Yoğun şekilde kahramanlar çıkaran ya da başarılı insanlar yetiştiren bir spor kültürümüz yok maalesef. Envanterimizin geniş olduğu da söylenemez. Hele söz konusu futbol olunca durum diğer sporlara göre daha da düşük yoğunlukta seyrediyor. Genelde çalışan bir sistemin sonucu olarak değil, bireysel çabalarla iyileşen, üst noktaya taşınan sporcular görüyoruz bu topraklarda. Ama işte bireysel hikâyelerin verdiği ilham ileride bu sporlarda mücadele etme hayali kuran çocuklara önemli bir rehber oluyor. Bu istek de sistemli başarı getirecek çalışmaların, yapılanmaların önünü açıyor. İşin özeti: Ülke olarak yolun başında, bireysel olarak ise başarı hikâyeleri günden güne artan bir durumdayız. 

Türk sporunun son kahramanlarından biri Milli Yıldızımız, 22 yaşında Juventus formasıyla mücadele eden Merih Demiral. 

Hikâyeyi biraz geriye saralım. 17 Eylül 2018’e gidelim. O gün sizin için ne kadar önemli bilmiyorum, spor ya da futbola ilginiz var mı onu da bilmiyorum. Ama o gün Türkiye’de futbol namına önemli bir şey olduğunu biliyorum. Trabzonspor, deplasmanda Alanyaspor’la karşılaşıyordu. Önce dördüncü dakikada 1-0 mağlup duruma düştüler, arından maçın kalan süresinde buldukları gol fırsatlarında hep aynı oyuncuya takıldılar. 90 dakikada göz kamaştıran performans gösteren Alanyaspor’un 20 yaşındaki stoperi hem takımını galibiyete taşıdı, hem de ismini duymayanlara da duyurmuş oldu. 

Bugün Juventus’ta forma giyen Merih Demiral’ın, Türkiye’de tüm dikkatleri üzerine çektiği tarih için o günü söylememiz mümkün. Ama evveliyatı var. 

5 Mart 1998’de Kocaeli’de doğdu, dokuz yaşında futbolla tanıştı. 

Futbola başladığı yer Karamürsel İdman Yurdu. 

Burada Türkiye şampiyonalarına katılıp önemli başarılar kazanıyorlar. 

Yeteneği dikkat çekiyor. Fenerbahçe, Galatasaray, Bursaspor gibi kulüpler onu izliyor ve en ciddi teklifi yapan Fenerbahçe’ye gidiyor. 

Sarı-Lacivertli kulüpte U14’ten U19 yaş grubuna kadar beş sene oynuyor. 

U16, U17 ve U19 Milli Takımlarında forma giyiyor. 

Bu noktada farklı bir seviyeye geçiyor artık. 

 

Hayatının kırılma anı

Kendi kırılma anı tespitimle Merih Demiral’ınki tutuyor mu acaba diye düşündüm ve yıldız oyuncuya sordum. Aynı dönemde farklı olayları seçmişiz. 

Sahibinden dinleyelim kırılma anını: “Aslında hayatımda pek çok kırılma anı oldu. Ancak bu seviyeye gelmemi sağlayan olay, 18 yaşında Türkiye’den Portekiz’e gitme kararını almamdı.”

Merih, 18 yaşına geldiğinde Portekiz’in Alcanenense takımına transfer olduğunda kafası netmiş: “Bu kararı çok fazla düşünmedim çünkü yeni bir mücadeleye girişmek benim sevdiğim bir şey. Eğer gerçekten sıkı çalışırsam Avrupa’da gençlere verilen fırsatlardan birini elde edeceğimi biliyordum. O fırsatı elde ettiğimde iyi değerlendirip değerlendiremeyeceğimi ise bilmiyordum. Çok mutluyum ki, günün sonunda bu şansı iyi kullandım.” 

 

Maç motivasyonu

Her maçtan önce kendisine “Asla pes etme” diyen, maç sırasında motivasyonunu “Ben vazgeçersem karşı takım yani başkası kazanacak, buna izin vermeyelim” diyerek üst seviyede tutan Merih, bugün artık gençlerin idolü. Saha içindeki futbol aklı ve olgunluğu, mücadeleci karakteri, saha dışında da ağırbaşlılığı ve profesyonelliğiyle devam ediyor. 

Saha dışında kendisini geliştirme konusunda yaptığı çalışmaları da ayrıca verdiği demeçlerde görüyoruz. 

Kuzey Işıkları’nı görmek istediğini söyleyen, boş zamanlarında mutfağa girip yemek yapan,Interstellar, I’m Legend, Marslı gibi filmler izleyen, sporcuların hayatını merak eden, Kobe Bryant’ın Mamba Mentality kitabını tavsiye eden, Michael Jordan’ın The Last Dance belgeselini öneren bir sporcuyla karşı karşıyayız. En büyük öğüdü, “Hayal kur, çok çalış, elinden gelenin en iyisini yap” olan Merih, ilgi alanlarıyla da çıtayı ne kadar yükseğe koyduğunu gösteriyor. 

Madem ‘The Last Dance’ dedik, Michael Jordan’ı dinleyelim bir de. Ne diyordu efsane: “Kazanmanın da, liderliğin de bir bedeli var.” Ya da “Kazandığınızda, sarfettiğiniz efor daha iyi hissettiriyor.” Şunu da söylüyor ayrıca: “Kariyerimde 9 binden fazla şut kaçırdım, 300’e yakın maç kaybettim. 26 kez, maçı kazandırmak için son şutu kullandım ama kaçırdım. Hayatım boyunca defalarca kaybettim. Böylece başardım.

 

 

Yazının tamamı GQ MOTY 2020 Özel Sayısında...

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası