Özgün Olmak ya da Olmamak... Getty Images
Dergi Konuları

Özgün Olmak ya da Olmamak...

Trend çağında zamansızlığı yakalamak mümkün mü?

Bir internet egemen toplumsal evrim yaşıyoruz; bu gerçeği çoktan benimsedik. İnsanlık tarihinin dijital rönesansını atlatalı neredeyse yirmi yıl oldu. Tarihin en hızlı üretilip en hızlı tüketilen içerikler silsilesi arasında her şey bizim algoritmik kürasyonumuzla sınırlanıyor. Çoğu iş gözümüze görünmeden kayboluyor; bazısı da pek çok epidemikten daha hızlı yayılıyor. Peki bu trendlerle dolu hızlı tüketim döngüsü, kültürel üretimlerin kalıcılığını nasıl etkiliyor? Trendlerle dolu bu çağda zamansız bir eser yaratmak mümkün mü?

Müzik, resim, moda veya popüler kültür, hangi medyumda olursa olsun yaptığınız işin yankısı maksimum 30 gün sonra yavaşça kaybolmaya başlıyor. İlk üç saatte yeterince yayılmadıysa, patlaması imkansıza yakın bir ihtimal. Eğer sunulan içerik ya da ürün birkaç saat içinde istenilen sayısal değerlere ulaşmazsa başarısız olarak nitelendiriliyor. Bu durum internet çağının hızıyla şekillenen yeni bir gerçeklik yaratıyor. Trendlerin ömrü çok kısa; her şeyin hızlıca unutulduğu bir evrende hem başarılı hem zamansız bir iş yapmak neredeyse imkansız hale geliyor.

Aynı şeylerden mi zevk alıyoruz yoksa bize sunulan şeyler mi aynılaşıyor?

Hepimiz aynı müzikleri dinliyor, aynı ayakkabıyı giyiyoruz; sizce de bir tuhaflık yok mu?

Algoritmaların gücü adına!.. İnternetin sunduğu algoritmik kürasyon tüketicilere sürekli benzer içerikleri dayatıyor. Bu da kitlelerin zevkini şekillendiriyor hatta onları homojenleştiriyor. Şu sıra eğer spotify listenizde Charlie XCX’e ve algoritmanızda “So demure, so mindful” sözlerinin geçtiği binlerce içeriğe maruz kalıyorsanız, evet hepimiz aynı döngünün içinde hapsolmuş durumdayız.

Nostalji Akımı

Trendlerden kaçarken kendimizi nostalji tünelinde buluyoruz; ah ne güzeldi o zamanlar, 90’lar defileleri, 70’ler müzik sahneleri, 2000’ler pop kültürü... Maalesef bu sefer de kendimizi sağlıksız bir üretim döngüsü içinde buluyoruz.

Trendlerin hızlı tüketimi, insanları geçmişe daha fazla yönlendiriyor. Eski moda trendleri, müzik türleri ve sanat akımları yeniden popüler hale geliyor. Ancak bu geri dönüşün sebebi nostalji arzusundan çok yeni bir şey üretememe korkusu. “Üreteceğimiz şey zaten yapılmış ve ondan daha iyi olamaz” duygusu. Nostalji, hem kaçış hem de bir tür durgun yaratıcılık sembolü olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlar geçmişe duydukları özlemle eskiye dönüyor; ancak bu durum yaratıcılığın önünde bir engel olarak duruyor.

Sanatta ve Modada Zamansızlığı Aramak

Sanat ve modada kalıcılık kovalamak, hızla akan bu trend çağında zorlayıcı bir meydan okuma. Ancak, zamansızlık kavramı üstüne yeniden düşünmek gerekiyor. Zamansız bir eser; sadece belirli bir dönemde geçerli olmayan, her döneme uyum sağlayabilen, farklı dönemlere ilham verebilen bir yapıda olmalı. Modayı ele alacak olursak; zamansız moda, sadece belirli bir trendin ürünü değil, her dönemde kendine yer bulabilen ve değerini koruyan bir yapıdadır. Zaten aldığımız ürünlerin dolabımızda kalıcı olmasını da bu yüzden istiyoruz. Hangimizin dolabında, aynı hızlı tüketim dürtüsüyle alınmış ve bir daha da yüzüne bakılmamış bir parça yok ki?

Nasıl Özgün Olunur?

İnternetin sunmuş olduğu bu yeni benlik bunalımı insanlara kendi fikirleri ve zevklerini unutturmuş durumda. Nasıl özgün oluruz; bu kadar dayatmanın içinde kendi zevkimizi nasıl bulur, tercihlerimizde nasıl özgür oluruz? 

İnsanlara nelerden hoşlandıklarını, bunları nasıl bulacaklarını söylemek aslında kulağa komik geliyor. Ama tek yolu bu; aykırı olmaya çalışmak değil, hislerinizi dinlemek. Büyük kampanyalar dahilinde her yerde gördüğünüz, herkesin çok beğendiği o film belki de size göre değildir. Bunu biraz ikinci el dükkanlarına benzetebiliriz. Buralarda her şey herkes için değildir, ancak bazı parçalar yıllardır orada sizi bekliyormuş gibi hissettirir. Özgün olmak iç sesinizi dinlemek ile doğrudan ilişkili. Kürasyonu bir yaşam felsefesi haline getirmek bir anahtar olabilir. Yeni şeyler keşfetmeye de bir o kadar açık olmanız gerekli.

Trendlere aldanmak yerine kendi özgün sesimizi bulmak ve bunu ısrarla, tekrar tekrar ifade etmek zamansızlığa giden yolda bir adım olabilir.

İLGİLİ İÇERİKLER GQSonbahar24
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası