Fotoğraflar: CT Photography
“İnsanlar şunu anlamıyor. Bazen ben bile anlamıyorum. Hedeflerim ve gitmek istediğim yer hakkında bu kadar motiveyken bile bazı günler oluyor ki zorluk çekiyorum. Bu herhangi bir konuda olabilir; işiniz, başladığınız diyet veya oturtmaya çalıştığınız spor rutini. İşte o günler geldiği zaman, ki hep gelirler, içinde olduğum o durumu bir deftere yazarak işe koyuluyorum. Bir günlük tutarmış gibi. Geriye çekilip, durup, içinde olduğum hali anlamaya çalışıyorum ve kendime gitmek istediğim yeri hatırlatıyorum. Çünkü büyük resim küçük adımları kolay kılar. Hedefe gittiğin yolda başlamak her zaman korkutucudur. Bu Y-17 uygulamasını yarattığım dönemde de başıma geldi. Benim daha önce bir şirketim olmadı. Dolayısıyla beyninin sana söylediği bir sürü negatif düşünce var. 'Bir şeyin başlamaması gerektiğine dair' bulabileceğin bir sürü bahane orada hazır bulunuyor. 'Diyete pazartesi başlayacağım, spora haftaya kaydolacağım'. Ama soru şu: ben bunu neden yapmak istiyorum ve günün sonunda ne başaracağım?”
James Yates ile yeniden başlamanın özellikle diyet ve bir spor rutini özelinde zorluğu hakkında sohbetimiz, herkes gibi onun da başına gelen “caydırıcı” anlarla nasıl baş ettiğini anlatmasıyla başladı. Ama ben başka bir şeyi de en az bu konu kadar merak ediyordum. Ne oluyor da o diyete bir türlü başlayamıyoruz veya pazartesi başlayan serüven çarşamba gelmeden son buluyor. Veya ne oluyor da o kaydolduğumuz spor merkezi sanki başka bir şehirdeymiş gibi uzak hissettiriyor ve bir şey bizi oraya gitmekten alıkoyuyor? James cevap veriyor: “Zor çünkü efor ve konsantrasyon istiyor. İnsanlar yoğun hayatları içinde, kalabalık gündemlerinin ortasında bütün günlerini işleri veya hayatları için kararlar vererek geçirdikten sonra eve gelip bir de diyete ve spora emek harcamak hiç de kolay değil. Hem ekstra bir emek gerektiriyor hem de bu emek her zaman yeterli olmuyor. O emeği bir rutine dönüştürebilmiş olmanız gerekiyor ki amacınıza giden yolda hareketlerinizin bir sürekliliği olsun.”
James'i aklımdaki bir başka soruyu sormak için durduruyorum: “Bunun zor olma sebeplerinden biri de sonucun o kadar hızlı ortaya çıkmıyor olması sanırım, bir kariyer yaparken farklı noktalardan geçmenin yıllar alabileceği gerçeğiyle yüzleşmişken nedense iş spora veya diyete gelince çok sabırsızız sanki, ne diyorsun?”, “Kesinlikle öyle, bir robot gibi bazı şeyler bir gecede olsun istiyoruz. Ama vücudumuz bir anda cevap vermiyor. İstediğinizin ne olduğuyla bağlantılı olarak bir sonuç görmek için haftalar gerekebiliyor. Bununla birlikte bir kere kendiniz için 'o' düzeni kurduğunuzda, enerjinizde ve vücudunuzda o farkı hissetmeye başladığınızda işler değişiyor. O yüzden de kendinizle bağlantıda olmanız gerekiyor. Kendinizi duymanız gerek. Ruh sağlığı bu işin bir parçası. Çünkü antrenmanı da mutlak sağlık olarak kabul edemeyiz, o da size göre olmalı, fazlası da size zarar verebilir. Kendinize hep sormanız lazım: siz ne istiyorsunuz ve size ne iyi geliyor? Çünkü günün sonunda aslında kimsenin umurunda değil. Siz niye diğerlerinin ne düşündüğüyle bu kadar zaman harcayasınız ki? İnsanların bizimle ve ne yaptığımızla aslında olduklarından çok daha ilgili olduğunu düşünüyoruz ama bu gerçek değil.”
Bu Yazının tamamı "Sen Robot Değilsin..." başlığıyla GQ Bahar 2021 Sayısında...