Bu sezondan neler öğrendik?
Fitness

Bu sezondan neler öğrendik?

Koca bir sezon geride kaldı. Sadece Türkiye’de değil bütün büyük liglerde şampiyonlar belli ama 2012-2013 sezonundan geriye ne kaldı?

Sezonun en şaşırtıcı olayı hangisiydi?

Kasımpaşa’nın istikrarlı yükselişi çok iyi kadrolarına rağmen ilgi çekse de tartışılması gereken başka bir konu var: Bülent Uygun nasıl sürekli olarak Süper Lig’de çalıştıracak takım bulabiliyor? İki sene öncesine gidelim. Sezona Bucaspor’da başlayan Bülent Uygun, enteresan transferlerin ardından lige de çok kötü bir başlangıç yapmıştı. Daha sonra takımı ortada bırakıp Eskişehirspor’un başına geçti. Şike soruşturmasının ardından bir sezonu boş geçirdikten sonra da bu sezonun başında Elazığspor’da görev almaya başladı. Yine tartışılacak transferler ve korkunç bir başlangıcın ardından takımdan ayrıldı. Elazığ’ın düşmesine kesin gözüyle bakılırken Gaziantepspor her ne hikmetse Bülent Uygun’u takımın başına getirdi. Zaten kadrosu çok üst düzey olan takımın ikinci yarıdaki çıkışını Bülent Uygun vasatlığındaki bir teknik direktöre bağlamak da abesle iştigalden başka bir şey değil, garip olan şimdi de ismi Gençlerbirliği ile anılıyor. En azından sağduyulu Gençlerbirliği taraftar grubu Alkaralar, yayınladığı müthiş bildiriyle süreci sürüncemede bıraktı. Akla gelen soru şu: Sivas’ta geçirdiği başarılı tek bir sezonun dışında Bülent Uygun’un kariyeri ortadayken nasıl Süper Lig’de takım çalıştırmaya devam ediyor?

Not: Hakan Kutlu da benzer bir durumda ancak artık onun sadece bütün lige duyurulan bir teslim bayrağı olduğunu düşünüyorum.

Bu sezon Türkiye liginden öğrendiğimiz en önemli şey neydi?

Rekabet iyidir. Yanlış anlaşılmasın, son derbide gördüğümüz türdeki bir rekabetten bahsetmiyorum. Aynı anda iki takımımızın Avrupa’da çok önemli yerlere gelmesinin en önemli sebebi birbirlerini sürekli ittirmeleri. Sadece transfer yarışı anlamında değil, ligdeki futbol mücadelesinin uzun süre yakın geçmesinin her iki takımın performansına olan etkisi kesinlikle yadsınamaz.

Bu sene hangi sürpriz, hangi favoriyi en etkileyici biçimde yendi?

Rıdvan Dilmen’in en iyi futbol yorumculuğu unvanını (hem de açık ara farkla) Uğur Meleke’ye bırakmasıydı. Dilmen’in gün geçtikçe artan fanatizmine tam kontrast bir şekilde futbolun güzelliklerini müthiş bilgisiyle harmanlayan Meleke, Anadolu takımlarının da futbol için ne kadar değerli olduğunu her kelimesiyle vurgulamayı bildi. Ancak en büyük başarısı Tümer Metin’in sürekli tekrar ettiği anılarına katlanabilme becerisiydi.

Türkiye Kupasıyla ilgili eleştirileri haklı buluyor musun?

Bir takım Türkiye kupasına enerji harcamak istemiyorsa harcamayabilir. Ancak şu anki formatıyla kupanın tek ilgi çekici özelliği de kayboluyor: Sürpriz takımların favori takımlar yenmesi. İngiltere’de kupa maçlarının ilgi çekmesinin en önemli özelliği Arsenal-Chelsea finalleri değil, Altrincham-Manchester United finalleri.

Gol krallığı yarışı hakkında ne düşünüyorsun?

Kalu Uche ligdeki her takımın nasıl yabancı transferi yapması gerektiğiyle ilgili ders olarak okutulabilir. Ancak Türkiye’de 3 sezondur bir Burak Yılmaz gerçeği var. Burak’ın atletizmini, gücünü son vuruşlardaki yeteneğini ve pozisyon bilgisini beğenebilirsiniz. Kendini yere atmasından, pas alışverişine hiç katkıda bulunmamasından, takım defansına yardımcı olmamasından nefret edebilirsiniz. Ancak bir gerçek var ki Burak belki de dünya üstünde gol atmayı en çok isteyen insan. Golle yatıp golle kalkıyor, maç 4-0 olsa bile gol atmak için sürekli didiniyor. Gol atma konusunda bu kadar takıntılı bir insanın atletik özelliklerini koruduğu sürece gol kralı olmaması mümkün değil.

Fatih Terim başarılı bir sezon geçirdi mi?

Hayır. Galatasaray’ın başarısı yadsınamaz ancak Fatih Terim’in takıma ne kattığı tartışma konusu. Sneijder kalitesinde bir oyuncuya sisteminde bir türlü yer bulamayan, Real’i darmadağın eden baklavalı düzene dönmekte çok geç kalan, sezonun en önemli maçında Galatasaray’ın 90’larda Feldkamp döneminden bu yana oynamadığı 3-5-2’ye dönen, Hamit’te ve Eboue’de bu kadar ısrar eden, Amrabat’ı çok etkili odluğu mevki olan sağ açıkta kesinlikle kullanmayan bir teknik direktörün başarılı olduğu söylenemez.

Aykut Kocaman başarılı bir sezon geçirdi mi?

Kağıt üstünde evet. Ancak kadro kalitesiyle oranladığımızda aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Krasic’e harcanan tonla para, Egemen çok daha iyi bir oyuncuyken Bekir’de bu kadar ısrar etmesi ve her türlü başarısızlığı “3 Temmuz sürecinde çok çektik.” muhabbetine bağlaması futbolseverleri baya sıktı. Başarılı Avrupa kupası macerasına dönüp bakıldığında elemesi gereken takımları elediğini görüyoruz Fenerbahçe’nin. Doğrusu bu birçok Türkiye takımının başaramadığı bir durum ama yine de hem Galatasaray’ın hem Fenerbahçe’nin bu seneki kura şansı da gözden kaçmamalı.

Ya Samet Aybaba?

Hayır. Beşiktaş son sezonlarda sırasıyla 64-54-55 ve bu sene şu ana kadar 58 puan topladı. Rotasyonunu doğru kursa Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Avrupa’da bu kadar yorulduğu bir sezonda şampiyonluk şansını son haftaya kadar koruyabilirdi.

Peki sezonun en başarılı teknik direktörü kimdi?

Hamza Hamzaoğlu. Akhisar’ın vasat kadrosuna rağmen oynadığı pozitif futbol dışında tek bir sekans aktarayım: Akhisar Beşiktaş’ı 4-1 yenerken, alkışlatmak için Gekas’ı oyundan çıkardı Hamza Hamzaoğlu. Bu esnada müthiş bir performans gösteren Gekas’ı alkışlayan Beşiktaş taraftarını gördü ve oyuncusuna o taraftarları işaret etti. Gekas da dönüp Beşiktaş taraftarlarını alkışladı. Futbolun Hamza Hamzaoğlu gibi adamlara ihtiyacı var.

Bu soruları kendi kendine mi soruyorsun?

Bu konu hakkında şu anda açıklama yapmak istemiyorum. Sezon sonunda saha içinde ve saha dışında yaşananları bir bir anlatacağım.

Üç İstanbul takımına Türkiye liginden birer futbolcu alabilecek olsan kimleri alırsın?

Galatasaray'a Tosic, Beşiktaş'a Alper Potuk, Fenerbahçe'ye Gustavo Colman...

Derbide yaşanan olayların baş sorumlusu kim?

Türkiye Futbol Federasyonu. Galatasaray-Fenerbahçe maçlarının rating uğruna her sezonun sonuna bilerek bırakılmasını geçtim. TFF adaleti sağlayamıyor. Eğer bir toplumda adaleti sağlamakla yükümlü bir kurum başarısız olursa, toplumsal infial de kaçınılmaz olur. Cezalar herhangi bir şekilde ertelenmese, tüküren oyuncuya tükürdüğü için ceza verilse, hakemle sürekli uğraşan teknik direktörler için önceden önlem alınsa, şike yapan futbolculara ceza verilmişken şike yapan takımlara da ceza verilse, kulüp yöneticilerinin hakemleri taciz etmesi önlense, Merkez Hakem Kurulu Tahkim Kurulu gibi birimler güven verecek bir şekilde oluşturulsa kısacası futbolda adalet olsa ortam bu kadar gerilmez.

Burak Yıldırım hakkında?

Bir insanın bir insanın canına kıymasını herhangi bir şekilde anlamak mümkün değil ancak daha da inanılmaz olan şu: Bir takımı seviyorsun tutkuyla, üstünde forman, kalbinde renklerin aşkı, üstünde takımının forması. Karşında seninle aynı duyguları hisseden, aynı aşkla takımına bağlı sadece üstünde farklı renkli formanın olduğu biri var. Bu kadar aynı duyguyu hissetmek, nefret ettirmek yerine birleştirici bir unsur değil midir? Futbol zaten tam da bu yüzden güzel değil midir?

İZLE
Serenay Sarıkaya GQ Global Creativity Awards Gala Gecesine Hazırlanıyor
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası