Ne zaman önemli biriyle tanışsam, onu soru yağmuruna tutarak bulunduğu noktaya nasıl geldiğini anlamaya çalışırım. Bunda utanılacak bir şey görmüyorum. Muhammed Ali, ona yumruk atmamı isteyerek bana meydan okuduğunda, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi boksörünü duvara yapıştırdım. Benden nefret etmedi, aksine bana saygı duydu. O günden sonra vücut geliştirme sporuna merak sardı ve daha iyi bir fiziğe sahip olabilmek için benden ipuçları aldı. Hayatta herkesten öğrenebileceğiniz bir şeyler olduğunu unutmayın.
Önünüze gelen fırsatlar karşısında fazla düşünmeyin. Twins filminin senaryosu önüme geldiğinde yapımcılar karar vermem için çok kısa bir zaman tanıdılar. Teklif edilen rol şimdiye kadar hiç deneyimlemediğim tarzda bir yetenek gerektiriyordu ama menajerime bile danışacak vaktim yoktu. İki gün içinde yapım ekibi ve rol arkadaşım Danny DeVito’yla bir akşam yemeğinde buluşmayı kabul ettim. Danny’nin sıcakkanlı oluşu hoşuma gitti, şartlarımı tabağımın yanındaki peçeteye yazıp yapımcıya uzattım. Onlar altına bir rakam yazdılar. Ben de peçeteyi imzaladım. Sonrasında resmi bir sözleşme imzalamadık bile. Filmin başarısından sonra Danny o peçeteyi çerçeveletip astı. Eğer düşünecek vaktim olsaydı büyük ihtimalle bu kadar büyük riske atılmaz ve karşıma çıkan bu fırsatı kaçırırdım.
Gerçek kapasiteniz ancak başarmaktan başka çarenizin olmadığı koşullarda ortaya çıkar. Eğer B planınız yoksa, A planınız işe yaramak zorundadır. Alternatiflere kafa yormak yerine yaptığınız işin üzerinizde baskı yaratmasına izin verin. Vücut geliştirme şampiyonu oldum çünkü bunu bir spor olarak yapmıyordum, hayatta kalmak için başka çarem yoktu. Çaresizlik iyidir.
Kimsenin kuralları umursamadığı bir dünyada, kuralına göre oynadığınız hiçbir oyunu kazanamazsınız. Yeri geldiğinde ağzını bozmaktan korkmayın. Ama yeri geldiğinde. Ve zekice. Gerekirse de sonradan inkar edebileceğiniz şekilde.
İnsanların çok büyük kısmı dinlenmekle tembelliği birbirine karıştırmaya meyilli. Yan gelip yatan, sonra da hiçbir şeye yetişemediğinden yakınan insanlara tahammül edemiyorum. Öldüğünüz zaman mezarınızda uzun uzun dinlenecek vaktiniz olacak. Valiliğim döneminde okul ücretlerinin çok yüksek olduğuyla ilgili yakınan tüm öğrencilere her seferinde aynı cevabı verdim: Bir gün 24 saat, neden okuldan sonra bir yerde çalışıp para kazanmayı denemiyorsunuz?
Başarıya giden kestirme bir yol yok. Terminatör filminde kullandığımız “I’ll be back” aslında ne kadar sıradan bir cümle değil mi? Peki nasıl oldu da sıradan bir cümleyi efsane bir repliğe dönüştürdük dersiniz? Ses tonumu, vurgularımı, (o komik) telaffuzumu, mimiklerimi yüzlerce defa ayna karşısında çalışmak zorunda kaldım. Çünkü spor salonlarında kaldırdığım tonlarca ağırlık, bana her zaman ne kadar iyi yaptığımın ne kadar çok tekrar yaptığıma bağlı olduğunu öğretti.
Başarılı olmak için sürekli sırtınızı sıvazlayan sevgi dolu bir ebeveyne ihtiyacınız olduğu tam bir palavra. Babamla aram hiçbir zaman iyi olmadı. Bana hiç inanmadı. Hayallerimi aşağıladı, tercihlerimi onaylamadı, beni başkalarının önünde defalarca küçük düşürdü. Şimdi düşünüyorum da iyi ki öyle yapmış. Ona olan hırsımı kendime vurduğum bir kırbaç gibi kullandım. Vazgeçmeyi düşündüğüm zamanlarda o kırbacı belime vurdum ve savaşmak için yeniden ayağa kalktım. Elimden tutsaydı muhtemelen sıradan biri olurdum.
Eski Rusya Başkanı Mikail Gorbaçov’a Sovyetler Birliği’ni nasıl bu kadar değiştirdiğini sormuştum. Bana iş yapabilmenin tek yolunun rüşvet vermekten geçtiği bir ülkeye dönüştükleri gerçeğiyle yüzleştiğinde devrimsel bir değişikliğin şart olduğunu fark ettiğini, bunu yapabilmenin tek yolunun da her şeyi alaşağı etmek olduğunu söylemişti. Köklü bir değişime ihtiyacınız varsa, önce bulunduğunuz ortama korku salmanız gerekiyor.
Sporcuyken vücut sağlığımın her şeyden önemli olduğuna inanırdım. Zamanla vücudumdaki kasları çalıştırarak geliştirebiliyorsam, aynı şey kafatasımın içindeki kas için de geçerli olmalı diye düşünmeye başladım. Daha çok okuyarak, daha çok araştırarak beynimi daha çok kullanmaya başladım. Çünkü hangi sporu yaparsanız yapın, kaslarınız kadar aklınıza da hükmetmeyi başarmalısınız. Bunun tam tersi de aklıyla iş yapan insanlar için geçerli. Fark ettim ki onlar da vücutlarına ne kadar önem verirlerse, kafaları o kadar iyi çalışıyor. Mesela Clint Eastwood yönetmenliğini yapacağı filmlerden önce kampa giriyor, çekimler süresince de ağır tempoda antrenman yapıyor.
Bir konuda belirli bir başarı seviyesine ulaştığınızda başka alanlarda şansınızı denemekten korkmayın. Başarısı gölgelenecek diye kendi küçük dünyasına hapsolmuş bir sürü insan tanıdım. Sahip olduğunuz potansiyeli ortaya çıkarmak için iyi yaptığınız değil, yapamayacağınıza inandığınız şeylere asılmalısınız. Kusura bakmayın ama risk almaktan çekinen birini asla ciddiye almam.