Kendinden çok farklı bir karaktere büründüğün zaman en zorlandığın taraf ne oluyor?
En çok zorlandığım değil de, eğer vaktim varsa en çok kafa yorduğum, karakterin atar damarını, yaşam amacını ve onu ertesi güne uyandıran o şeyi bulmak. Oyunculuk parametrelerini düşündüğüm zaman, en büyük uğraşım o oluyor.
Bugüne kadar oyunculuk kariyerin sırasında öğrendiğin, bundan sonra kimsenin sana öğretemeyeceği bilgi nedir?
Keyif almak. Çünkü keyif almadan hiçbir şey yapamayız ve sanat, yaşam deneyiminin ötesine geçemez. Öbür türlü sadece ruhsuz, mekanik bir döngü haline geliyor. Keyif ve buna ek olarak huzur diyebilirim.
Set dışında oyunculuğunu en çok neler besliyor? Hobilerin mi yaşam rutinin mi? İlham aldığın şeyler var mı?
Film izlemeyi ve sohbet etmeyi çok seven birisiyim. Özellikle bilgelerin söylediklerini, bir film repliğini, köyde geçirdiğim zamanı veya çocukluğumu besleyici buluyorum.
Genç bir oyuncu olarak, kariyerinde acele etmek ve zamana bırakmak arasında nasıl bir denge kuruyorsun?
Bana verilen sürede elimden gelenin en iyisini yapmaya, vicdanen kendimi rahatlatmaya çalışıyorum. Çünkü bu bahsettiğim eksik olduğu zaman, kafanda o iş dönmeye devam ediyor. Sadece müdahale edebileceklerimi ve kontrolümde olanları disipline edebilirim. Diğerleriyle alakalı düşünmek çok manasız geliyor, özellikle bu aralar. Sadece tepki veriyorum diyebilirim.
Farklı hikayelerde kendini keşfederken hangi duygusal deneyimlerin seni şekillendirdi ve bunlar sahne dışında sana nasıl bir etki yaptı?
Çok küçük bir yerden geldim, yaklaşık 20 bin nüfusu olan bir yerden. Oradan bir metropole gelmek, metropolün kesişim noktalarını ve yaşam tarzını ve hatta tezatlıklarını çok net bir şekilde gösteriyor.
Daha sahneye çıkmadan aslında sen şekillenmiş mi oluyorsun?
Yani sağlamasını yapmış oluyorum aslında, kendi adapte olduğum bir yaşam tarzı değil ama kuralları reddetmiyorum. Kendi kişisel duygu durumumla ilgilenmiyorum, yani kendi kişisel duygu durumumu çalıştığım karakterlerle bağdaştırmıyorum. Sadece karakterin koşulları ve gerçekliğiyle ilgileniyorum. Başta söylediğim gibi karakterin atar damarını bulurken, o kazı çalışmasında zaten inanmam yeterli benim için. Birincisi anlam, ikincisi inanç; yazanın da çekenin de nasıl anlamlandırdığı... Üçüncüsü de eğlence, bu iki parametrenin tekrar başa sarabilmesi için.
Film ve tiyatro dünyasında görmek istediğin değişiklikler neler? Gelecek nesiller için hangi kapıları açmayı umuyorsun?
Gençlerin desteklenmesi, daha dengeli yaşanabilir set koşulları diyebilirim. Gençlerin desteklenmesi ve sürdürülebilir bir anlayışın var olmasını diliyorum; her kurumda her mekanizmada. Sette, tiyatroda, yaşamda... Yaşam kaygısının da içinde olduğu, keyfin de, mutluluğun da içinde olduğu bir dünya... Birbirimizden esinlenerek kümülatif bir şekilde büyüdüğümüz bir kartopu hayal ediyorum. Bunun sağlanabilmesi için de, çıkarların güce değil etik değerlere göre inşa edildiği bir yapı aslında, böyle bir yaşam deneyimini düşlüyorum.