Patlamış mısırınızı alın ve gişe rekorları kıran aksiyon filmlerini izlemeye hazır olun. Hollywood'un en iyi isimleri “kötü adamları” etkisiz hale getirerek, füzelerle uçurarak, şehirleri birbirine katarak dünyanın en ünlü şöhretleri arasına girmeyi başardı - Sadece Bond’a bakmanız bile yeterli, James Bond’a.
Heat gibi aksiyon dolu suç dramalarından büyük bütçeli savaş filmlerine kadar Netflix'teki en iyi aksiyon filmlerini sizin için bir araya getirdik.
Heat
Michael Mann’in 1995 yapımı efsanevi soygun filmi Heat’i serinin çok yakın gelecekte devam filmi çıkmadan önce izlemek için en doğru zaman. Hollywood'un gelmiş geçmiş en büyük iki oyuncusu Al Pacino ve Robert De Niro bir araya getiren Heat teknik olarak azılı bir suçlunun hikayesi olduğu kadar insan yanılmazlığının da bir hikayesi. Evet, film banka kasalarından ve zırhlı kamyonlardan çalınan milyonlarca doları konu alıyor, mermiler havada uçuşuyor ama Pacino ve De Niro arasındaki kedi ve fare kovalamacası filmi esas unutulmaz yapan şey.
Inglourious Basterds
Nazi imparatorluğunun hayali çöküşü hakkında keskin bir kara mizah filmi. Usta provokatör Quentin Tarantino'nun filmi her yerde Naziler’e korku salan Amerikalı ve Avrupalı Yahudilerden oluşan itibarlı bir ekibi konu alıyor. Inglourious Basterds’ın oyuncu kadrosunda Christoph Waltz, Hans Landa, Brad Pitt, Eli Roth, Mélanie Laurent ve Daniel Brühl gibi yıldız isimler yer alıyor.
Constantine
Keanumania'nın yan filmlerinden biri olan Constantine - muhtemelen John Wick franchise'ı ve ayrıca Matrix üçlemesi tarafından tetiklenerek yapıma başlandı - bir zamanlar alay konusu olan bir çizgi romanın yeniden uyarlanması. Filmde bolca alaycı dini yorumlar, Zengin ve karamsar görseller var. (Ve Keanu oynuyor, ufak bir detay) 2000'lerin ortalarında ilk kez vizyona giren Constantine, gerçekten de zamanının ötesinde bir yapım.
Clear And Present Danger
Ah evet, Tom Clancy’nin Sinema Dünyası: İngiliz olmayan bir Bond’u Soğuk Savaş sonrası dönemde hayal edin. The Hunt for Red October (1990) ve Patriot Games'in (1992) devam filmi olan Clear and Present Danger, Harrison Ford'u 1992 yapımı aksiyon-gerilim filmindeki ilk karşılaşmamızdan sonra Jack Ryan rolüyle karşımıza geri çıkarıyor. Film Ryan’ın Kolombiya'da doğrudan POTUS onayı ile yürütülen gizli bir uyuşturucu savaşıyla karşı karşıya gelmesini konu alıyor.
Saving Private Ryan
Bir grup tarihçi bu filmin sık sık o vahim günden daha gerçekçi bir uyarlama olduğunu iddia ediyor. (Oyuncak Hikayesi'nde Buzz’ın parçalanmış kolunu tekrar takmaya çalıştığını hatırlıyor musunuz? Bu filmde de aynısı var, üstelik gerçek bir insan.) Tarihi bir savaş destanı olduğu kadar aile bağları hakkında da hümanist bir drama. Filmin teknikleri harika ve çok etkileyici.
Da 5 Bloods
Spike Lee'nin son yapımı, Vietnam Savaşı’nda görev yaptıktan yarım yüzyıl sonra, düşmüş yoldaşlarının kalıntılarını arama bahanesiyle ülkeye geri dönen dört Vietnam gazisini konu alıyor. Savaşın nesiller boyu süren travması hakkında kaliteli bir aksiyon-dram. (Delroy Lindo son sahnedeki monoloğuyla 2021 yılında Oscar’a aday oldu.)
Executive Decision
Genelde bu tür filmler hep ikişer ikişer geliyor; mesela Outbreak ve Contagion ya da Armageddon ve Deep Impact. 90'ların benzer filmlerinden bir başka ikili ise Air Force One ve Executive Decision. İlk film Harrison Ford’un yer aldığı muhteşem bir aksiyon, adeta Ford’u kahramanlaştırıyor. İkincisi ise aynı şeyi Kurt Russell için yapıyor. Bir uçak – Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın uçağı olmamasına rağmen - teröristler tarafından kaçırılıyor ve Russell uçağı geri almak için özel bir kuvvet ekibine liderlik ediyor.
Black Hawk Down
11 Eylül'ün ardından vizyona giren Ridley Scott'ın - 1993 yılında Mogadişu'daki gerçek bir ABD askeri baskınına dayanan - savaş draması, Ewan McGregor, Josh Hartnett ve Eric Bana'yı bir araya getiriyor. Ayrıca bu filmin çok önemli bir özelliği daha var; Tom Hardy ilk kez bu filmle sinemada karşımıza çıkıyor. İnsani duyguların derinliğini sorgulayan bu film harika, içgüdüsel ve filmde yer alan ayrıntılarıyla hafızalara kazınıyor.
Sicario
Denis Villeneuve'nin Sicario'su, kıdemli görüntü yönetmeni Roger Deakins'e Oscar’da hak ettiği ödülü kazandırdı. Fransız-Kanadalı film yapımcısı Denis Villeneuve'ün ismini de dünya sahnesinde hak ettiği yere taşıdı (tartışmalı bir şekilde olsa da.) Bu film Arrival, Blade Runner 2049 ve Dune filmlerinin bu kadar beğenilmesine de öncülük etti. Bu bilim kurgu filmi Meksika ve Amerika sınırlarında görev yapan bir FBI ajanını konu alıyor. Ajan Emily blunt tarafından canlandırılıyor ve Blunt’ın görevi güçlü bir kartelin sonunu getirmek.
Looper
Joseph Gordon-Levitt son yıllarda sakin bir dönem geçirse de 2010'ların başında oldukça aktifti: 2009'da çıkan 500 Days of Summer, hemen akabinde Inception, 50/50 ardından The Dark Knight Rises, Premium Rush ve tabii ki Looper. Distopik ama keyifli bir bilimkurgu fütüristi olan Looper, zaman yolculuğunun keşfedildiği ve yasaklandığı bir geleceği konu alıyor; günümüzde “looper” olarak adlandırılan tetikçiler zaman yolculuğu yapan kişileri hedef alıyor, suikastler düzenliyor ve sonunda zaman döngüsünü tamamen bitirmek için bilmeden birbirlerini öldürmeye başlıyor. Rian Johnson'ın yönetmenliğini usta bir şekilde sergilediği bu aksiyon-gerilim filmi ayrıca Bruce Willis'in kayda değer son sahne performanslarından biri olmakla da öne çıkıyor.