Sanırım her şey Ned Stark’la başladı. 2011’e kadar izlediğimiz dizilerden ya da filmlerden sürpriz karakter ölümlerine alışkındık, hatta bazen olaylar öyle bir matematikle seyrederdi ki, kimin ne zaman öleceğini, esas kızla esas oğlanın nasıl kavuşacaklarını tahmin ederdik. Bizler, tahmin edebilsek bile çoğundan keyif aldığımız yapımları izlerken hayatımıza George R.R. Martin girdi ve Game of Thrones tüm izleme alışkanlıklarımızı değiştirdi.
Yazarın kitaplarında istisnasız sergilediği bir yeteceği varsa o da karakterlerini hikayeden aniden, genellikle de beklenmedik anlarda çıkarması. “Kill your darlings” sözünü onun kadar benimseyen azdır…
Verdiği bir röportajda karakter öldürmeye olan “tutkusunu”, Tolkien’i anarak şöyle açıklıyor:
“Ve Gandalf ölür! Bu satırların bendeki etkisini açıklayamam, 13 yaşımdaydım. Gandalf’ı öldüremezsiniz. Tolkien kuralları yıkmıştı ve bunun için ona daima minnettar kalacağım. Gandalf’ı öldürdüğünüz an, yarattığınız şüphe paha biçilemez çünkü artık herkes her an ölebilir.”
Açıkça Tolkien’le büyüyen bu adam, ondan etkilendiğini de belirtiyor. Ama onun da iyi bildiği gibi Gandalf her ne kadar Yüzük Kardeşliği’nde ölse de, değişerek İki Kule’de aramıza geri döndü. O zaman soruyoruz: Ne Stark, 8. sezon, neden olmasın?