René Redzepi, Makedon bir babanın oğlu, Danimarkalı bir şef. Çocukluk yıllarının unutamadığı tatlarını ve İskandinav mutfağına olan tutkusunu, adını Kuzeyli anlamına gelen Nordic kelimesinden esinlenerek koyduğu restoranı Noma’yı 2003 yılında açtığında, bir mahzeni andıran iç tasarımı ve çoğunluğun pek alışık olmadığı yemek sunumlarıyla zaten dikkatimizi çekmişti.
Açılışından birkaç yıl sonra, Redzepi’nin aldığı ilk Michelin yıldızı (daha sonra ikincisine de alacaktı) ve hem menüleri hem de servislerindeki yenilikçi yaklaşımla yalnızca Kopenhag halkının değil tüm dünyanın ilgisini üzerine topladı. The Guardian’ın “Herkesin sınır olarak belirlediği noktada fark yaratan ve bu farktan duyduğu gururu yansıtan bir yer” olarak nitelediği Noma, 2007 yılında Dünyanın En İyi Restoranları listesine 15. sıradan girdiğinde pek de şaşırmadık. Ertesi yıl 10. sıraya çıktı ve 2010’da ilk sıraya oturdu, hem de yerini üç yıl boyunca kimselere kaptırmadan.
Times tarafından İskandinav mutfağının geleceği olarak tanımlandı Redzepi’nin ‘mahzeni’. Hatta şef, Noma’nın kitabını da yazdı. Ancak her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, ayda yaklaşık 100.000 uluslararası rezervasyon talebi alan bu yer, önümüzdeki beş ay içerisinde kapanacak. René Redzepi, 2010 yılında verdiği bir demeçte “Noma ile kaç yıl daha devam edeceksiniz?” sorusuna “Kendinizi tekrar etmeye başladığınızda ara vermenin zamanı gelmiştir, bana kalırsa bu süre on yıl.” cevabını vermesine rağmen Noma ile tahmininden dört yıl kadar önce vedalaşmaya hazırlanıyor.
Yaptığı açıklamada Noma’yı Ocak ayından itibaren on haftalığına Sidney’e taşıyacağını belirten Redzepi ve restoranı için gezmek alışılagelmiş bir aktivite. 2012 yılında Londra'ya ve 2014 yılında da Tokyo'ya taşınan Noma, bu sayede yemek kültürlerini harmanlıyor. Noma, Kopenhag'daki yaşamına son verdikten sonra 2017 yılında baştan yaratılıp bir ‘kent çiftliği’ olarak yeniden açılacak.
