“Yazdığım şarkının beni heyecanlandıracak, ikna edecek ve inanabileceğim bir meselesi olması lazım.”
Emir Can İğrek’le sohbet ederken, yakın zamanda çıkaracağı live session’ların heyecanını hemen hissedebiliyorsunuz çünkü 2020’nin en üretken isimlerinden biri olan Emir Can’a göre müziğin en büyülü yanı, kelimelerle ifade edilemeyen, insanlarla buluşma anı. “Orada bir duygu durumu var. Kendi yazdığım sözün, kendi yarattığım dünyanın karşılığını görmenin ve oradaki duygu durumunu bir daha yaşamanın, daha fazlasını yaşamanın peşinde koşuyorum.”
Nisan’dan itibaren yeni single’ı “Memur”la hayatımıza yeni duygu durumları katacak Emir Can’ın üretimi hız kesmiyor, “Her şarkının farklı bir konusu ve hikayesi var. Yani her şarkının ayrı bir davası ve amacı var. ‘Sapa’ şarkısının farklı, ‘Muhalif’in farklı, ‘Saman Sarısı’nın farklı, ‘Akşamcı’nın farklı bir amacı vardı. Her şarkı kendi üretim sürecinin içinde de bir mesele barındırıyor” sözlerinden, aslında sürekli beslendiğinin ve beslendikçe de üreteceğinin sinyallerini alıyoruz. Ayrıca, sahnede bulunmaktan keyif almanın doğrudan karşı tarada geçen bir gücü olduğunun da farkında. Sonuçta, her performanstan önce ekibini “yalnızca eğlenmeleri” konusunda tembihleyen birinden bahsediyoruz; dolayısıyla biz de onun eğlenerek ve özgürce üretmesinin sonuçlarını bekliyoruz.
2020 ya da pandemi sürecinde yapmak istediğin veya gerçekleştirdiğin bir hayalin var mı ? Bir sonraki adımın nedir?
2020’de, pandemide hayal ettiğim düetleri yaptım aslında. Patron’la ve Zeyno’yla düet yaptım. Daha önceki yıllar ve zamanlarda da çok sevdiğim iki isimdi. 2020 pandemisi, o kötü süreç yani bana o güzelliği sundu. Sırada; öncelikle live sessionlar var. Nisan gibi ‘Memur’ çıkacak.
Müzik yapmak sende, kendine dair bilmediğin ne öğretiyor sana, ne farkettiriyor ?
Duyguların gücünün yani insanın içinde yarattığı dünyanın dışa vurumunun nerelere gidebileceği, kitleleri nasıl etkileyebileceği, farklı coğrafyalardaki insanlara nasıl ulaşıp onları nasıl etkileyeceği noktasında bana bir fikir verdi, bana bunu gösterdi. Onu tahmin edemezdim ama şarkı yazmak ve söylemek bu gücü gösterdi bana.
Şu an yaptığın şeyi yapmaya devam ettiren en büyük motivasyon nedir ?
Birçok yerde bu büyülü tarafı hissediyorum. Ama sahnede özellikle çok net hissediyorum. Şarkı söylerken insanlarla bir etkileşim anı var. Onun kelimeyle çok bir tarifi yok. Ve Türkçe’de de karşılığı yok. Oradaki bir duygu durumu var. Bu ismi olmayan duygu durumu aslında beni bu işe motive eden temel şeylerden biri. Yani kendi yazdığım sözün, kendi yarattığım dünyanın oradaki karşılığını görmek ve orada karşılıklı yaratılan duygu durumu o beni motive ediyor. Bir daha yaşamanın, daha fazlasını yaşamanın peşinde koşuyorum yani.
Başka bir şarkıyla, şimdiki yeni şarkıyla aynı duygu durumunu yaşamak beni motive eden şey.
Bundan bir yıl sonraki kendine nasıl bir tavsiye verirsin ?
Aslında hep bundan sonraki Emircan’a şöyle demek isterim: Çok fazla takılma, kafana çok takıyorsun, daha rahat ol. Ben 2020’de çok taktığımı fark ettim çünkü daha çok kendime, içe yöneldiğim bir yıl oldu. İçe yöneldikçe de daha çok anksiyete ile boğuştuğum, daha küçük ayrıntıları fark ettiğim bir yıl oldu.
Seneye umarım pandemi biter ve bu kadar küçük ayrıntıları düşünecek vaktim olmaz. Konserden konsere koşuyor olurum ve bu bir mesele olmaktan çıkar.
Müziğin geleceği/ şu anki müzik sahnesi için ne hissediyorsun, ne düşünüyorsun? İnsanların o cesareti gösterdiği bir dönemdeyiz sanki..
Yeni müzikte, müzik endüstrisinin daha demokratikleştiğini düşünüyorum. Yani o ticaret daha demokratikleşti ve yeni isimler artık daha rahat seslerini duyurabiliyorlar. Ve biraz da liyakat esasına dayanmaya başladı müzik Türkiye’de. Yani yeteneğin varsa, yazabiliyorsan, söyleyebiliyorsan hikayen devam ediyor. Yeteneğin bir yerde kesiliyorsa, artık yazamıyorsan hikayen aksıyor, duraksıyor. Belki daha sonra devam ediyor belki de orada bitiyor.
Eskiden öyle değilmiş, 90'larda... Plak şirketiyle anlaşman, hoş görünmen, onların seni desteklemesi lazımmış. Başka bir yol yokmuş. Ama artık var. Yani bir şekilde sesini duyurabiliyorsun. İyi olan bir şekilde sesini duyurabiliyor, ona inanıyorum. Evet zaman alıyor.. Belki zaman konusunda hala adalet yok ama eninde sonunda iyi iş yapan, iyi söyleyen karşılığını büyük oranda alıyor. O yüzden ben yeni müziği, tabii yeni müziğin çıkardığı bir isim olarak da, çok faydalı buluyorum çünkü istediğimi yazabiliyorum. Sansürsüz, baskısız, istediğimi yazıyorum. Ben yazarım ve bedelini ben öderim. Bir yapımcı veya menajer baskısı, diktası altında üretmek çok zordur. Bunu yaşamıyorum, özgürce üretiyorum şuan.
Bu röportajın bir bölümü GQ Bahar 2021'de müzikte yeni bir sayfa açanlar dosyasında yayınlanmıştır.
Yazı: Yiğit Tuna
Fotoğraf: Ali Kalyoncu
Moda Editörü: Anıl Can
Prodüksiyon: Derya Gürsel
Işık: Okan Ataş
Fotoğraf Asistanları: Burak Kuzgun, Tuğcan Temizkan
Moda Editörü Asistanları: Zeynep Bala Dura, Yağmur Yüksel
Prodüksiyon Asistanları: Eda Güneş, Busenur Can
Saç: Harun Ateş - Makyaj: Bedirhan Aydı
DOSYANIN BİR DİĞER RÖPORTAJI:LİL ZEY