Yapan Yaptı: Nil Ertürk x Lokal Mağaza
Dergi Konuları

Yapan Yaptı: Nil Ertürk x Lokal Mağaza

İklim sayısının muazzam örneklerle dolu dosyası Yapan Yaptı, hayatın farklı alanlarında, gezegene saygılı üretim yapanların hikayesini anlatıyor. Aramızdaki üreticiler; yeni nesil yerli tasarımcılar birçok endüstride öne çıkmaya, bizden olanı en adil ve çevre dostu formüllerle bize sunmaya başlayalı çok oldu. Yeteneğine güvendiği lokal üreticileri kurucusu olduğu Lokal Mağaza’da öne çıkaran tasarımcı Nil Ertürk ile iklim krizi ve moda arasındaki ilişkiyi masaya yatırdık.

En başta kişisel blog’unuz vasıtasıyla özgün içerikler üretiyordun. O dönem seni moda konusunda en fazla heyecanlandıran neydi?

Reklam panolarından çok farklı, gerçek hayatın içinden kişisel stil ve tercihleri paylaşabiliyor olmak heyecanlandırıyordu beni. Markaların içinde olmadığı sadece tüketiciye ait bir platformdu o zamanlar moda blog'ları, mağazadan alınan ürünün sokakta “gerçekten” nasıl giyildiğini gösterebiliyorduk. Şov amacı olmaması, blogların o ham ve dokunulmamış hali benim için kesinlikle heyecan vericiydi.

Bey ve Frea markalarını kurduktan sonra aslında içerik üreticiliğinden ürün tasarımına geçiş yaptın; üretim süreçlerine aşina oldun. Burada modaya bakışın nasıl değişti? 

Üretim deneyimi ve satış amacı güden bir tasarım oluşturmak bambaşka. Kendi terziliğini yapan bir ailede büyüdüğümden benim için kıyafet üretmek büyülü bir şey iken, fabrikasyon bir üretimle tanışmak hızlı moda markalarının bu üretim şeklini kar için nasıl sömürdüğünü öğrenmemi sağladı. Benim için insanların ihtiyaçları kadar üründen tatmin olmaları da bir o kadar önemli; bu sebeple kendimizi bunu gözeten bir üretim yapmaya adadık ama iş böyle olunca maliyet de artıyor tabii. Daha fazla satış yapmak için markaların nelere baş vurduğunu detaylıca öğrenmiş oldum işin bu tarafına da geçince, bu sebeple nelerden uzak durmam gerektiğini de biliyorum.

Modada sürdürülebilirliğe dair farkındalığın ilk ne zaman oluştu?

Kendi açımdan temel olarak sürdürülebilir alışveriş mantığı, içinde büyüdüğüm kültürün adı konmamış haliydi zaten. Ama herkes gibi ben de hızlı modanın büyüsüne -arka planında olan bitenin farkına varmadan- kapıldım. Blog yazdığım zamanlarda takip ettiğim yayınlarda üretim fabrikalarında yaşanan trajedileri ya da parasını alamayan işçileri duymaya başladıkça bakış açım da değişmeye başladı. Ayrıca aldığım ürünlerin kalitesinin gittikçe düşmeye başlaması, 1-2 yıkamadan sonra giyilmez hale gelmesi de beni rahatsız etti ve böylece hızlı üretim yapan mağazalardan alışveriş yapmayı bıraktım. Radarımı yerel markalara döndürdüm.

Tüketim çılgınlığının ortasında dikkatini lokal olana çevirdin ve Lokal Mağaza’yı kurdun. Süreç nasıl gelişti?

Pandemi sırasında insanların kendilerini normal ve güvende hissetmek için tutunduğu dalın alışveriş olduğunu fark edince işlerin artık çığrından çıktığını fark ettim. Herkes korkularını bastırmak, yaşananlar olmuyormuş gibi yapmaya odaklanmış gibiydi. Bunun üzerine içimize bakmak ve bizi buna iten asıl problemi bulmaya çalışmakla ilgili paylaşımlar yapmaya başladım. Ben kendi içimde bu yoldan geçmiş olduğum ve kendi sessizliğimde yaşadığım için sadece tüketim için kullanılan bir platformda bunlardan bahsetmek ne kadar gerçekçiydi bilemiyordum bir yandan da. Ama çok fazla sayıda kişiden aynı konudan şikayetçi olduklarını söyleyen mesajlar aldım. Takipçilerime hızlı moda markaları yerine bu zor zamanlarda ülkemizde bolca bulunan lokal markalardan alışveriş yapmalarını önerdim ama bu markalarla ilgili çok fazla soru geldi, hepsini bir hesapta toplayarak insanlara seçenek sunmak istedim. Kısıtlamalar bitince de seçili bazı markalara yer verdiğimiz mağazayı Karaköy Fransız Geçidi’nde hayata geçirdik.

Peki “lokal” olgusu senin için ne ifade ediyor? 

Elimin uzandığı, sürecini takip edebildiğim bana ve yakın çevreme değen şeyler benim için. Kendimden bir şeyler bulabildiğim, aradıklarıma cevap olanlar…

Lokal markalardan alışveriş yapmak hangi yönlerden çevre dostu?

Bir kere üretim sürecinde malzeme tedariği, işçiliği, satış kanalları ve benzeri konular ele alındığında karbon ayak izi global markalara göre çok daha az. Okyanusları geçip, uçak yakıtları kullanıp, uzun zaman dayanması için kimyasallara maruz kalmış ürünler çevre için çok zararlı. Sizin o ürünü kullanmanız için ne kadar az doğal kaynak kullanılıyorsa, ürün o kadar çevre dostu oluyor diyebiliriz.

Lokal Mağaza’nın doğaya ve sürdürülebilirlik kavramlarına karşı duruşu nasıl? Özellikle felsefe veya yöntemlerine bakılarak öne çıkarmaktan geri durduğunuz ürünler oluyor mu?

Lokal Mağaza’nın 7 maddelik bir alışveriş manifestosu var. Herkesin sadece bizim mağazamızda değil her yerde alışveriş yapmadan önce aldıkları ürünle ilgili kendilerine belirleyici sorular sormayı alışkanlık haline getirmelerini istiyoruz. Biz mağazamıza doğal ve temiz içerikli, yavaş ve etik üretilen, geri dönüştürülebilir ya da geri dönüştürülerek yapılmış ürünler seçmeye özen gösteriyoruz. Kısa ömürlü ürünlere yer vermiyoruz ya da ürün kalitesi çok iyi olsa da marka çekimlerinde çalışan emekçilere -model/fotoğrafçı gibi kişilere- ödemelerini yapmadığını öğrendiğimiz markalarla da çalışmıyoruz. Markanın ulaşabildiğimiz kadarıyla her aşamasında etik tercihler yapmasına önem veriyoruz.

nil

Yeni nesil marka ve üreticilerle birebir iletişimde olan bir platform olarak, günümüzde bilinçli üretim ve tüketim seviyesini, doğaya dair farkındalığı nasıl gözlemliyorsun?

Öncelikle, üretim konusunun başlı başına çevreye zarar veren bir şey olduğunu kabul etmek gerek. Bu sebeple en iyi üretim az ya da var olan malzemeleri değerlendirerek yapılan üretimlerdir. Markalarımızın hepsi çok az üretim yapan, üretim aşamalarında yaptıkları adil ödemeler sebebiyle çok fazla indirim yapmayı göze alamayan etik markalar. Daha fazla satış yapmak için bakış açılarından taviz vermek istemeyen, tüketicisini eğitmeye çalışan, atıksız üretim yapma çabasında olan markaları destekliyoruz.

“Greenwashing” birçok markanın sistematik olarak uyguladığı bir pazarlama tekniği haline geldi, bu noktada tüketici bilinci gündeme gelmişken greenwashing’e maruz kalan tüketici tamamen pasif durumda mı yoksa irdelemekten uzak duruyor hatta zaman zaman bu danışıklı dövüşten faydalanıyor mu?

Şu anda kesinlikle tüketicinin işine geliyor diyebilirim. Özellikle bu durum bir trend olduktan sonra hızlı moda markaları sadece bu etiketi takıp daha yüksek fiyata ürün satabildiklerini fark etti. Öncelikle bir hızlı moda markasının, -istediği kadar doğal materyal kullansın- sürdürülebilir olmasının imkanı yok. Çok sayıda üretim yapan hiçbir marka sürdürülebilir olamaz ve pamuklu bir tişört sadece içinde polyester yok diye “çevreci” değildir. İnsanlar vicdanlarını rahatlatmak istiyorlarsa sürdürülebilir alışverişe odaklanmak yerine hiç alışveriş yapmamayı denemeliler. Ben bu konuda paylaşım yaparken insanları alışverişe yönlendirmemek için kendi hesabımdan yaptığım paylaşımları da durdurdum. Bana gelen “çevreci” koleksiyonlarının tanıtımını dahi yapmıyorum. Çünkü insanlar ne olursa olsun gördükleri her şeye sahip olma güdüsü içindeler. Oysa bir şeye gerçekten ihtiyacınız varsa o size hayatınız içinde bir ihtiyaç olarak belirir, birinin sizi kendi ihtiyacınızdan haberdar etmesi gerekmez. Ve ancak o zaman yapacağınız tercihin sürdürülebilir olmasını istiyorsanız, büyük reklam bütçeleri olmayan, az ve öz insana satış yapma kapasitesi bulunan markaların takipçisi olup onların üretmeye devam etmeleri için onlara destek olun derim. 

Son olarak, moda tüketicisine farkındalığını yükseltmek konusunda önerilerin var mı? 

Lokal Hareket manifestosunu kaydedip her alışveriş yapma dürtüsünde okumalarını öneririm. Bunun dışında gerçekten ilgili olanlar @thesustainablefashionforum ya da @unwrinkling gibi hesapları takip edip moda markalarının gerçek yüzü hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirler.

GQ TÜRKİYE İKLİM SAYISI

İklim sayısı

İZLE
#Harekete Geç | GQ İklim Sayısı
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası