“Çocukluk yıllarımda hiçbir zaman sokakta dikkat çeken bir kız olmadım. Doğrusu beni o alışveriş merkezinde keşfeden ajans çalışanına minnettarım. O uzun etekli, utangaç çocuktan böyle bir kadın çıkacağını nasıl anladı?”
Adriana Francesca Lima, 1981 yılında Brezilya’nın fakir mahallerinden birinde doğduğunda, bu sefaleti yalnızca 13 yıl çekeceğini bilemezdi. Henüz 14 yaşındayken, anne ve babasıyla kiliseye gittiği günlerden birinde, eve dönüş yolunda uğradığı alışveriş merkezi onun ve elbette ailesinin hayatını değiştirdi.
O tarihten yalnızca bir yıl sonra, sadece Brezilya’yı kapsayan bir modellik yarışmasında birinci olarak, yarışmanın tüm dünyayı kapsayan versiyonuna katılmaya hak kazandı.
İkincilik ödülüyle ayrıldığı bu yarışma onun, küçük yaşta New York’a yol almasını sağladı. Hikayenin devamına hepimiz hakimiz; baş manken olarak çıkılan Victoria’s Secret defileleri ve onlarca lüks markayla yapılan anlaşmalar, reklamlar, kampanya çekimleri...
Bugün “güzellik” dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri Adriana Lima. Baş döndürücü bakışlara ve elbette fiziğe sahip bir afet. Seksi bir model. Çalışkan ve başarılı bir kadın. İlgili bir anne.
O, kadının her açıdan yeryüzündeki tanımı. Ve uzun yıllar da yerini kimseye bırakmayacak gibi...
2014 yılında Forbes tarafından yılda 8 milyon dolarlık geliriyle en çok kazanan ikinci model seçilen Lima, buna rağmen gönlünde modellik dışında bir meslek daha yattığını söylüyor: “Bana kimse model olmak isteyip istemediğimi sormadı. Hayat beni o yola savurdu. Elbette şikayetçi değilim ama o zaman ne yapmak istediğim sorulsaydı, doktor olmak istediğimi söylerdim. Özellikle de çocuk doktoru. Çünkü çocukları çok seviyorum, elimden geldiğince dünyadaki yardıma muhtaç çocuklara el uzatmaya çalışıyorum.”
“Brezilyalı modeller arasında hep bir rekabet varmış gibi gösteriliyor. Gisele Bündchen, Shirley Mallman, Ana Beatriz Barros ve ben... Hepimizin zaman zaman kendimize olan güveni bu karşılaştırmalar yüzünden yok olmuş olabilir ama bence herkesin bir zamanı var. Sonuçta görsel bir iş yapıyoruz ve hepimiz her zaman popüler olamayız. Bunu dert etmiyorum, zamanı geldiğinde ben de ikinci plana geçebilirim.”