- DAVID LUIZ -
Spor ayakkabı aşkını ne zaman fark ettin?
İlk defa spor ayakkabı satın aldığım gün aşık oldum. Her zaman sevmişimdir. Bugün en çok sahip olduğum şey spor ayakkabılarım sanırım. Kıyafetler söz konusu olunca çok abartılı değilim ama spor ayakkabılarımla farklı görünümler denerim. Nike bugünlerde pek çok değişik spor ayakkabı seçeneği sunduğu için, sevdiğim modelleri giyiyorum. Bunun yanı sıra, beğendiğim bir ayakkabı görürsem mutlaka alıyorum.
İlk spor ayakkabılarını ne zaman aldığını hatırlıyor musun? Özel bir hikayesi var mı?
İlk Nike ayakkabılarımı annem almıştı, ama maalesef trajikomik bir şekilde çalındı. Ayakkabılarımı asla vermek istemedim çünkü annem onları 30 taksitle satın almıştı. Ben de hırsıza, “Vermeyeceğim onu. Annem daha taksitlerin ödemesini bile bitirmedi. Bunları sana veremem.” dedim. Yani ayakkabılar çok uzun ömürlü olamadı. Bir yandan da komik, çünkü annem artık sahip olmadığım ayakkabılar için taksit ödemeye devam etti.
Şu an koleksiyonunda kaç çift spor ayakkabı bulunduğu hakkında bir fikrin var mı?
Bilmiyorum. Gidip yeni spor ayakkabılar satın alırken, diğerlerini de arkadaşlarıma ve kuzenlerime veriyorum çünkü çoğuyla ayakkabı numaramız aynı. Örneğin babam, Air Max ve Air Jordan’ları çok beğenir, ben de en çok onları beğeniyorum. Değişiklik yapmayı ve koleksiyonuma yeni ayakkabılar eklemeyi seviyorum.
Spor ayakkabıyı nasıl seçersin? Giymen için olmazsa olmaz nedir?
Alacağım ayakkabıyı sevmem gerekir. Belli bir kuralı yok. Öncelikle ayağıma uyması lazım. Sonra, ayakkabıda nötr bir rengin hakimiyeti söz konusuysa, detayların renkleri çok canlı olmalı. Örneğin şu an giydiğime bakarsanız, hakim renk siyah ama yeşil öne çıkıyor ve bir yere gittiğimde herkesin dikkatini çekmemi sağlıyor. Bu Air Max 90, en sevdiğim ayakkabılardan biri.
Önem verdiğim bir diğer konu konfor. Spor ayakkabı giyiyorsam kendimi rahat hissetmek isterim. Bu nedenle önemli bir faktör.
Ne kadar zamandır spor ayakkabı koleksiyonu yapıyorsun?
Bu dev markayla çalışma fırsatı bana verildiğinden bu yana spor ayakkabı koleksiyonu yapıyorum. Ayakkabıları her zaman çok sevdiğim için, yaşam koşullarım iyileştiğinde koleksiyonumu oluşturmaya başladım.
İlk Air Max’in hangisiydi?
Galiba Air Max 90’dı. İlki hangisiydi hatırlamıyorum ama en sevdiğim spor ayakkabı bu.
Peki neden Air Max?
Air Max’in stilini beğeniyorum. Sokak tarzı var. Artık Paris’te yaşadığım için insanların o havalı kıyafetleri giymesi dikkatimi çekiyor ve Air Max öyle görünümlere iyi uyuyor. Hep istediğim gibi kullanabildiğim bir ayakkabı oldu. Air Max’i rahat bir kıyafetle de, daha ciddi bir görünümle de kullanabilirsin. Konforlu ve her zaman güzel olduğunu düşünmüşümdür.
Kaç tane Air Max’in var?
20 çift Air Max’im olabilir.
Ayakkabılarına nasıl bir bakım uyguluyorsun?
Her zaman iyi bakarım, çıkartır çıkartmaz doğru sıcaklıkta suyla temizlerim. Bazı Air Max’ler diğerlerine göre daha çabuk kirlenebiliyor. Ayakkabılarımı evde görebileceğim bir yere koymayı seviyorum, çünkü bütün modeller ve renkler bir arada çok güzel bir etki yaratıyor. Havalı buluyorum.
Spor ayakkabıyı kıyafetle kombine ederken neleri dikkate alırsın?
Bazen spor ayakkabılarımı kıyafetime uydurmuyorum. Bazen tam zıddını yapmayı tercih ediyorum, çünkü uyumlu bir kıyafetin altında olduğunden daha fazla dikkat çekiyor. Yani ben belli bir kıyafete uyan değil, dikkat çeken bir spor ayakkabıyı tercih ederim.
Şu durumlarda hangi tür spor ayakkabı kullanıyorsun: parti, akşam yemeği, mangal partisi, hafta sonu?
Air Max her duruma uygun bir ayakkabı. Gece, gündüz ya da bir partide giyebilirsin. Bazı yerlerde spor ayakkabıyla içeri almıyorlar. O zaman ayağıma değil elime geçirip içeri giriyorum (gülüyor).
Her gün spor ayakkabı giymek isteyen birine hangi stil önerilerinde bulunurdun?
Air Max’in pek çok rengi var. Daha çekingen bir stili olan insanlar beyaz, gri veya siyah gibi nötr renklerde Air Max giyebilir. İnsanlar daha cesur renkler olabileceği fikrine alıştıkça, sevdikleri diğer renkleri kullanmaya başlayabilirler.
Air Max’i tanımlamak için hangi kelimeyi seçerdin?
Bu iyi bir soru. Can… Air Max candır.
Seyahatlerinde nasıl spor ayakkabı kültürlerine şahit oluyorsun?
Giydikleri spor ayakkabıyla kişiliklerini ortaya koyabilen insanları hep takdir etmişimdir. Ben de böyleyim aslında, biraz çatlak bir hal yani ve hoşuma gidiyor.
Sana göre spor ayakkabı giyen bir Brezilyalıyla spor ayakkabı giyen bir Fransız arasında ne fark var?
En önemli fark giydikleri çoraplar. Brezilya’da her zaman beyaz çorap kullanılır. Burada çoraplar daha koyu renk ve iklime daha uygun. Kıyafetler havayla ilgili, Fransızlar soğuk havaya göre giyiniyor. Brezilyalı erkekler spor ayakkabıları çok sever, çorapsız ve tişörtsüz olarak şortla giyer. Sahile giderler, bisikletle gezerler, oldukça mutludurlar. Bence bu farkları etkileyen unsur iklim.
Fransa’daki spor ayakkabı kültürü en çok hangi açıdan seni şaşırttı?
Biz Brezilyalılar, insanların çoğunlukla ciddi suratlarla ofise gitmesini ve spor ayakkabı, özellikle de Air Max giymesini görmeye pek alışık değiliz.
Brezilya’da böyle bir kültür var mı?
Brezilya’da işe spor ayakkabıyla gidebilirim ama bunun nedeni sıcak hava olabilir çünkü bizim kültürümüz böyle. Ama spor ayakkabılar genellikle daha rahat kıyafetlerle eşleştirilir. Fransa’da ise insanların resmi kıyafetlerin altına da spor ayakkabı giydiğini görüyorum. O insanların ofise gittiklerinde ayakkabılarını değiştirip değiştirmediklerini bilemiyorum çünkü pek çoğu bisiklet, scooter veya motosikletle gidiyor. Ama bu stili epece görüyorum.
Hayatın spor ayakkabısız nasıl olurdu?
Ayakkabısız (gülüyor)… Bilmiyorum çünkü sevdiğim şeylerden biri. Dolayısıyla en az bir çift ayakkabım olması için bir yol bulurdum.
Çok havalı bir spor ayakkabı giydiğinde ne hissettiğini tarif edebilir misin?
Spor ayakkabı, hayatın bana verdiği her şeyi temsil ediyor. Bugün çok sayıda spor ayakkabı sahibi olmak mümkün. Ama, insanlara, özellikle çevremdekilere, arkadaşlarıma spor ayakkabı verebileceğimi hiç unutmuyorum. Onlara ayakkabı verebilmek ve bu mutlulukla gözlerine bakabilmek çok güzel. Şükran duygusu aslında, bana verdikleri için Tanrı’ya şükretmek. Mutluluk duygusu, çünkü ailemin bize, bana ve kız kardeşime en azından temel ihtiyaçlarımızı vermek için ne kadar çabaladığını biliyorum. Şimdi hayatın bana istediğimden çok daha fazlasını verdiğini görüyorum. Bunu giyeyim, yok havalı değil, değiştireyim gibi seçeneklerim olduğu için mutluyum. Ama özünü, yani bir insan olarak hayatımızda yaptığı her şey için Tanrı’ya şükretmeyi hiç unutmuyorum.
Eğlenceli kişiliğinle tanınıyorsun. Seni en iyi hangi Air Max modeli tanımlar?
Beni en iyi tanımlayacak kıvırcık saçlı bir modeli henüz yapmadılar. Şaka bir yana, canlı renklere sahip ayakkabılar bence David Luiz’i daha iyi tanımlar. Ya da gülen suratlı veya benim gibi dil çıkaran bir model yaparlarsa, o da olabilir.
Artık Paris’te yaşıyorsun. Memnun musun?
Çok memnunum. Daha önce yaşadığım Londra’ya göre daha küçük, daha sakin, daha klasik. Mutluyum, çok mutluyum. Dünyanın en harika şehirlerinden biri. Hiçbir şikayetim yok. Şimdi kendime ait küçük bir evim var. Şehre, antrenman merkezine yakınım. Hava biraz soğuk ama Londra’da soğuk havaya alışmıştım. Fransızlar özellikle Paris’tekiler futbol delisi. Bu durumdan, şehri de kapsayan sevgiden çok memnunum. Sadece romantizm değil insanların futbola duyduğu aşk da var Paris’te. Yani bu seçimi yaptığım için çok mutluyum.
Antrenmanda değilsen veya maçın yoksa ne yapıyorsun?
Bir süre önce annemle yürüyüşe çıktım. Paris’le anlaştıktan sonra Eyfel Kulesi’ne ilk defa turist olarak gittim. Sanırım oraya özel biriyle gitmek istiyordum ve annemi götürdüm. Çok güzeldi. Kendimi biraz gizlemem gerekti çünkü bu saçları saklamak kolay değil. Ben de daha rahat dolaşmak için bere ve kaşkol taktım. Özellikle manzara fotoğrafları çekmeyi sevdiğim için, bazı güzel kareler yakaladım. Kuleye çıkınca güzel resimler çekmek daha kolay oluyor. Çok keyifli bir gündü.
Restoranları da seviyorum. Paris’te pek çok şık restoran var. Geceleri dışarı çıkabilir, yemeğe gidebilirsin, buradaki insanların çok sevdiği bir şey bu. İşten sonra dışarı çıkanlar genellikle akşam yemeği için bir araya geliyor. Dışarıda park edilmiş scooter’ları ve insanların toplandığını görüyorum, çok hoş.
Londra’dan Paris’e taşındığında en çok hangi konuda uyum sağlaman gerekti?
Ben kolay uyum sağlayan biriyim dolayısıyla böyle konularda pek zorluk çekmiyorum. Londra’da bir apartman dairesinde oturuyordum, şimdiyse müstakil bir evdeyim. Sanırım ilk defa bir evde yaşıyorum. Hayatım boyunca hep apartman dairelerinde oturdum, en büyük değişiklik bu. İklim aynı. Harika bir takımdan bir başka harika takıma geçtiğim, büyük bir şehirden bir başka büyük şehre gittiğim için, profesyonel kariyerim açısından çok şanslı olduğumu düşünüyorum.
Paris’te sana Brezilya’yı hatırlatan herhangi bir şey var mı?
Futbol aşkı. Bana Brezilya’yı hatırlatan futbol aşkı.
Çok seyahat ediyorsun. Çantanda neler taşırsın ve hangi Air Max her zaman yanında olur?
Air Max 90. En azından ayağımda olur. Çantamda her zaman İncilim, giysilerim ve tabii formalarım bulunur. Kitaplarım da… Bir de bolca coşku taşırım çünkü hayat güzel.
Kevin’in koleksiyonu hakkında ne düşünüyorsun?
Kevin’in koleksiyonu muhteşem. Çok zevkli olduğunu düşünüyorum. Sınırlı seri Air Max’leri bulmayı seviyor. Aynı zamanda Paris’i tutuyor. Koleksiyonundaki iki model Paris Saint-Germain’e ithaf edilmiş. Spor ayakkabılar, stilini, giyinme biçimini tanımlamaya yardımcı oluyor. Umarım bana da bazı tüyolar verir. Koleksiyonundan bazı parçaları bana veremiyor çünkü ayakları benimkilerden küçük. Öyle olduğunu gördüm yoksa zaten isterdim.
- ALEKSANDR KOKORIN & L’ONE -
İkiniz de ne zaman tanıştığınızı hatırlıyor musunuz? Nasıl arkadaş oldunuz?
L’One: İlk defa bir kafede tanıştık. Sasha arkadaşlarıyla yemek yiyordu, ben de arkadaşlarımla gelmiştim. O zaman birbirimizi zaten tanıyorduk ama ilk defa o gün yüz yüze karşılaştık.
Nasıl oldu?
Kokorin: O anı hatırlıyorum. Lyova’nın bir etkinliği vardı, benim de bir maçım. Bana “Maç nasıldı?” diye sordu. Ardından uzun bir sohbete başladık.
En önemli ortak yönleriniz neler?
L’One: Öncelikle spor, ikinci olarak spor ayakkabı ve üçüncüsü de müzik aşkı.
Kokorin: Lyova’ya katılıyorum. Tanışmadan önce de yaptıklarını beğeniyordum. Eskiden sporcu olduğunu öğrenince, neden bu kadar ortak noktamız olduğunu anladım.
Birlikte zaman geçirme fırsatı bulduğunuzda neler yapıyorsunuz?
L’One: Aslında sadece rahat takılıyoruz. Futbol veya müzikle ilgili olmayan şeyler yapıyoruz. Örneğin film seyrediyor veya arkadaşlarımızla zaman geçiriyoruz.
Kokorin: Evet, doğru. İşi bir kenara bırakıp ortak konular hakkında sohbet etmek gibi.
İkiniz de Rusya’da çok ünlüsünüz. Kim daha meşhur?
L’One: Bence çok kolay bir soru bu. Sasha daha meşhur.
Kokorin: Çok yanlış! “İkimiz de starız!” demen gerekirdi.
L’One: Bence Sasha daha ünlü. Futbol ülkemizde rap müziğinden daha çok ilgi görüyor. Rusya’nın bir numaralı sporu zaten. Ama rap de ülkemizin bir numaralı müziği olacak. İşte bu kadar.
Kokorin: Bilmiyorum, bu konuda Lyova’ya katılamıyorum. Son üç yılda yaptıklarına baktığımda, başarısı olağanüstü. Büyük bir sıçrama yaptı, tabii bir de hayranlar ordusu var. Son şovlarıyla Rusya’nın en iyi sanatçılarından biri olduğunu gösterdi.
İkinizin de spor ayakkabı tutkusu var. Bu aşk nereden geliyor?
L’One: İkimiz de spor ayakkabıları çok seviyoruz. Ama benim için her şey Chita’daki yarışma sırasında ayakkabılarımın otel odamdan çalınmasıyla başladı. Koçumun ayakkabılarıyla yarışmaya çıkmak zorunda kaldım. Belki de bu nedenle koleksiyon yapmaya başladım.
Kokorin: Benim hikâyem basit. Çocuklukta başladı. En iyi kramponlar, en iyi spor ayakkabılar. Şimdi koleksiyonuma daha fazla ekleme yapabilecek kadar şanslıyım.
L’One: Basketbol ve futbol oyucuları kötü ayakkabı giyme gibi bir lükse sahip değil.
Kimin koleksiyonunda daha çok spor ayakkabı var?
Kokorin: Son zamanlarda Instagram’da gördüğüm kadarıyla Lyova’nın daha çok ayakkabısı var. Bense eski spor ayakkabılarımdan bazılarını arkadaşlarıma veriyorum.
L’One: Sasha’nın koleksiyonunda bende olmayan bazı spor ayakkabılar var. Ama sayı olarak ben kazanırım. 200 çiftten fazla var.
Sizce Air Max dünya çapında neden bu kadar popüler?
Kokorin: Çünkü biz giyiyoruz (ikisi de gülüyor).
L’One: Evet, Air Max çok popüler çünkü ben ve Sasha giyiyoruz, en azından Rusya’da. İnsanlar görüyor ve onlar da giymek istiyor. Neden dünya çapında giyiliyorlar? Çünkü klasikler.
L’One, eğer Kokorin’in Air Max’lerinden birine sahip olabilsen, hangisini seçerdin?
L’One: Sasha’nın koleksiyonundan bir çifte sahip olabilseydim, Air Max Lunar90 “Moon Landing” olurdu. Çünkü maalesef bende yok. Uzaya takıntılı olduğum için paha biçilmez olurdu.
Sasha, futbolcular ve diğer sporcuların ayakkabı giymesiyle sıradan insanların spor ayakkabı giymesi arasında bir fark var mı?
Kokorin: Kesinlikle. Birçok sporcunun çeşitli Nike ayakkabılar giydiğini görüyorum. Basketbol ayakkabıları çok popüler. Ama biz futbolcular nadiren basketbol ayakkabısı giyeriz. Benim favorim hangi model olursa olsun Air Max. Çocukken başlayan ve sınırı olmayan bir merak bu… Sonuçta herkes farklı zevklere sahip.
L’One: Şimdilerde kimin ne giydiğine bakarak farkı görmek kolay değil.
Kokorin: Spor ayakkabı kültürüyle ilgilenenler, spor ayakkabıları tutkuyla sever ve koleksiyonunu yapar. Rahat olup olmamaları önemli değil. En önemli şey, sahip olmak…
L’One, Rusya’daki spor ayakkabı kültürünü nasıl tanımlarsın? Müzisyenler için diğer insanlardan farklı mı?
L’One: Rusya’da bir spor ayakkabı kültürü olduğunu ve hızla geliştiğini düşünüyorum. Yakında tıpkı Amerika’da olduğu gibi burada da okuldaki çocukların diğer arkadaşlarının tarzını giydiği spor ayakkabıya göre ölçmeye başlayacağından eminim. Bir süre sonra en yeni Air Max modelini giyen bir yedinci sınıf öğrencisi, okulun en havalısı olarak görülecek. Spor ayakkabı camiamız da hızla büyüyor. Bunda en büyük rolü muhtemelen internet üstleniyor. Bazı süper modellerin Rusya pazarında tanıtıldığını görmeye başladık.
Spor ayakkabı kültürünü geliştirmek için neler yapıyorsun?
L'One: İnsanlar bazen Instagram hesabımın tamamıyla spor ayakkabılara adandığını sanıyor. Çeşitli oturumlara katılıyorum. İnsanları spor ayakkabılar konusunda eğitmeye çalışıyorum. Müziğimle ve videolarımla spor ayakkabı kültürünü daha popüler hale getirmeyi deniyorum.
L’One, futbol müzik yapma stiline ilham veriyor mu?
L’One: Kesinlikle. Geçen yaz Dünya Kupası’ndan önce “Beri Svoe (Senin olanı al)” adlı bir şarkı besteledim ve Sasha’nın da rol aldığı videosunu yaptım. Ben de sporcuyum ve tıpkı spor gibi müzikte de her zaman rekabet var. En iyi olmak için, bu müzik tarzının Rusya’daki en başarılı ismi olmalıyım. Ayrıca spor her zaman şarkı sözlerimde de yer alıyor. Yani, evet, spor benim için büyük bir ilham kaynağı. Dahası, hep formda kalmaya çalışıyorum. Haftada en az bir kere futbol veya basketbol oynuyorum.
Kokorin, müzik, futbol oynama tarzına nasıl ilham veriyor?
Kokorin: Yeni bir şey söylemeyeceğim ancak müzik, diğer sporcular gibi benim için de çok önemli. Maçtan önce doğru ruh haline girmek için hepimiz kulaklıkla müzik dinliyoruz. Playlist’imde çoğunlukla Rus müzisyenlerin ve tabii L’One’ın olduğu bir sır değil. Maçtan önce müzik dinlemek ve hazırlanmak için en az birkaç saate ihtiyacım oluyor.
L’One, Kokorin’in seni en etkileyen yönü ne?
L’One: Ataklığı ve kafaya çıkması beni çok etkiliyor. Sasha, Rus futbolcular arasında en etkileyicilerden ve en yükseğe sıçrayanlardan biri. Çok havalı. Oyunda topu kontrol etme yeteneği de gerçekten çok güçlü.
Kokorin, L’One’nin seni en etkileyen yönü ne?
Kokorin: Lyova’nın boyuna rağmen basketbol oynaması beni şaşırttı. Ama smaç için ne kadar sıçradığını görünce etkilendim doğrusu.