Kariyerinin ve güzelliğinin zirvesinde
Röportaj

Kariyerinin ve güzelliğinin zirvesinde

Unutulmaz Sin City'nin devam filmiyle yıldızı bir kez daha parlayacak Jessica Alba ile yaza nefis bir veda...

Jessica Alba amacı olan bir kadın. Tahrik edici veya çılgın biri izlenimi bırakmaktan çok, uyum içinde, planlı programlı çalışmayı ilke edinmiş. İki çocuk annesi haliyle (Honor 6, Haven 3 yaşında) çevre dostu bebek ürünleriyle toksik madde barındırmayan ev eşyaları üretimi ve dağıtımı yapan The Honest Company’nin CEO’su ve film yıldızı olmak üzere iki kariyer planı çizmiş kendisine. Ayrıca The Honest Life adlı, kişisel sağlığı konu alan bir kitabın yazarı. Son olarak hayatımızdan şekeri, tuzu ve işlenmiş gıdaları çıkarıp vücudumuza sadece doğal yiyecekler girmesine izin vermemiz gerektiği görüşünün de ateşli savunucularından.

Şu sıralar, Frank Miller’ın grafik romanından uyarlanan, Robert Rodriguez’in yönettiği ve 2005 tarihli ilk filmin ardından uzun süredir beklenen devam filmi Sin City: A Dame to Kill For’la birlikte Alba, sinema kariyerinde büyük ivme kazanmak üzere. 33 yaşındaki aktris kendisine acı çektirenlerden intikam alma peşindeki egzotik dansçı Nancy Callahan karakteri sayesinde ikon olma yoluna girdi. İlk filmde de rol alan Mickey Rourke, Bruce Willis, Rosario Dawson ve Benicio Del Toro gibi isimlere eklenen Eva Green ve Joseph Gordon-Levitt gibi yetenekli oyuncularla oynuyor bu kez.

“Bu defa daha vahşi bir yolculuğa çıktık” diyerek gülümsüyor: “Oynadığım karakter Nancy, orijinal Sin City’de çok tatlı, masum ve gözüne ışık tutulmuş tavşan gibiydi. Ama artık ne masum ne de toy bir kadın. Yaralı, sinirli, alkolik ve üzgün. Fakat bir noktadan sonra kurban olmaktan vazgeçip hayatının iplerini tekrar eline almaya karar veriyor.”

Setlerden uzaktayken Alba hep online, her gün ofis işleriyle ilgileniyor. The Honest Company’nin patronu olarak yıllık kazancı 50 milyon dolardan fazla ve gittikçe büyüyen şirketinin sorumluluğunu sonuna kadar taşıyor. Sıradan ev ürünlerinde bulunan kimyasalların ve işlenmiş gıdaların, çocukluk yıllarında yaşadığı ağır alerji ve astım rahatsızlıklarının nedeni olduğunu anlamış. Şirketi kurmak için ilham kaynağı da bu ürünlere karşı tahammülsüzlüğü zaten.

Usul usul ama net konuşmasıyla ciddi ve kararlı bir kadın Jessica Alba. Gerisini kendisi anlatsın...

Nancy ve Sin City’nin karanlık dünyasına dönmek nasıl hissettirdi?

Kaybettiğimiz zamanı telafi ediyormuşuz gibi. Ben yıllardır Frank (Miller) ve Robert’la (Rodriguez) konuşuyordum fakat karar vermesi zordu. Ama verdikten sonra role geri dönmek mükemmel oldu. Nancy belalı ve hayatın dışladığı bir kadın. Bense özel hayatımda çok disiplinli ve organize biriyim. Böyle zıt bir karakteri canlandırmak zordu.

Görünüşe bakılırsa bu rol için ciddi bir dans eğitiminden geçmişsiniz...

Hiçbir zaman bu kadar sıkı çalışmamıştım ama bu film için bunu göze aldım. Nancy profesyonel dansçı ve ben ilk Sin City filmine kadar hiç öyle dans etmemiştim. İkinci film için tekrar forma girmek o kadar kolay olmadı. Birkaç ay, haftanın beş günü, günde beş saat profesyonel dansçılarla çalıştım. O harika insanlar bana her şeyi mükemmel öğrettiler. Yıllarca çeşitli filmler için dövüş dersleri aldım ama bu hepsinden daha zordu, özellikle de küçük bir kız çocuğuna ve bir bebeğe bakmak zorundayken! Ama bu işin, iki çocuk annesi olduktan sonra tekrar kusursuz vücuda kavuşmanın harika bir yolu olduğunu da düşünüyorum.

Nancy’nin cinsel doğasını yansıtırken artık kendinizi daha rahat hissediyor musunuz?

İlk filme oranla, baştan çıkarıcı ve cinsel anlamda agresif bir karakteri bu kez daha rahat oynadım. Kariyerimin başlarında bana çok seksi bir imaj çizilse de gerçekte tamamen zıt bir hayatım var. Katı bir Katolik ailede yetiştim. Bunun aksi gibi gösterilse de çok az ilişkim oldu. Benimle ben olduğum için değil sadece görüntüm için birlikte olmak isteyen adamlar tanıdım. Sin City müstehcen bir film ve ben seks ve şiddetin bu tarz filmlerde temel elementler olduğunu anladım. Ayrıca insanlara bunun bir rol, benim bir oyuncu olduğumu ve tüm bunların asıl benden çok uzak olduğunu açıklamam gerekiyordu.

Bir şirket yöneticisi olarak işinize oyunculuktan daha fazla zaman harcıyorsunuzdur. Bu bilinçli bir tercih mi?

İlk çocuğum doğduktan sonra, tekrar filmlerde oynamayı çok isteyeceğimi biliyordum. Ama çocuklarımı asla stres altında büyütmek de istemiyordum. Onları çoğu zaman sete getirsem de normal ev ortamından uzak oluyorlar ve bu tür aksaklıkları da mümkün olduğunca minimumda tutmak istiyorum.

Onları şirkete de götürüyor musunuz?

Büyük kızım Honor’ı her zaman götürüyorum. Eğer bir sebeple bakıcım yoksa ve toplantım varsa resepsiyonda çalışanlardan ona göz kulak olmalarını rica ediyorum. Ama sonra tabii kızım “Hayııır!” diye bağırıp beni çekiştirmeye başlıyor, ben toplantıdayken üstüme tırmanıyor, deli gibi davranıyor ve sürekli bir şeyler isteyip ismimi elli bin kere tekrar ediyor!

Annelikle işinizi nasıl dengede tutuyorsunuz? Bir taktiğiniz var mı?

Sürekli savaş ve meydan okuma. Bir taraftan mutlaka taviz vermek zorundasınız. Açıkçası, ailemdense işimden feragat ediyorum. O yüzden eğer başarabilirseniz çocuklarınız okuldayken ya da yapmaları gereken başka şeyler varken halledebildiğiniz kadar işinizi yapın. Kısa süre içine yapmanız gereken her şeyi tıkmayı deneyin. Artık birçok anne internet üzerinden çalışıyor. Aslında ben, ev kadını anneleri işe alan bir sitenin kreatif direktörüyüm. Böylelikle tüm gün evde çocuklarıyla olup onlar yataklarındayken de işe girişebiliyorlar. Tamamen disiplinle ve organize olmakla ilgili.

Röportajın tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Ağustos sayısında ve GQ Türkiye iPhone/iPad edisyonunda...

İZLE
Serenay Sarıkaya GQ Global Creativity Awards Gala Gecesine Hazırlanıyor
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası