“Elinde çekiç olan her şeyi çivi görür” gibi bir şey... Elimizde kulp çok olunca takacak yer arıyoruz. Ama şimdi o kulpları bir kenara bırakıp bir düşünelim. Spice Girls zamanındaki performansından İngiliz futbolcu David Beckham’la olan evliliğine, moda dünyasına el atmasından dört çocuğunun stiline, her şeyiyle eleştirilen Victoria Beckham’ı, sırf bütün bunları ayağında o koca topuklu ayakkabılar olduğu halde yaptığı için bile tebrik etmek gerekmez mi? Şöyle söyleyeyim; değil etek tasarlayıp kendi adına parfüm çıkarmak, insan o ayakkabılarla köşedeki bakkala gidemez. Victoria ise merdivenleri üçer beşer çıkıyor.
Üstelik bundan, geçmiş denilen gayya kuyusuna inip orada uzun uzun takılmaya çok meraklı psikiyatrlara da ekmek çıkmaz. Çünkü Victoria’nın “divan muhabbeti” de pek tuzsuz. Bu yırtınmanın altında ne mütemadiyen şiddet gören bir anne ne de alkolik bir baba var. Mis gibi bir İngiliz orta-üst sınıf ailesinin ilk çocuğu olan Victoria Caroline Adams, tiyatro okuyan, elektronik mühendisi babasının Rolls Royce’uyla okuldan alınan Essex’li bir kız. Annesi kadın kuaförü, iki kardeşiyle de arasının en pisleştiği an en fazla, “günlüğümü okuma, kazağımı giyme” vakti... Yani bütün o başarı açlığının müsebbibi arızalı aile değil, onu baştan söyleyelim.
Nedir o zaman Beckham’ın tırmalama hevesini mayalandıran derseniz, kendi ağzından, şudur: “Ben her zaman geri planda kalmayı seven bir insan oldum. Okul döneminde bildiğim soruya cevap vermek için parmak kaldırmazdım. Spice Girls zamanında sahneye çıktığımda insanların hep bana değil grubun diğer üyelerine baktığını biliyordum. David’le evlendikten sonra da aslında bir şey değişmedi. Bazen sokakta bizim fotoğraflarımızı çekiyorlar ve ben o an içimden şunu geçiriyorum: Aslında bu insanlar benim değil futbolcu David Beckham’ın fotoğraflarını çekiyorlar. Bu gocunduğum bir şey değil, kocamın fotoğraflarının çekilmesi güzel bir şey.”
Victoria Beckham’ın derdi şu: Çok güzel, çok akıllı, çok başarılı, çok komik olduğu anlaşılsın istiyor. Müzikten de, modadan da, çocuk bakımından da çaktığı bilinsin istiyor. Ve bütün bunları layıkıyla yerine getirdiği için takdir edilsin istiyor.
Bu arada saydığımız işlerin hepsinden hakikaten iyi kötü anlıyor da. Spice Girls zamanında sesiyle kristal vazo çatlatmazdı ama grubun en aklı başında üyelerinden biri olarak tıkır tıkır işini yapardı. Grupta herkes birbirinin arkasından konuşurken o sessiz kalırdı, hiç çirkinleşmezdi. “Posh” lakabı da zaten o dönemden…
Önce stil ikonu olarak sivrildiği moda dünyasında, az zamanda makası ve iğnesiyle de adından söz ettirdi. 2000 yılında Maria Grachvogel’in New York Moda Haftası defilesinde konuk model olarak yer aldı. Rock&Republic markası için günlük giyim ve jean koleksiyonu hazırladı. 2006 yılında arkadaşı Katie Holmes için styling yaptı. Bundan kısa bir süre sonra da kendi markasını kurdu. Sade kesimli elbiseler alameti farikası oldu. Gözlük ve aksesuar tasarladı, kendi parfümünü yarattı. 16 Kasım’da Berlin’de düzenlenen Bambi Ödül Töreni’de Karl Lagerfeld’in elinden yılın tasarımcısı ödülünü aldı. Tasarımlarında asla kürk kullanmayacağını açıklayınca, PETA’nın övgüsünü, çevrecilerin de gönlünü kazandı.
Yazının tamamı ve çok saha fazlası GQ Türkiye Ocak sayısında ve GQ Türkiye iPad edisyonunda...